PTT’de çalışan bir emekçi: Kıdem tazminatının fona devredilmesine karşıyım elbette. Sermaye daha önce birçok kereler olduğu gibi yine aynı saldırıyı tekrarlıyor. Şunu bilmek gerek bir defa: Kıdem tazminatı bize patronun bir lütfu değil, emeğimiz karşılığında aldığımız ücretin, ödemesi sonraya bırakılan bir kısmıdır.
Şimdi benim emeğim karşılığında hakkettiğim bir parayı ne şekilde kullanacağımın tasarrufu nasıl olur da uydurulan bir fon tarafından belirlenebilir?
Meclis Alt Komisyonu’ndan geçen düzenlemenin son haline göre kıdemi hakkettiğimizde alacağımız para bugünkü uygulamayla kıyaslandığında üçte bir gibi bir orana denk geliyor. Zaten alabilme şartlarının da bugünkü uygulamaya oranla çok daha kısıtlanması ise ayrı bir dert.
İşin çok tehlikeli başka bir boyutu ise kıdem tazminatı ödemesinin patronun üzerinden alınmasıdır ki bu biz işçilerin iş güvencesinin ortadan kalkması anlamına geliyor. Kıdem tazminatı ödemek zorunda kalmayan patron artık onu zorlayacak hiçbir şey olmadığı için canı istediğinde bizi kapının önüne koyabilecek. İsterse çok daha ucuz koşullarda çalıştırmak üzere yeni işçiler alabilecek. Üç beş ay sonra canı isterse onları da kapının önüne koyabilecek. Ki tazminatlarımızı emeklilik süresi dolmadan alamayacağımız için yaşayabilmek adına insani olmayan koşullarda çalışmaya razı olacağız maalesef.
11. Kalkınma Planı adı altında her ne kadar kıdem tazminatı öne çıkmış olsa da kapsamlı birçok saldırı var haklarımıza ve bu artık her zamankinden daha pervasız olduklarının bir göstergesi.
Bugün geçmişteki işçi sınıfı mücadeleleri sonucu kazandığımız haklar bile bizim açımızdan geliştirilmeye, iyileştirilmeye muhtaç iken sermaye ve iktidarın var olan haklarımızı gasp etmesine elbette müsaade etmemeliyiz.
Bu pervasız saldırılar işçi sınıfımızadır; bizim sınıfımıza! Öyleyse bizim de örgütlü ve sınıf bilinçli -ve bana göre- kararlı eylemlilik içeren mücadeleden başka yolumuz yok.
Eski KOD-A direnişçisi kadın işçi: Kıdem tazminatının fona devredilmesinin yeni bir tuzak olduğunu düşünüyorum. Her zaman olduğu gibi hükümet yine işçiler aleyhinde işlem yapıyor. Kıdem tazminatının işçilerin son kalan hakkı olduğunu özellikle vurgulamak istiyorum. Kıdem tazminatı fona devredilmemeli. Çünkü kaybedilen şeyler çok fazla olacak. Otomatikman tüm haklarımızdan vazgeçmiş olacağız. Zor kazandığımız haklarımızı çok basit bir şekilde kaybetmiş oluruz. Bunlardan kaynaklı kesinlikle fona devredilmemesi gerekiyor.
Bunun için bilinçli bir şekilde birleşmeliyiz. Alternatifler bulup kendi aramızda değerlendirmeliyiz, detaylandırmalıyız. İnsanların gerçeği öğrenmelerini sağlamalıyız.
Carrefour’dan Tezkoop-İş’li bir kadın işçi: Öncelikle merhaba. İşçi bir kadın olarak kıdem tazminatının gaspına ben de karşıyım. İşçilerin seneler boyu emekleri var. Çocuklarımızın geleceği olan bu hak ile ilgili düzenlemelerin, bu tarz uygulamaların işçilerin yararına değil, zararına olacağını düşünüyorum. Kadınların en çok bu konularda eylemlerini, bilgilerini daha da arttırması gerekiyor. Asıl amacımız, seneler öncesi işçi önderlerimizin kazandığı haklarımızın elimizden alınması için çıkan yasalara engel olmaktır. Birlik olmalıyız. Her zaman beraber mücadele etmeliyiz. Hangi etnik kökenden olursak olalım, bizlere yapılanı biz biliyoruz ve işçinin işçiden başka kimsesi olamaz.
İşçilerin kurtuluşu ancak örgütlü bir mücadele ile mümkündür. Dünyayı değiştirecek olan işçi sınıfıdır. Kıdem tazminatının fona devredilmesinin bizim için bir faydası olmayacaktır. Faydası sadece bu yasayı çıkarana olacaktır. Kendileri çıkarmış olduğu krizi işçilere ödetmek istiyorlar. Bunun için de her zaman bir fon hazırlıyorlar. Bu fonlar günlük ve güvencesiz iş demek. Kıdem tazminatının fona devredilmesine karşıyım ve karşı da duracağım.
