KESK, bütçe görüşmelerine ilişkin yaptığı açıklamada “Halktan, emekten, barıştan, ekolojiden yana bir bütçe istiyoruz” dedi.
Tüm Bel-Sen Genel Merkezi’nde yapılan basın açıklamasında konuşan KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik “Ekonomik ve sosyal krizin derinleştiği, yaşam koşullarımızın yoksulluk sınırından açlık sınırına gerilediği koşullarda TBMM’de görüşülecek olan 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifine yönelik değerlendirme ve taleplerimizi ‘halktan, emekten, barıştan, ekolojiden yana bir bütçe’ şiarıyla kamuoyu ile paylaşıyoruz” dedi.
Eylül ayı itibarıyla resmi enflasyonun yıllık yüzde 19,58 olduğunu aktaran Bozgeyik, bu oranın son dokuz ayda yüzde 13,04 olduğunu vurguladı. Bozgeyik, “Buna karşın biz emekçiler ve dar gelirli yurttaşlar için en önemli kalem olan gıda enflasyonu yıllık yüzde 28,79’a, konut enflasyonu yüzde 21’e ulaştı. Üretici enflasyonu ise son bir yılda yüzde 43,96, son dokuz ayda ise yüzde 30,50 artmış bulunuyor” dedi.
Zam yağmuru devam ediyor
Türkiye’nin yaşanan gerçek hayat pahalılığının yarısının bile altında olduğunu söyleyen Bozgeyik, “Yıllık yüzde 19.58’lik resmi enflasyon verisi ile dünyada en yüksek enflasyon sırlamasında 12’nci sıraya yerleşmiştir. Hayat pahalılığını körükleyen zam yağmuru devam etmektedir. TÜİK verilerine göre bile sadece son bir yılda yumurta ve domates yüzde 70, tavuk eti yüzde 69, patates yüzde 58, ayçiçeği yağı yüzde 52, mercimek ve margarin yüzde 50, nohut yüzde 42, süt-peynir-yoğurt yüzde 35, ekmek yüzde 28, dana eti yüzde 25 zamlanmıştır” ifadelerini kullandı.
Döviz karşısında eriyen TL
Bozgeyik, Merkez Bankası’nın 23 Eylül ve 21 Ekim’de aldığı faiz indirimi kararları sonrası TL’nin döviz karşısındaki erimesinin hızlandığına dikkat çekerek şöyle devam etti:
“Bu durumda sadece akaryakıtta, doğalgazda, elektrikte değil sanayi mallarından ara ürün ve ham maddeye, gıdaya kadar hemen her alanda ithalata bağımlı hale getirilen ülkemizde hayat pahalılığının daha da artması kaçınılmazdır. Resmi, dar tanımlı işsizlik yüzde 12.1 iken dar tanımlı işsiz sayısı 3 Milyon 965 bine ulaşmıştır. İş bulma ümidini kaybedenleri, iş aramayan ancak çalışmaya hazır olanları, mevsimlik ve zamana bağlı eksik çalışanları da ekleyerek ulaşılan geniş tanımlı işsizlik oranı ise yüzde 22’ye, işsiz sayısı ise 7 milyon 855 bine çıkmaktadır.”
“Halkın talepleri alınmadı”
Bozgeyik, halkın, emekçilerin, emek örgütlerinin, meslek örgütlerinin, demokratik kitle örgütlerinin bütçeye ilişkin görüşleri ve talepleri alınmadığını belirtti. Sayıştay’ın bütçe denetleme yetkisinin genel değerlendirme raporları ile sınırlandığını vurgulayan Bozgeyik, “BOTAŞ, Türkiye Petrolleri, Türk Hava Yolları, PTT, Eti Maden, ÇAYKUR, Türk Telekom gibi ülkenin en önemli kamu kuruluşlarının devredildiği Varlık Fonu ile bütçe dışında yeni bir bütçe, Hazine dışında yeni bir Hazine yaratılmıştır. Söz konusu fon Sayıştay’ın denetiminin bile dışında bırakılmıştır” dedi.
