Korona günlerinde 1 Mayıs’ı örgütleme sorumluluğu…

1 Mayıs'ın sınıflar mücadelesi açısından tuttuğu bu yer nedeniyledir ki, sürecin özgünlüğü üzerinden biçim olarak nasıl örgütlenirse örgütlensin, sınıfsal özünü ve devrimci hattını değiştiremez.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 26 Nisan 2020
  • 08:00

Esas hedef sınıfın devrimci hareketini geliştirmektir!

İşçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs’a sayılı günler kaldı. Koronavirüs salgını gündelik yaşamı her yönüyle belirleyen bir seyir izliyor. Salgının ağırlaştırdığı kriz tablosu ve toplumun karşı karşıya olduğu risk, sadece bugünü değil sonuçları üzerinden önümüzdeki dönemi de belirleyecek. Doğal olarak salgının seyri 1 Mayıs'ta atılacak adımları da sınırlandıran bir mahiyet taşıyor.

Sorun, dünyada olduğu gibi Türkiye'de de sermaye düzeninin “fırsatçılık” yaparak işçi sınıfı ve emekçi kitleleri hareketsiz bırakma çabasından kaynaklanmıyor. Onlar kuşkusuz salgın sürecini, saldırılarını hayata geçirmenin ve işçi sınıfını hareketsiz hale getirmenin fırsatına çevirmeye çalışıyorlar. İşçi sınıfının bilinç ve örgütlülük planında yaşadığı zayıflık ve bu sürece müdahale edebilecek ilerici ve devrimci güçlerin fiili olarak atabileceği adımların sınırlılığı bunu kolaylaştırıyor. Ancak bugün sorun sadece baskı ve zorbalık değil. Salgın gibi toplum sağlığını etkileyen, özellikle işçi ve emekçiler ciddi bir risk ile karşı karşıya bırakan somut bir durumla yüzyüzeyiz. Salgın sürecinin ilerici ve devrimci güçlerin hareket alanında yarattığı sınırlayıcı etki burada kendini hissettiriyor. Bilim insanlarının yaptığı uyarıların, toplumsal sorumluluk gereği dikkate alınması gerekiyor.

***

1 Mayıs Türkiye gibi ülkelerde hep baskı ve yasaklarla karşılanmış olan önemli bir mücadele günüdür. İttihat ve Terakki döneminden burjuva cumhuriyetin ilk yıllarına, ‘60 ve ‘70'li yıllardan bugünlere, 1 Mayıs hep engellenmek, sınırlanmak, bunu başarılamadığı yerde içeriği boşaltılarak bir seremoniye çevrilmek istenmiştir. Buna rağmen bu topraklarda 1 Mayıs hep bir mücadele günü olarak kutlanmaya çalışılmıştır.

Korona günlerinde 1 Mayıs'ı bu dönemin özgünlükleri üzerinden düşünmek özel bir önem taşıyor. Sorun sadece sermaye düzeninin baskı ve yasaklamalarının yarattığı atmosfer değil, salgın gibi bir gündem karşısında gözetmek zorunda olduğumuz yönlerdir. İçinden geçtiğimiz süreçte mücadele gündemleri açısından da 1 Mayıs süreci açısından da, “sınırlayıcı yanları” belirleyen bu koşullar olmak zorundadır. Gerisi yaratıcılık, çaba, inisiyatif ve kararlılıkla aşılması gereken engellerdir.

***

1 Mayıs sadece yan yana gelinen, talep ve istemlerin haykırıldığı bir gün değildir. Süregiden sınıf mücadelesinin yoğunlaştığı bir süreçtir. Onyıllar önce işçi sınıfının temel ve yakıcı talepleri üzerinden ortaya koyduğu tarihsel militan mücadelenin yıldönümü vesilesiyle, çıkarları birbirine karşıt iki dünyanın karşı karşıya geldiği bir dönemdir. 1 Mayıs'ın sınıflar mücadelesi açısından tuttuğu bu yer nedeniyledir ki, sürecin özgünlüğü üzerinden biçim olarak nasıl örgütlenirse örgütlensin, sınıfsal özünü ve devrimci hattını değiştiremez.

