Metal İşçileri Birliği (MİB), sendikalı ya da sendikasız fabrikalarda “prim” adı altında yapılan ek ödemelere ilişki yaptığı paylaşımda “insanca yaşamaya yetecek ücret istiyoruz” dedi.
MİB’in sosyal medya hesabında yer alan paylaşım şu şekilde:
“‘Prim’ adı altında ek ödenekler değil, insanca yaşamaya yetecek ücret istiyoruz!
Sendikalı ya da sendikasız metal fabrikalarında bizlere ücretlerimizin yanı sıra ek ödenekmiş gibi primler (performans, kalite, devamsızlık primleri vs.) sunuluyor. Fabrikalarda prim sisteminden önceki üretim limitinin prim sisteminden sonra gözle görülür bir artışa uğradığını görmek mümkün. ‘Kalite verimini artırmak, motivasyonu güçlendirmek’ için verildiği iddia edilen performans primleri için can hıraş çalışıyoruz, üç kuruş prim için patronu daha da zenginleştirmiş oluyoruz. Bununla birlikte asıl sorun verilecek primi alabilmek için arkadaşlarımızla rekabete giriyoruz. Bu durum bizi birbirimize yabancılaştırmaktan başka bir şey değildir.
Pek çok metal fabrikasında verilen devamsızlık primleri ise bizler için büyük bir tuzak. Öyle ki, devamsızlık yapsak, hasta olup rapor alsak bu primler kesiliyor. İstiyorlar ki köle gibi dur durak bilmeden çalışalım. Sanki iş kazalarının sorumlusu bizlermiş gibi, iş kazası geçirdiğimizde de primler kesiliyor. Canımıza kastettikleri yetmiyor, bu gerekçeyle primlere de el koyuyorlar.
Başta metal işçileri olmak üzere işçi sınıfı bilmelidir ki, farklı adlar altında verilen primler üretimi daha fazla artırmaya aynı zamanda işçiler arasında rekabeti körüklemeye yönelik bir patron politikasıdır.
Peki neden bu primlere ihtiyaç duyuyoruz?
Biz işçileri önce düşük ücretlerle yaşamaya mahkum ediyorlar sonra da kendi karlarını artırmak için ortaya koydukları politikalarla (prim sistemi) verecekleri üç kuruş ödeneklere muhtaç ediyorlar.
Oysa insanca yaşamaya yeten bir ücret alsak bunlara ihtiyaç duymayacağız. Burada biz işçilere düşen ek ödeneklerden ziyade insanca yaşamaya yetecek ücretler için mücadele etmektir. Bunu yapmadığımız takdirde maalesef ki patronun vereceği kırıntılarla yaşamlarımızı şekillendirmek zorunda kalacağız.”