Ege İşçi Birliği (EİB) yürütmesi kıdem tazminatı ve pandemi temel gündemleriyle toplandı. Kıdem tazminatını gasp etme saldırısının ayrıntılı tartışıldığı toplantıya, öncelikle pandemi sürecinin ve 15-16 Haziran çalışmasının değerlendirilmesiyle başlandı.
Pandemi gündeminde insanlığın kapitalizmi tehdit ettiği boyut, pandeminin ekonomik krizi derinleştirici etkisi ve işçi sınıfına etkileri genel hatlarıyla tartışıldı.
Ayrıca hükümetin meslek odalarına dönük saldırısı özelde barolara dönük yasa tasarısı ve ortaya çıkan eylemler değerlendirildi. Ayrıntılı olarak ise pandeminin, işçi sınıfına ve özel olarak da yereldeki fabrikalara yansımaları ele alındı. Toplantı bileşenlerinin ortak kanısı patronların bu süreci iyi değerlendirdiği ve değerlendirmeye de devam ettiğine dönük oldu. Özellikle alınmayan sağlık önlemleri, ücretsiz izin, kısa çalışma ödeneği, telafi çalışma ve esnek çalışma bu dönem boyunca fabrikalardan işçilerin EİB’e yansıttığı öne çıkan saldırılar arasındaydı. Sendikalı işyerlerinde saldırının boyutları daha farklı yaşansa da (örneğin uzun çalışma saatleri, vardiya sistemlerinin değişmesi gibi) sendikasız işyerlerinde tablonun daha farklı seyrettiği belirtildi. Bu fabrikalarda koruyucu sağlık önlemlerinin alınmaması bir yana ücretsiz izin uygulaması, kısa çalışma ödeneğine başvurulması, telafi çalışma ve esnek çalışma uygulaması patronların pandemiyi arkalarına alarak kendileri üzerinden bu saldırıların kalıcılaştırılmasına dönük değerlendirmeler işyerlerinde yaşanan somut örneklerle anlatıldı.
Özellikle tekstil sektöründe İzmir yerelinde büyük işletmeler üzerinden üretimde daralmaya gidildiği ifade edildi. Bu daralmanın ise tekstil işçileri cephesinden ciddi hak kayıplarına neden olduğu aktarıldı. BOSS, Roy Robson, Digel gibi yurt dışı kaynaklı işletmelerde yarı zamanlı çalışma uygulamasının ücretlerde yarattığı kesinti ve ücretsiz izin uygulamasının işçileri zorunlu olarak ek işlerde çalışmaya yöneltmesi ifade edildi. Yakın zamanda ise esnek çalışmanın dayatıldığı ve patronların işçilere ücretsiz izin imzası attırarak bir nevi işçilerin ‘rızasını alarak’ saldırıyı kalıcılaştırmaya çalışmalarının önümüzdeki dönemde mücadele edilmesi gereken önemli bir alan olduğu öne çıktı.
Metal sektöründe ise özellikle Türk Metal sendikasında örgütlü olan ve Bakırçay havzasında çalışan arkadaşlar pandemi döneminde havzada demir çeliklerde üretimin daraldığını, yarı kapasiteyle çalışılmasına rağmen stokların arttığını ve sermayedarların bunun faturasını işçiye çıkardığını aktardılar. Vardiyaları düşürdükten sonra ortalama bir işçi sayısıyla üretimi sürdürebildiklerini gördüklerini bunun da demir çelik işçileri açısından işsizlik ve kalanlar için ise daha fazla iş yükü anlamına geldiği öne çıkan en temel sorun alanı olarak tespit edildi. Pandemi süreci boyunca CMS, Nemak, Habaş, İDÇ ve Ege Çelik işçilerinin tepkisinin yoğun olduğu, gerek kadrolu işçilerin gerekse taşeron işçilerinin hak kayıpları yaşadığı ve demir çelik patronlarının bu durumu kalıcılaştırmak gibi bir eğiliminin olduğu aktarıldı.
Petrokimya sektöründe ise genel olarak sokağa çıkma yasaklarında dahi üretimin sürdüğü yansırken TPİ'de yaşanan baskılar, üretim zorunlu olmasa da çalışmanın sürdürülmesi sermaye sınıfı ve devletin işçi düşmanı tutumu aktarıldı. Tüpraş'ta üretimin durması ve kısa çalışma ödeneğine başvurulduğu söylendi.
İşçi sınıfı olarak bir yandan pandeminin sırtımıza yüklediği ek yüklerle boğuşurken bir kez daha patronlar ve hükümet eliyle kıdem tazminatı saldırısıyla karşı karşıya bırakıldığımız değerlendirildi.
Kıdem tazminatı saldırısının TES olarak gündeme gelmesi bununla birlikte özellikle sendikalı işyerlerinde açığa çıkan tepkiler ve eylemler değerlendirildi. Üç başlıkla ele almak gerektiği ortak tartışma konusuydu.
1-Sermaye ve hükümet neden kıdem tazminatına göz dikiyor?
2-Kıdem tazminatının biz işçiler için önemi nedir?
3-Nasıl mücadele etmeliyiz?
Buradan hareketle önümüzdeki dönem toplam saldırıların ve kıdem tazminatı saldırısının (TES) arka planını çalıştığımız fabrikalar başta olmak üzere bugüne kadar faaliyet taşıdığımız tüm işletmelerdeki işçilere anlatılması, bilgilendirilmesi temel bir görev olarak belirlendi.
Ayrıca bu kapsamdaki bir saldırı furyasının ancak kapsamlı bir hazırlıkla ve buna dayanan kararlı ve birleşik bir mücadeleyle püskürtülebileceği üzerine duruldu. Çalıştığımız işyerlerinde var olan komitelerin hızla bu süreci örgütleme komiteleri olarak işlemeye başlaması olmayan yerlerde ise kurulması tartışıldı.
Örgütlü işyerlerinde çalışan işçiler olarak ise sendikaları bu süreçte buna karşı mücadeleyi örgütlemeye zorlamak ama onların mücadeleyi kırıcı, yer yer bizi sermayeye teslim eden anlayış ve tutumlarına karşı kararlılıkla durmak ve mücadele etmek, engel oldukları koşullarda ise yıkıp geçmek anlayışıyla bu süreçten zaferle çıkılabileceği ortak kanıydı.
Yaygın bir bilgilendirme çalışması için ise tüm pandemi, 1 Mayıs ve 15-16 Haziran çalışmalarının deneyiminden yola çıkarak daha güçlü müdahale etmek karar altına alındı. Yaygın duvar gazeteleri, bildiri dağıtımları broşür dağıtımları yaparak tüm çalışmaların bilgilendirmeyle birlikte örgütlenme çalışmasına hizmet edecek bir biçimde kurgulanması kararlaştırıldı.
Ege İşçi Birliği