1 Mayıs için temel sorun, öncesi ve sonrası ile bütünlüklü bir sürecin örgütlenip örgütlenemediğidir. İçinden geçtiğimiz korona günlerinde bu ayrı bir önem kazanmıştır. Salgın vesilesiyle bir kez daha açığa çıkan kapitalizmin çözümsüzlüğü ve emekçilere dayatılan kapsamlı yıkım karşısında, sınıfın politik-pratik hareketinin gelişiminde mesafe almak, bunu mümkün kılacak adımları atmak, ihtiyaçlarına yanıt üretebilecek bir bakış, iddia ve irade ile öncü devrimci müdahale sorunudur.

Taktik politika, gündelik faaliyette atılacak her adım, “işçi sınıfının devrimci hareketini geliştirme” hedefine bağlanmak durumundadır. 1 Mayıs sürecinde de salgının derinleştirdiği kapitalizmin çok yönlü krizi karşısında da, sınıfın devrimci hareketini geliştirme bakışı, her günkü pratiğimizin esas ekseni olmak durumundadır. Süreçlerin getirdiği özgünlükler ne olursa olsun, özü değil biçimi etkileyen yaratıcı ve inisiyatifli adımları atabilmenin zeminini açığa çıkartabilmeliyiz.

Sınıfın devrimci hareketini geliştirme bakışı ve pratiği ekseninde ısrar, bunu olanaklı kılacak araçları, yol ve yöntemleri bulma çabası, birtakım kalıpların kırılmasını, rutin algının parçalanmasını ve varolan sınırlılıkların aşılmasını da kolaylaştıracaktır.

***

1 Mayıs'a sayılı günler kaldı. Sendikal bürokrasi cephesi, salgın sürecinde olduğu gibi 1 Mayıs sürecinde de alabildiğine sınırlı bir program oluşturmanın ötesinde somut bir adım atmış değil. Özellikle, işçi sınıfının ölümüne çalıştırıldığı fabrikaları eksenine alan bir eylemsel süreçten tam anlamıyla kaçınıyorlar. Oysa ki, salgın günlerinde 1 Mayıs’ı en anlamlı kılacak olan tutum, üretimi durdurmayı esas alan fabrika eylemleri olabilirdi. Fakat tüm işaretler, sendikal bürokrasinin toplumun kendini koruma reflekslerine de sığınarak 1 Mayıs’ı sessiz sedasız geçirme hesabının yapıldığını gösteriyor.

İşçi sınıfı ve emekçiler, ilerici ve devrimci örgütler sermaye düzeninin olası manevralarına ve sendikal bürokrasinin atalet tablosuna takılıp kalamazlar. Sorun 1 Mayıs günü bir eylem ya da mitingde yan yana gelip gelmeme sorunu değildir. Bugünden başlayarak, yaşamın aktığı her yerde, 1 Mayıs'ın devrimci-sınıfsal özüne uygun adımlar atılabilmeli, mücadelenin güçlendirilmesi için çabalar yoğunlaştırılmalıdır. Evlerde, sokaklarda, işçi servislerinde, sosyal medya alanlarında ve özellikle fabrikalarda talepler ve şiarlar haykırılmalı, örgütlenme çabaları güçlendirilmelidir. 1 Mayıs, içinden geçilen sürecin ortaya çıkarttığı yakıcı taleplerin yanı sıra, sorunların nihai çözümü olan sosyalizmin güçlü bir biçimde vurgulandığı bir süreç olabilmelidir.

İşçilerin ve ailelerinin sağlığı hiçe sayılarak çarkların döndüğü üretim alanları, işçi sınıfının, dolayısıyla 1 Mayıs'ın örgütleneceği öncelikli alanlardır. Fabrikalarda tabandan birliğin kurulması, tepki ve hoşnutsuzluğun açığa çıkartılarak işçilerin kendilerini ifade edebilecekleri kanalların yaratılması çabası, 1 Mayıs’ı da kapsayacak bir biçimde önümüzdeki dönem açısından kritik bir yerde durmaktadır. Fabrikalarda somut talepler üzerinden işçi sınıfının örgütlüğünü ve mücadelesini güçlendirme faaliyeti, 1 Mayıs vesilesiyle eylemli bir pratik çaba ile inşa edilebilmelidir.

Ekonomik ve sosyal saldırılara geçit vermemek, salgının her geçen gün ağırlaştırdığı insani yıkımın önüne geçebilmek için, her türlü mücadele aracı, sınıfın tabandan birliğini sağlama hedefi ile bir an önce gündeme alınmalı, bu yönlü çabalar yoğunlaştırılmalıdır. Bu bugün, öncü işçilerin ve emekçilerin, ilerici ve devrimci güçlerin öne çıkan sorumluluğudur.