Kızıl Bayrak okuru bir kadın emekçi: Ben de kendi işyerimdeki sorunlardan bahsedeceğim. Çalıştığım işyerinde maaşımı parça parça alabiliyordum. Sanki bana sadaka hayrına harçlık veriliyormuş gibi. Bana, “Sana SGK yapmayalım, sen bizimle böyle çalış” dediler. Kabul etmediğim için de işime son verdiler. Maaşıma yaptıkları parça parça ödemeyi şimdiden kıdem tazminatım için yapmaya çalışıyorlar. Bugün bir arkadaş söyledi, tazminatımı tek seferde alabiliyormuşum. Patronlar öyle söylememişti.
Kıdem tazminatı eğer fona devredilirse bu bir tek patronlara/sermayedarlara yarayacaktır. Fondaki paraları patronlar kullanmış olacaklar.
TOMİS üyesi bir metal işçisi: Kıdem tazminatı işçinin temel kazanımıdır. Kendi mücadelemizle kazanmış olduğumuz bir hakkımızdır. Kıdem tazminatımızın gasp edilmesiyle birlikte patronlar kafasına göre keyfi olarak işçi çıkartacaklardır.
Bu fonda biriken paraları da emekli olana kadar alamayacağız. Ama o zamana kadar biriken paralar patronlara yeni teşvikler olacak. Kıdem tazminatı eğer fona devredilirse patronlar yararlanacak demektir.
Damat söylüyor zaten, “Kıdem Tazminatının fona devredilmesi iş dünyasında yeni alanlar açacaktır” diye. Bundan kesinlikle işçiler zararlı çıkacaktır.
Bir metal işçisi: Kıdem tazminatımızın bugün fona devri demek ileride yok olması demektir. Ayrıca bakanlıkların açıklamalarında yalnızca kıdem tazminatı hakkımızın gaspı bulunmuyor. Bununla birlikte esnek çalışma dayatılacak. Çalışma saatlerimiz uzatılacak ve ağırlaşacak. Güvencesizlik artacak ve daha niceleri... Patronların daha da sefahat sürmesi için bizler sefalet mi çekeceğiz? Buna bir dur demeli ve mücadele etmeliyiz.
Bu nedenle, “Bugün bu sorunlara karşı mücadele etmek bir tercih değil, zorunluluktur!” diyorum.
Bir kamu emekçisi: 696 sayılı KHK ile Sağlık Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, taşerondan kadroya geçerken işçilere imzalatmış oldukları belirsiz süreli sözleşmelere aykırı hareket etmektedirler. Asgari ücretle çalışan tüm işçiler, yani milyonlarca insan mağdur olmuştur.
Bazı arkadaşlarımız, sözleşmelerde %30, %50, %70 gibi rakamlar yazmasına rağmen devlet bize ödeme yapmadı diyor. Bütün taşeron çalışan işçiler mağdur oluyorlar. Bu insanların bakmakla zorunlu olduğu aileleri var. Devlet bizim sesimizi duymuyor, bize kulak vermiyor. Her gün vergileri arttırırken biz işçilere neden sadece %4 zam veriyor!
Biz bunun çözümü için grev, yürüyüş vs. yapabiliriz. Buna hep birlikte karar vermemiz lazım. Emekçiler olarak, ya halimizden memnun olup oturacağız/kaybedeceğiz ya da birlikte haykıracağız/kazanacağız!
Bir tekstil işçisi: Kıdem tazminatımız asla gasp edilemez! Biz bunun önüne geçebilmek için birlikte mücadele etmek zorundayız.
Çünkü sermaye sınıfı devletin çıkardığı yasalarla, saldırı politikalarıyla her zaman işçileri sömürmeye devam ediyor. Şunu da unutmayalım ki, “Cesaret olmayan bir bedende ruh ölü gibidir!” Cesaretimizi toparlayıp, volkan gibi patlamalıyız. Meydanlarda, sokaklarda eylemlerimizi genişletmek zorundayız.
Bir inşaat işçisi: Kıdem tazminatı bence fona devredilmeli, çünkü saraya para lazım. Bu adamlar yoksa nasıl geçinecekler? O kadar seçtik, saraylarda yaşatıyoruz. Reisi de düşünmeliyiz, değil mi ama?
Kıdem tazminatının fona devredilmesi hiçbir işçinin yararına olmayacaktır!
Çünkü sermaye temsilcilerinin çıkardıkları hangi yasa işçinin yararına oldu ki, bu da öyle olsun?
Üniversite öğrencisi/Stajyer: Geleceğin işçileri olarak kıdem tazminatımızın elimizden alınmasını istemiyoruz. Kıdem tazminatının fona devredilmesi sadece patronların işine yarıyor. İşçilerin tamamen mağdur edilmesini istiyorlar.
Üniversite öğrencisi: Ben henüz 20 yaşındayım. 4 yılımı hem okuyarak hem de çalışarak geçirdim. Çalıştığım bu süre çok iç açıcı değildi. Kaldı ki gelecekte beni neler bekliyor, düşünmekten kendimi alamıyorum.
Son zamanlarda duyduğum kıdem tazminatının fona devredilmesi düşüncesini kesinlikle doğru bulmuyorum. Bizim geleceğimizi tamamen karartmaya yönelik bir adım. Çünkü işçileri tam anlamıyla ekarte etmek istiyorlar. İşçilerin tüm haklarının elinden alınmaması için büyük mücadele etmemiz gerekiyor.
Kızıl Bayrak / Küçükçekmece