İşçilerin, salgın ve açlık tehlikesiyle boğuşmaya devam ettiği günlerde 1 Mayıs’ı karşılıyoruz. İşçi sınıfının birliğinin, mücadelesinin ve dayanışmasının simgesi olan bu tarihsel gün yaklaşırken, sınıfın örgütleri olması gereken sendikalar ne yapıyor?
Türk İş ve Hak İş’in ne yaptığını bilen yok. Salgın sürecinde varlıklarına dair tek veri, Tayyip Erdoğan’ın kampanyasına işçi aidatlarından yaptıkları bağış ve patron örgütleri ile ortak olarak “salgına rağmen üretimi sürdürme” yönünde yaptıkları açıklamadır. Ancak bu süreçte işçi sınıfının somut taleplerini gündemleştirdiklerine, sorunlarını dile getirdiklerine ve bu mücadeleye ön ayak olduklarına tanık olmadık. Dahası, işçi sınıfının dişe diş mücadeleleriyle kazandığı ve yüz yılı aşkın bir süredir tüm dünyada kutlanan 1 Mayıs gibi bir güne sayılı günler kalmışken, mevcut sendikaların gündeminde 1 Mayıs halen yok!
DİSK, KESK, TTB ve TMMOB ise 1 Mayıs programlarını açıkladı. Bu programda, 1 Mayıs’ın ön günlerinde propaganda faaliyetlerinin yanı sıra, 1 Mayıs günü için ise, internet üzerinden sanal miting yeralıyor.
Fakat, fabrikalarda üretim devam ederken, işçiler salgına adeta kurban edilerek çalıştırılıyorken, işçi ve emekçilerin somut taleplerini ve bunlar için mücadeleyi örgütlemeyi esas almayan bir program, göstermelik olmaktan öteye geçmez.
İşçi sınıfını temsil ettiğini iddia eden bürokratların denetimindeki sendikalar, bu görevleri yerine getirmiyorsa, işçi sınıfı kendi göbeğini kendisi kesmelidir. Kapitalizmin vahşi yüzünün salgınla beraber çok daha aleni bir şekilde görüldüğü bu günlerde, işçi sınıfının birliğine, dayanışmasına ve mücadelesine her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Nesnel koşulların binlerce insanın yanyana gelmesini zorlayacak olmasına rağmen, 1 Mayıs’ın ön günleri ve sonrasında da 1 Mayıs’ın ruhuyla, fabrikalarda ve yaşamın her alanında, işçi sınıfının somut güncel talepleri için üretimden gelen gücün kullanılması başta olmak üzere, mücadelenin yükseltilmesi, yaşam hakkımız ve geleceğimiz için elzemdir.
Tekstil İşçileri Birliği