Yedikule Hastanesi Çalışanları, işyerinde tacize karşı eylem gerçekleştirdi. Çok sayıda kadın ve erkek sağlık emekçisinin katıldığı eylemde “Evde, işte, sokakta taciz ve tecavüz her yerde. Susmayacağız, sessiz kalmayacağız” pankartı taşındı.
Yedikule Hastanesi Çalışanları adına basın açıklamasını Yasemin Bakır okudu. İşyerinde uzun süredir yaşanan tacizin mağdurlarının beyanına itibar edilemediği belirtilen açıklamada, şunlar ifade edildi:
“Bizler, kadını yönelik türlü saldırıya karşı etkili cezalandırmalar ve hukuksal düzenlemeler diye bağırdıkça, etkin ve köklü çözümler üretebilecek mekanizmalar devre dışı bırakıldığı gibi, göstermelik uygulamalarla sorunlar daha da derinleştirilmekte, cezasızlık politikaları ile kadına yönelik her türlü saldırı zihniyetin cüreti ve cesareti daha da büyütülmektedir.”
“Kurum yöneticileri sessiz kalmayı tercih etti”
Kadına yönelik her türlü istismar ve sömürünün en az tolere edilmesi gereken kamu kurumları olduğu vurgulanan açıklamada Yedikule Hastanesi’nde son iki yıldır yaşananlar şöyle aktarıldı:
“Bu kamu kurumunda, bahsettiğimiz 2 yıllık zaman dilimi içerisinde yoğun bakım servisinde yatan bir hasta, hasta bakıcı tarafından cinsel saldırıya maruz kaldı, olaya tanık olan çalışanlar bu kişiyi o gece alandan uzaklaştırdı ve hakkında tutanak tuttular. Fakat kurum idarecileri olayı duydukları anda bu kişiyi iş yerinden uzaklaştırmadıkları gibi, ilgili tutanağı kendilerine referans alarak, varsa herhangi bir ihmal ve eksiklik bunun sorumlularının tüm boyutları ile gün yüzüne çıkarmasını sağlamadılar. Ya da adli bir suç olan bu durumu ilgili mecralara taşımadılar. Çünkü biliyorlardı; kurumun yöneticileri olarak böyle bir soruşturmanın ucu kendilerine de dokunacaktı. Sessiz kalmayı, üstünü örtmeyi, suç ortağı olmayı tercih ettiler. Bu saldırıyı kendileri de ifşa etmediler. Saldırıya uğrayan kadın hastamız 3 gün sonra, evet yanlış duymadınız tam 3 gün sonra yoğun bakım servisinden bir klinik servisine transfer edildikten sonra ancak şikâyetçi olarak ifşa etti. Çünkü ilgili saldırgan kendisini yoğun bakım servisinden sağ çıkamamakla tehdit etmişti.
Bu kamu kurumunda güvenlik önlemleri alınmadığı için, daha 2 aylık hemşire olan arkadaşımız, pandemide ilgili ve yeterli önlemler alındı imajı yaratılmak için açılan ve merkez binamıza 2 saat uzaklıkta olan, çoğu çalışanın nerde olduğunu dahi bilmediği Arnavutköy Niyazi Kurtulmuş ek binasında bıçaklı saldırıya uğradı ve 6 ay raporla evine gönderilerek üstü örtüldü. Arkadaşımızın bu saldırıdan tesadüfen kurtulduğunu aylar sonra öğrendik, yine hiç kimse hakkında soruşturma ve ihmal tartışması yürütülmedi. Güvenlik zafiyeti var dememize rağmen Hadımköy ek binasında herhangi değişikliğe gidilmedi.
Bu kurumda, ismin ve etiketin her şeyin üzerinde olduğunu yaşayarak öğrendiğimiz işyerimizde, güvenlik personeli, yani hepimizin güvenliğinden sorumlu olan kişi, birden fazla kadını taciz etti, kurum amirlerine tacize uğrayan kadınlar yaşadıkları ile ilgili bilgilendirme yaptılar, fakat yine üstü örtüldü. Gözden uzak olan sözden de uzak olur denilerek, biraz önce bahsettiğimiz şehrin neresinde olduğunu çoğu çalışanın bilmediği o ek binaya gönderilerek, suların durulması, olanların unutulmasına terk edildi. Aylar sonrasında terfi alan bu şahıs güvenlik amiri olarak Yedikule'de mesaisini doldurmaya devam etti.”
Son olarak, üç gün önce bir kadın çalışanın bir yıldır uğradığı sistematik tacizi arkadaşlarıyla paylaştığı aktarıldı ve şunlar ifade edildi:
“Kadınlara meydanları, sokakları yasaklamak! Kadınların haklı mücadelesini toplumun nezdinde itibarsızlaştırarak, kadınların eşitlik ve özgürlük arayışını hiçleştirmek değil de nedir?”
Tacize uğrayan kadınların hukuki süreçlerinin de yakından takip edileceği belirtilen açıklama sonrası eylem sonlandırıldı.
Kızıl Bayrak / İstanbul