“İyi ki silahlanmışız acılara karşı
Türküsüz çıkmamışız yollara
Ekmekten ve gömlekten önce
Aşk
Ve sevinç doldurmuşuz koynumuza
İyi ki koparmamışız çiçekleri
Sevgiyi öfkesiz takmışız yakamıza”
24 Temmuz 2002’de 49 yaşındayken akciğer kanseri nedeniyle aramızdan ayrıldı Adnan Yücel. Eserleriyle ölümsüzler kervanına katıldı. 15 sene de geçse aradan hâlâ şiirleri dilden dile dolaşıyor. Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek mücadeleye devam edenlerin ağızlarında türkü türkü söylenmeye devam ediyor.
1953 Elazığ Karakoçan doğumlu, bir işçi ailesi içinde dünyaya gözlerini açan Adnan Yücel’in çocukluğu yoksulluklar içinde geçmiştir. İlk ve ortaöğrenimini burada tamamladıktan sonra yükseköğrenimini yapmak için memleketinden ayrılan Yücel Diyarbakır Eğitim Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü ile Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü’nü bitirdi. Bir süre çeşitli ortaöğrenim kurumlarında öğretmenlik yaptıktan sonra 1987 yılından yaşamını yitirene kadar Çukurova Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalıştı.
İlk şiir kitabı olan “Kavgalara Söylenen Sevda” kitabında kendisi de dahil olmak üzere milyonlarca yoksul çocuğun yaşadığı acıları dile getirdi. On yaşında büyürse insan/ Alınterini yerse damla damla/ Ve on beşinde/ Çekerse elli beş yaşın çilesini/ Böyle olur işte/ İsyan bıçağı yapar/ Saplar kahpeliklere sesini. Şiirleriyle bir yandan milyonlarca işçi ve emekçinin acılarını anlatırken bir yandan da bu acılar karşısında direniş ve mücadele diyenlerin sesi oldu. Dünyanın neresinde olursa olsun direnenlerin türküsünü yazdı. Prometeus’tan Spartaküs’e, Bruno’dan Che Guevara’ya, Kawa’dan bizlere dek uzanan bir köprü oldu. Zulme karşı direnenlerin kardeşlik köprüsüydü bu ve en güçlü bağ idi direnenleri birbirine bağlayan.
“Ey her şey bitti diyenler
Korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler.
Ne kırlarda direnen çiçekler
Ne kentlerde devleşen öfkeler
Henüz elveda demediler.”
1970’lerde yükselen devrimci hareketlilik karşısında bir dalgakıran işlevi gören ve zulmün bu topraklarda doruk noktasına ulaştığı 1980 darbesinin ardından dahi şiirleriyle umut oldu bizlere. Yılgınlığın, ihanetin, karamsarlığın kol gezdiği her şeye saldırırken, direnişin ve kavganın şiirlerini yazmaya devam etti. Şiirlerinde kavga oldu sevgili, sevda oldu davaya ve devrime bağlılık. Kürt halkının kimliksizleştirilmeye, dilinin ve kültürünün yok edilmeye çalışıldığı bir dönemde bedenini Kürt halkının özgürlük mücadelesine adayan ve ölümsüzleşen Dörtler’in, Kemal’lerin destanını yazdı. Yukarıdaki dizeleriyle işkencenin, zulmün, acının insanlığın gelecek güzel günlere olan inancını ve mücadelesini engelleyemeyeceğini, er ya da geç direnenlerin kazanacağını yazdı.
Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek sürecek kavganın şairi Adnan Yücel’in anısı önünde bir kez daha saygıyla eğiliyor, son sözü de ona bırakıyoruz:
“Aşksız ve paramparçaydı yaşam
bir inancın yüceliğinde buldum seni
bir kavganın güzelliğinde sevdim.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!”
D. Yalım