8 Mart’ı tarihsel anlamından ve bağlamından kopartarak “kadın gününe” indirgeme tutumu kapitalistlerin yaygın bir eğilimidir. 8 Mart öncesinde tüm sermaye grupları, kurumlar, “kadın duyarlılığı” üzerinden prim yapmaya çalışmaktadır. Yılın 365 günü ezilen, sömürülen, şiddete maruz bırakılan, aşağılanan emekçi kadınlar kendilerine atfedilen bugünde de “duyarlılık” adı altında iki yüzlü politikalara alet edilmektedirler.
Bu ikiyüzlü politikaların en güncel örneği Dardanel’de yaşanmaktadır. Dardanel 8 Mart’ın ön günlerinde bir reklam yayınladı. Reklamda kadın işçiler vurgulanarak şunlar söyleniyor:
“Dardanel’in 2217 çalışanından 1485’i kadın. Dardanel’i 35 farklı ülkeye ihraç edenler kadın. Dardanel’i Türkiye’nin en güvenilir markalarından biri yapanlar kadın. Yani ‘adamlar yapmış’ değil. Kadınlar yapmış!”
Kapalı devre çalışma sistemi ile ölüm kamplarının provasının yapıldığı Dardanel fabrikasında kadın emeğinin sömürüsü çok yaygın. Reklam bir yanıyla “doğru bir bilgiyi” veriyor. Dardanel’i kadın işçiler ayakta tutuyor, ama koskocaman sömürü cehenneminin üstünü örtmek için kullanılan bu doğru, işçi ve emekçilerin yaşamında hiçbir şey ifade etmiyor. Zira Dardanel’i ayakta tutan kadın işçiler, kendileri üzerinden bir de reklamla prim yapmaya çalışan kapitalistler tarafından azgınca sömürülüyor.
Hatırlanacağı üzere Dardanel kapitalistleri, koronavirüs olan işçileri evlerine göndermek yerine, üretimi durdurmamak için işçileri gece gündüz çalıştırıp, yurtlarda zorla alıkoymuştu. Dolayısıyla reklamlarda gösterilen “kadın emeği”nin yüceliği bir yana, orta yerde duran “Dardanel gerçeği”, kapitalistlerin kadın işçilere reva gördüğü köleliktir.
Dardanel’de kadınlar sömürü cehenneminin azgın koşulları altında insanca çalışmak ve yaşamaktan mahrum bırakılmaktadır. İşçilerin yaşam koşulları gitgide kötüleşirken Dardanel sermayesinin 2020 yılının ilk yarısında cirosunu %96 arttırdığı belirtiliyor. Yani Dardanel kapitalistleri, ikiyüzlüce övdükleri kadın işçilerin emeğinin sömürüsü üzerine saltanatlarını kurmuşlardır. 2217 çalışandan 1485’inin kadın olması; “kölelik kampı”nın, azgın sömürünün, çalınan geleceklerin, işçilere reva görülen kölece çalışma koşullarının üstünü örtememektedir.