Erdoğan ve AKP’sinin kadın düşmanlığını yeni bir boyuta taşıma hamlesi olarak hedef aldığı İstanbul Sözleşmesi ile ilgili sermaye cephesinden yeni açıklamalar yapıldı.
TÜSİAD’dan yapılan açıklamaları takiben aynı cepheden Koç Holding, Sabancı Vakfı ve Borusan da “İstanbul Sözleşmesi’ne bağlı kalma” çağrısı yaptı.
Koç Holding’in açıklamasında, “kadına yönelik şiddet insan hakları ihlalidir” denilerek “tüm yetkili kurumlar” İstanbul Sözleşmesi’ni korumaya ve ona bağlı kalmaya davet edildi.
Sabancı Vakfı’nın açıklamasında ise “Kadın cinayetlerine son vermek için İstanbul Sözleşmesi etkin bir biçimde uygulanmalıdır” vurgusu yapıldı. İstanbul Sözleşmesi’nin “Kadınların yaşam güvenliğinin sağlanması için şart olduğu” ifade edildi.
Borusan’ın açıklamasında da “Tüm yetkili kurumların İstanbul Sözleşmesi’ni koruması ve kararlıkla uygulamaya geçirmesinin gerekliliğine inanıyoruz” ifadeleri kullanıldı.
***
Fabrikalarında kadın işçilere çifte sömürü reva görüp ayrımcı uygulamalardan geri durmayan Türk büyük burjuvazisi, on yıllardır dinsel gericiliğin ve kadın düşmanlığının topluma nüfuz ettirilmesine göz yumuyor. 12 Eylül askeri-faşist darbesinin ardından burjuvazinin desteğiyle önü açılan dinsel gericilik, işçi sınıfı ve emekçileri ağır baskı ve sömürü politikalarına boyun eğdirmek için en etkili araçlardan biri olarak kullanılageldi. Dinsel gericilikle sersemletilmiş işçi-emekçiler kölelik koşullarında daha rahat sömürülebilecek, böylece sermaye sınıfının kârları katlanacak, sömürü düzeni tamtakır işletilecekti.
Kendi sömürü düzenlerini korumak adına bu Ortaçağ zihniyetinin önünü açıp ondan yararlanan sermayedarlar, bugün de dinsel gericilikten her türlü şekilde nemalanmaya bakıyor. Erdoğan ve AKP’sinin çeşitli hesaplarla hedef haline getirdiği İstanbul Sözleşmesi’ne TÜSİAD kodamanlarının bu sözde sahip çıkışları ikiyüzlülükten öte bir anlam taşımıyor.