Kadın emeği sömürüsünde artış
Bozgeyik, AKP iktidarı döneminde “kadın emeği sömürüsü”nün arttığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
“Diğer taraftan bilindiği üzere pandemi sürecinde en fazla yoksullaşan, istihdamdan koparılan işsiz kalan, daha fazla ücretsiz ev içi emek ve bakım emeği harcamak zorunda bırakılan yine kadınlar olmuştur. Dolayısıyla, tüm kadınların eğitim ve gelir getirici istihdam imkanlarının arttırılarak yoksulluğunun ortadan kaldırılmasına yönelik politikalara yer veren, kadın emeği üzerindeki çifte sömürüyü ortadan kaldırılmaya dönük önemlerle ekonomik anlamda güçlendirilmelerini hedefleyen Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Bütçelemeye olan ihtiyaç çok daha yakıcı hale gelmiştir. Ancak ne yazık ki daha önceki bütçeler gibi 2022 bütçesi de toplumsal cinsiyet körü, eşitsizlikleri artıran bir bütçedir. Bütçede kadının ne adı ne de yeri vardır. Kadınların ekonomik kaynaklara, kamusal hizmetlere, eğitime, sağlığa ve sosyal koruma haklarına eşitsiz erişimi bir kez daha göz ardı edilmektedir.”
Sermaye ve patronlara ayrıldı
Eğitime, sağlığa, yatırıma, istihdama yeterli pay ayrılamayan bütçenin sermayeye ve “Beşli Çete” olarak bilinen patronlara ayrıldığını söyleyen Bozgeyik, “Her yıl gittikçe artarak adeta bütçeyi yutan bir kara deliğe dönen vergi harcaması bunun en büyük ispatıdır. 2022 bütçesinde vergi harcaması adı altında tam 336 Milyar TL’den muafiyet, istisna, indirim ve teşviklerle vazgeçilmektedir. Söz konusu muafiyet, istisna, indirim ve teşviklerden ağırlıklı olarak sermaye, patronlar yararlanmaktadır. Emekçiler vergi harcamasından sadece asgari geçim indirimi (AGİ) yoluyla yaralanmaktadır. Çalışanlara vergi harcaması kalemi içinde ödenen AGİ bugün 50 milyar TL civarındadır” diye belirtti.
Savunma bütçesi yüzde 30 artış
Emekten, halktan ve barıştan yana bir bütçe hazırlanması gerektiğini vurgulayan Bozgeyik, “Bütçede aslan payının bir diğer ortağı ise savunma ve güvenlik harcamaları adı altında silaha, çatışmaya, savaşa ayrılan kaynaklardır. Savunma ve güvenlik harcamaları ülkede yaşanan ekonomik ve siyasi krizin derinleşmesine, iç ve dış politikada izlenen gerginlik stratejisine, Suriye’den, Libya’ya, Afrika’ya uzanan emperyal arayışlara paralel olarak gittikçe artmaya devam etmektedir. Savunma ve güvenlik harcamalarının son dört yıl içinde iki kattan fazla artarak 2021 itibari ile 140 milyar TL’ye ulaşmıştır. 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi’nde Savunma ve Güvenliğe ayrılan bütçe yüzde 30 artarak, 181 Milyar TL olarak belirlenmiştir” ifadelerini kullandı.
Talepler
Bozgeyik, KESK olarak bütçe taleplerini şöyle sıraladı:
* Bütçe hakkımız önündeki engellerin kaldırılmasını,
* Kamu hizmetlerinin piyasalaştırılmasına, tasfiyesine ve özelleştirme soygununa son verilmesini,
* Kamu hizmetlerine ve yatırımlarına bütçeden ayrılan payın artırılmasını,
* Toplumsal cinsiyete duyarlı bir bütçenin hayata geçirilmesini,
* Yıllardır “satış sözleşmeleri” ile oluşan mali kayıplarımızın yaşanan gerçek hayat pahalılığı ve yoksulluk sınırında yaşanan artış temel alınarak telafi edilmesini,
* Temel tüketim maddelerine son iki yıl içinde yapılan zamların geri alınmasını, söz konusu maddelerden alınan KDV’nin sıfırlanmasını,
* Savunma ve güvenliğin daha fazla silahlanmaktan değil, demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla işletilmesinden, adaletin tesisinden geçtiği gerçeğinden hareketle ülke kaynaklarının barış ve demokrasi için kullanılmasını talep ediyoruz.”