BTS üyesi emekçilerin eylemi 1. yılında

BTS’nin sürgünlere ve özelleştirmelere karşı eylemi 52. haftasında devam etti.

  • Haber
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 10 Ocak 2022
  • 23:00

İzmir’de Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası (BTS), sürgünlere, baskılara, soruşturmalara ve özelleştirmeye karşı başlattığı basın açıklaması ve oturma eylemlerinin 52. haftasını geride bıraktı.

Bugün saat 17.30’daki eylem Alsancak BTS şubesinde gerçekleştirildi. Alsancak gar önünde toplanan BTS üyeleri ve desteğe gelenler havanın yağmurlu olması nedeniyle şube binasının içinde basın toplantısı olarak yaptı. Basın metnini şube başkanı Erdal Akyol okudu. “Tam bir sene önce arkadaşlarımız sadece pandemiden dolayı önlem alınması için, İzmir halkının güvenli bir şekilde seyahat edebilmesi için, dilekçe haklarını kullandıkları için sürgün edilmişlerdi. Bu bir sene içerisinde sürgüne gönderilen arkadaşlarımız birer birer döndüler.” ifadeleriyle başlayan açıklamada, en son olarak da geçen hafta içerisinde Şube Sekreteri Muhdi Seyhan’ın mahkeme kararının lehine sonuçlandığı belirtildi.

“Kabulümüzdür, direneceğiz!”

“Hukuksuz sürgünlere karşı” arkadaşları görev yerlerine dönene kadar mücadelelerinin süreceğini vurgulayan Akyol, bu baskı ve sürgünlerin nedenini şöyle açıkladı:

“İktidar ve onun fanatik kurum yöneticileri, iktidarın karanlığına karşı temel hak ve özgürlükler için mücadele edenleri, direnenleri, kendi deyimleriyle ‘temizlemeye’ kalkışmaktadırlar. Yandaş sendikası ile emekçiler adına utanç sözleşmesi imzalayan siyasi iktidarın, bu utanç belgesine itiraz edenlere, sefalet ücretine hayır diyenlere, kendi iradesini ortaya koyanlara, demokratik haklarını isteyen KESK bileşenleri ve onun üyelerine karşı yıldırma sindirme amaçlı saldıracağını elbette ki bilmekteyiz. Kabulümüzdür, direneceğiz. Buradan iktidara ve onun bürokratlarına sesleniyoruz. Korku ve zorbalıkla BTS ve KESK bileşenlerinin sesini kesemezsiniz diyoruz.”

“TCDD’de artık her şey kuralsız”

Açıklamanın devamında, sermaye devletinin kurumlarında ve düzenin her alanında olduğu gibi TCDD’de de TCDD Taşımacılık A.Ş’de de her şeyin tümüyle kuralsız yürüdüğünün altı çizilerek şunlar ifade edildi:

“Özel sektörden beter olduk. Ben yaparım mantığı hakim her iki kurumda da. Eskişehir eğitim merkezinde Lojistik hizmet alımı personel eğitimi altında kurs açıldı. Şu anda eğitim veriliyor. Bu kurs neye göre açılıyor? Memurlar eliyle görülmesi gereken işleri nasıl hizmet alımı ile yaptırıyorlar? Bu kursa gelen kişiler belli ki işe alınmış, neye göre kimler işe alındı, Şartları nedir? Lojistik memurlarının kursu bile 10 hafta iken bu kişilere 2 haftalık eğitimler verilerek her iş yaptırılacak. İki haftalık eğitimle bu personele tren hazırlatılacak, manevra planlaması yaptırılacak ve daha birçok iş… Tıpkı TTM’lere verilen eğitimle unvansız olarak hem TTM hem hareket memuru yaptırdıkları gibi… Yarın bir istasyona bir kurs görmüş bir TTM gönderilecek, her iş bu adama yaptırılacak. Hem vagon kesecek hem makas çevirecek hem kumanda masasını kullanacak, hem sevk alıp sevk verecek temizlik yapacak vs... Hizmet alımıyla alınan lojistikçilere de tablet girişinden, tren hazırlamadan, kurşun vurmadan, evrak yapmaktan, manevra planlarını hazırlamaya kadar her işi yaptırmaya çalışacaklar. İki haftalık eğitim alan kuruma dışarıdan girmiş bir kişinin hazırladığı trende bizim hatlarımızda emniyetli bir şekilde çalışacak! Bir taraftan kaza ve olaylarda farkındalık eğitimi verilecek, bir taraftan personeli mobbing ile kuralsız çalışmaya zorlayacaksınız, çalışmayanı ise sürgüne göndereceksiniz, yargıya giden personele mahkemeleri geri çekmesi için ‘gerekirse FETÖ’cü diye suçlarız , iş akdinizi feshederiz’ diye tehdit edeceksiniz. Nereden baksanız elinizde kalıyor!”

“Haklarımızı ancak mücadeleyle alabiliriz”

Zamlara, işsizliğe değinilen açıklamada, pandemiyle beraber işçi ve emekçilerin açlık ve yoksulluğun girdabına daha fazla itildiği belirtildi. “TÜİK verileri çok uzun süredir emekçi kesimlerin maaşlarını, ücretlerini baskılamanın, düşük maaş-ücret politikasının aracı haline getirilmiştir” denilen açıklama şu ifadelerle son buldu:

“Bizler bu ülkede sendikal hak ve özgürlükler ve gerçek bir demokrasi için mücadele etmenin zor, bedelinin ağır olduğunu bilen bir gelenekten geliyoruz. Bu gelenek, sendika kapılarına vurulan mühürleri söken, kamu emekçilerinin yarattığı fiili meşru mücadele geleneğidir. Bu geleneğin ve yaşadıklarımızın bize öğrettiği temel şey ise, haklarımızı ancak mücadele ile alabileceğimiz gerçeğidir. Kamu emekçilerinden aldığımız güç ve güvenle bu geleneği sürdürme kararlılığımızı tekrar ifade ediyoruz.”

Kızıl Bayrak / İzmir