Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası, Ekim ayı GMYK toplantısını, temsilciliklerimizin katılımı ile gerçekleştirdik.
GMYK toplantımızda siyasal gündemler, kriz ve pandeminin işçi ve emekçilere yansımaları, sınıfa dönük saldırılar, işçi sınıfının en büyük toplu sözleşmesi olan asgari ücret görüşmeleri, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddet ile Mücadele Günü temel olmak üzere bir dizi gündemi ele aldık ve önümüzdeki dönem faaliyetlerini planladık.
1- Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgınının tetiklediği ekonomik krizle beraber, kapitalizmin çirkin yüzü ve sistemin yönetememe krizi somut olarak ortaya çıkıyor. Ülkemizde ise sermaye sınıfı ve vurucu gücü AKP iktidarı, pandeminin yarattığı sorunları çözmekten aciz olduğu gibi, üzerindeki sorumluluğu atmaya çalışıyor. Yönetememe krizininin yanısıra, gerçek olmayan ekonomik ve siyasal verilerle, işçi ve emekçilerin bilinçlerini bulandırmaya çalışıyor. Bu süreçten kendisini eleştiren tüm kurumlara, muhalefet güçlerine düşmanca saldırarak çıkmaya çalışıyor. Keyfi olarak Baro genel kurullarının yasaklanması, Türk Tabipler Birliği'ne yönelik aşağılayıcı ifadeler, dışarıda kardeş halklara yönelik savaş ve saldırganlık politikaları bu tablonun en somut örnekleri...
Sendikamız baskı altına alınmaya çalışan tüm kurumlarla dayanışma içinde olacak. Kardeş halklara yönelik saldırganlık politikalarına karşı "işçilerin birliği, halkların kardeşliği" şiarını öne çıkaracaktır.
2- AKP iktidarı içeride işçi ve emekçilere kriz ve pandeminin faturasını her geçen gün daha ağır ödetmeye çalışıyor. İşçi ve emekçiler asgari ücretin bile çok çok altında ücretlerle yaşam mücadelesi verirken, patronlara sonu gelmeyen teşvikler ve kolaylıklar sağlanıyor. Tekstil işkolunda patronlar karlarına kar katarken işçiler ya yoksulluk sınırının çok çok altında ücretlere mahkûm ediliyor ya da pandemi önlemlerinin alınmadığı fabrikalarda çalışmaya zorlanıyor. AKP iktidarı salgının ilk zamanlarından bu yana toplum sağlığına dönük adımlar atmıyor. İşçi ve emekçileri kendi kaderlerine terk ederek, yaşamlarını idame ettirmeleri isteniyor. Ancak devletin hazinesi ve işçi emekçilerin birikimi olan işsizlik fonu, sınırsızca sermayedarlara açılarak patronların tüm ihtiyaçları karşılanıyor. Salgının hızla yayılması ile birlikte fabrikalarda göstermelik önlemler alınırken, işçiler kısa çalışma ödeneği, ücretsiz izin, telafi çalışma vb. saldırılarla karşı karşıya bulunuyor. İşsizlik sopası ise bugün işçilerin üzerinde en büyük baskı unsuru haline geldi.
Sendikamız tekstil işkolunda tekstil işçilerinin bilinç düzeyinin geriliği ve örgütlülüğün en zayıf olduğu sektör olmasından hareketle önümüzdeki dönem krizin faturasına ve pandeminin sonuçlarına karşı etkin bir mücadele yürütecektir. Bu kapsamda bilgilendirme, eğitim ve propaganda çalışmalarını artıracaktır.
3- Bununla paralel olarak asgari ücretin belirlenme dönemi yaklaşıyor. Pandemi sürecinde birçok işçi kısa çalışma ödeneği ve ücretsiz izin saldırısı ile birlikte asgari ücretin çok altında ücretlerle yaşamaya zorlandı. Sendikamız, bu süreçte işçi ve emekçileri insanca yaşanabilir bir ücret talebi ile mücadeleye çağıracak.
4- 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü yaklaşıyor. Kadınlar üzerindeki baskı ve şiddetin daha da arttığı bir süreçten geçiyoruz. İşkolumuzda ağırlıklı olarak kadın işçiler çalışıyor. Sendikamız, 25 Kasım vesilesi ile kadın işçileri, fabrikalar başta olmak üzere toplumsal yaşamın her alanında yaşanan tacize, şiddete, sömürüye, baskıya ve krizin faturasına karşı insanca bir yaşam için mücadeleye çağıracak. İmkânların olduğu temsilciliklerimizde etkinlikler örgütleyeceğiz ve 25 Kasım’da alanlarda olacağız.
5- Devlet tarafından zorunlu olarak karşılanması gereken eğitim hizmeti aylardır pandemi bahanesiyle gasp ediliyor. Göstermelik önlemlerle açılan okullarda tüm sorumluluk velilere yıkılmış durumda. Uzaktan eğitim beceriksizliğiyle işçi ve emekçi çocuklarının eğitim hakkı hiçe sayıldı. Tüm inisiyatif özel okul sahiplerinin iki dudağı arasına bırakıldı. Bu dönemde parası olan özel okullarda, etüt merkezleri vb. yerlerde eğitim hayatına devam ederken yoksul ailelerin çocukları kendi kaderlerine terkedildi. Birçok aile eğitimi kendi imkânları ile sürdürmeye çalışıyor. Bu sistemde çocuk bakımının yükü kadınların üstünde olduğu düşünülürse, birçok kadın işçinin omzuna çocuklarının okullara gidememesinden kaynaklı ek bir yük daha binmiş durumda.
Sendikamız eğitimin temel bir hak olduğundan hareketle, salgın karşısında tüm önlemlerin alınmasıyla birlikte, gerek yüz yüze gerekse diğer bilimsel yöntemlerle eğitim sürecinin sürdürülmesini savunmaktadır.
6- Kamusal bir hak olan sağlık hizmetinin özelleştirme ile piyasanın insafına terkedilmesinin sonuçları, salgın sürecinde daha net bir şekilde görüldü. Her türlü sağlık hakkına sahip olan burjuva sınıfı, pandemi karşısında tüm imkanlara sahipken, işçiler en ağır koşullarla karşı karşıya kaldılar.
Fabrikalarda işçilere düzenli test uygulanmasını savunan Sendikamız, gelinen aşamada fabrikaların pandeminin merkezi üstü haline geldiğini tespit etmektedir. Fabrikalarda pandeminin işçilerden gizlendiği, böylelikle bulaşın daha da arttığı görülmektedir. Aynı zamanda bu süreçte hayatını kaybeden işçiler olduğu gibi, bu sayı artış sergilemektedir.
Sendikamız, bir an önce fabrikalarda acil önlemler alınmasını, aynı zamanda koranavirüsün meslek hastalığı sayılması gerektiğini savunmaktadır.
7- GMYK’mız tüm sorunlar karşısında başta tekstil işçileri olmak üzere tüm işçi ve emekçileri dünden daha fazla mücadele etmeye, kaybettiği haklarına karşı, mücadele tarihinden öğrenip havza havza, fabrika fabrika mücadeleyi örgütlemeye çağırmaktadır.
8- Sendikamızın yayınları ve sosyal medya alanı, toplantımızın temel başlıklarından birini oluşturdu. Sendikamızın bülteninin yanı sıra, sosyal medya alanına dönük bir dizi planlama yapılarak toplantı sonlandırılmıştır.
Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası