Nikola Vaptsarov: İnancın ve kavganın şairi

Yaşamı boyunca işçilerin ve emekçilerin sesi olur Nikola Vaptsarov. Adaletsizliği, sömürüyü, eşitsizliği, ama esas olarak da mücadele azmini anlatır şiirlerinde.

  • Haber
  • |
  • Kültür-sanat
  • |
  • 23 Temmuz 2020
  • 08:00

 Amansızdır savaş, alabildiğine kıyasıya,

hani ne derler, destanlara yaraşır.

Ben düşerim. Gelir bir başkası. Hepsi bu.

Bu yolda kişinin ne önemi var

Yersin kurşunu. Sonra solucanlar, kurtlar.

Çok basit bir şey bu ve akla uygun.

Hep senin yanında olacağız ama

ey halkım,

o gün

o fırtınada.

Ne yapalım, seni sevmişiz bir kere.” 

 (“Halkıma” başlıklı şiirinden…)

Bulgar şair Nikola Vaptsarov, 7 Aralık 1909'da Bulgaristan'ın Bansko kentinde doğar. Öğretmen olan annesinin de verdiği eğitim ile edebiyata küçük yaşlarda ilgi duymaya başlar. 1926'da Varna’da Deniz-Makine Okulu’nda eğitim alır. Mezuniyetinin ardından Sofya Üniversitesi’nde edebiyat okumak ister ama maddi güçlükler nedeniyle bu mümkün olmaz. Bir kağıt fabrikasında çalışmaya başlar. Bu dönemde işçi sınıfıyla ilişkileri ve siyasal eylemleri başlar. Daha sonraki süreçlerde ise bir değirmende teknisyenlik, bir demiryolu deposunda tesviyeci kalfalığı, lokomotif ateşçiliği yapar.

Henüz 23 yaşındayken Bulgar Komünist Partisi ile ilişki kurar. 1934 yılında kağıt fabrikasında çalışırken tanıştığı eşi Boyka ile evlenir. Hayatının sonraki evresi yoksullukla geçer. Siyasi kimliğinden dolayı iş bulamaz. Çocuğunu hastalık ve yoksulluk nedeniyle kaybeder. Bu kaybın da etkisiyle şu dizeleri kaleme alır:

 “Dinleyin, miniciklerim.

dinleyin, yavrularım benim,

bugün böyle,

böyleymiş dün de.

Ve ben, yemeğim olmadığından,

elimden başka şey gelmediğinden,

n'apayım

inançla

besleyeceğim sizi.” (“Korkmayın çocuklar” başlıklı şiirinden…)

1940 yılında tek kitabı olan “Motor türküleri” yayınlanır. Nazi faşizminin azgınca saldırdığı, Balkan halklarının faşizme karşı mücadeleyi yükselttiği bir dönemdir bu. Vaptsarov Bulgaristan Komünist Partisi’nin demiryolları parti grubunda görevler üstlenir. Tutuklanır, sürgüne gönderilir. Böylesi bir dönemde uykularından çalarak yazdığı şiirlerinde Bulgar halklarına kavga inancı ve umudu aşılamaya devam eder. 1941’de Naziler Bulgaristan'a girdikten sonra, Bulgaristan Komünist Partisi’nin askeri örgütünde çalışmaya başlar. 1942 yılında tutuklanır ve aylarca işkenceye maruz kalır. 23 Temmuz 1942’de, bugün müzeye çevrilmiş olan Sofya Yedek Subay Okulu'nda kurşuna dizilerek katledilir. Ölümsüzleşmeden önce, kalemi olmadığı için kanı ile yazdığı iki şiirini bırakır bizlere. Birisi karısı için yazdığı “Veda” şiiri, diğeri ise halkına-yoldaşlarına hitaben yazdığı “Ölümden önce” şiiri.

Yaşamı boyunca işçilerin ve emekçilerin sesi olur Nikola Vaptsarov. Adaletsizliği, sömürüyü, eşitsizliği, ama esas olarak da mücadele azmini anlatır şiirlerinde. İşçi sınıfının, yoksul halkın yaşadığı acılar kadar mücadeleyle kazanılacak geleceğe olan inancı yansıtır şiirleri. O günden bugüne, şiirleriyle kavgamıza ışık tutmaya devam ediyor!

M. Nevra