Dardanel işçisi kardeşler,
Ağır çalışma ve sömürü koşullarına karşı sesinizi milyonlar duyuyor. Pandemiyi fırsat bilen patronlar iktidarın desteğiyle işçilerin haklarını bir bir gasp ettiler. Dardanel’le gündeme gelen kapalı devre çalışma, “14 günlük kapanma” geçmişin kölelik koşullarının modern yansıması olarak bizlere sunuldu.
Güvencesiz çalışma, her fırsatta kesilen ücretler, göçmen işçilere yapılan zulüm, kameralarla her anımızın gözetlenmesi, iş güvenliğinin hiçe sayılması, özelde kadın işçilerin yaşadığı mobbing, ucuz işgücü olma gibi uygulamalar üretim sürecinin olağan parçası haline getirildi. Nefes almak, dinlenmek, en insani ihtiyaçlarımızı karşılamak lüks oldu.
Sermaye düzeninin kadınlara yıllardır biçtikleri misyon hep aynı olmuş. Üretimin kesintisiz sürmesi, işçi sınıfına yeni hizmetkarlar üretmek, sınıfın devamlılığı söz konusu olduğunda hep kadınlar akla gelmiş. Kutsal analık söylemi her dilde, her ülkede yaygınlaşmış. Savaşlar, kitlesel katliam ve ölümler meydana geldiğinde ise kadınlar isteyerek ya da zorunlu olarak fabrikalara, madenlere gönderilmiş. Çalışma saatleri uzatılarak ücretler düşürülmüş. İşçiler arasındaki ırkçılık körüklenmiş. Şiddet, taciz, hakaret övgüye dönüşmüş adeta. Nazi Almanya’sı 2. Dünya (Emperyalist Paylaşım) Savaşı döneminde benzer çalışma ve yaşam koşullarını dayatmış. Savaşa gidenlerin yerini fabrikalarda kadınlar doldurmuş. Ağırlığını kadın işçilerin oluşturduğu kamplarda işçiler her hak gaspına karşı bir adım öne çıkarak birlikteliklerini, mücadelelerini büyütmüşler. Nazi Almanya’sının saf-arı ırk söylemi ile körüklediği ırkçılığa karşı kadınlar göçmen ve Yahudi kadınların ellerini tutarak kenetlenmişler. Bu kenetlenme Nazi Almanya’sının savaş yenilgisine bir yenisini eklemiş.
Dardanel işçisi kardeşler!
“Üç çocuk yapın!”, “Analık en güzel kariyerdir!” gibi güzellemelerde bulunan sermaye iktidarı ucuz işgücüne ihtiyaç duyduğunda kadınların çalışması için teşvikler dağıtıyor. Söz konusu işçi kadınların hakları, talepleri olduğunda ise “ekonomiyi birlikte kalkındırma” yalanına başvuruyor. Yaşanan siyasal-ekonomik krizin üstüne pandemi eklenince bizlerin açlığı, yoksulluğu büyüdü. Dardanel’de olduğu gibi pek çok sermayedar ise zenginliğine zenginlik kattı. AKP iktidarının, işçiler açlık-ölüm arasında yaşarken patronlara verdiği teşvikler, yaptığı vergi afları ile kimin yanında olduğunu bir kez daha gördük. Üretimin pek çok alanda hızlanması ile işyerlerinde baskı ve mobbing arttı. Kadınların ev ve iş yaşamı kötüleşti, şiddet her geçen gün tırmandı.
Sorunlar fazlasıyla açık ve çok. İşçi ve emekçilerin, özellikle kadınların maruz kaldıkları bu insanlık dışı uygulamalara karşı kenetlenmeliyiz. İşçi kadınları hor gören, aşağılayan, sağlıksız koşullarda çalışma ve yaşamaya mahkum eden düzene karşı birleşmeli, örgütlenmeliyiz.
Tarih bizlere kadınların neleri başarabildiğini sayısız kez gösterdi. Rusya’daki Ekim Devrimi’nde, İngiltere’de oy hakkı mücadelesinde, Nazi kamplarında işçi kadınlar tarihin öznesi, tarihin değiştirici gücü oldular.
Ekonomik, siyasal bu bataklıktan, çürümüş yoz düzenden kurtulmak için başta Dardanel işçileri olmak üzere tüm işçi-emekçilere ve kadınlara yılmadan, yorulmadan tarihin öznesi olmak düşüyor. Çünkü yaparsa bunu işçiler yapar!
Ümraniye İşçi-Emekçi Kadın Komisyonları