Seyahat şirketi Ulusoy Holding çalışanları, mahkeme kararına rağmen haklarını alamıyor. 2017 yılında iflas eden holdinge bağlı çalışan 250 işçi çeşitli yerel mahkemelerde tazminat, kıdem gibi haklarını almak için dava açtı. Açılan davalar çalışanların lehine sonuçlandı ancak aradan 3 yıl geçmesine rağmen işçiler alacaklarını tahsil edemedi. İşçiler patronlara, “Bize, 'İflas ettik' diyenler çocuklarına milyonluk doğum günü hediyesi alıyorlar” sözleriyle seslenirken, bir kısım çalışanın avukatlığını yapan Veysi Yeğen yaşanan süreci anlattı.
“Hükümet onlara güvence vermezse...”
Hacı Bişkin'in Gazete Duvar'da yer alan haberine göre Ulusoy Holding’de elektronik grup amiri olarak görev yapan Murat Canpek 20 yıl boyunca burada çalıştı. Haklarını alamayan 250 işçiden biri olan Canpek, içerdeki 5 maaşını ve 20 yıllık tazminatını alamadı. Mahkemeye başvuran Canpek, davayı kazandı ancak yargı kararına rağmen hiçbir hakkını alamadı:
“Düşünün bir insan 20 yıl boyunca kesintisiz çalışıyor ve bir yere emek veriyor. Ben bu emeğimin karşılığını alamadım. Sonuna kadar mücadele ettim. Bir gün muhakkak hakkımı alırım diye düşündüm. Gittiğim kapılar yüzüme kapandı, oralı bile olmadılar. İşveren 2015 yılında, 'Ekonomik sıkıntı var' dedi ve işin içinden sıyrılmaya çalıştı. O dönem pandemi yoktu, ekonomik göstergeler bu kadar kötü değildi. Burada tamamen hakkımızı yemek için böyle bir yola başvurdular.”
“İnsanlar niçin çalışır” sorusunu soran Canpek şöyle devam etti:
“Bizim annelerimiz, babalarımız hep eskiyi örnek verirler. 'Ev aldık, araba aldık, emekli olduk...' diyorlar. Eskiden böyle şeyler yaşanmıyordu. Anne babalarımız emekli olduktan sonra haklarını alıp hayal kurdukları hayatı yaşıyorlardı. Düşünün ben 20 sene çalıştım... Genç yaşlarımı buraya verdim. Artık 20 senemi daha hiçbir yere veremem. Ömrüm yetmez. Patronların empati kurması lazım ama onlar çıkan yasalardan, aldıkları güçten yararlanıyorlar. Hükümet onlara güvence vermezse bizi böyle kolay harcayamazlar. Mahkemeye gidiyoruz, mahkeme bizi haklı buluyor, mahkeme 'millet adına' karar veriyor ama işveren bunları tanımıyor. Yani işveren milleti tanımıyor. Böyle bir haksızlık olamaz.”
“İflas ettik diyenler çocuklarına trilyonluk hediye alıyor”
Servis şoförlüğü yapan Tahir Ertekin ise Ulusoy'da 10 yıl çalıştı. O da mahkemeye başvurup tazminat hakkını kazanan işçilerden biri. Ertekin yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
“Bu süreçte stresten kaynaklı hastalandım. Beynime pıhtı attı ve şu an engelli durumdayım. Birçok çalışma arkadaşım da hakkını alamadan hayatını kaybetti. 10 yılımı bu kuruma verdim, gece gündüz çalıştım. Gurbet hayatı yaşadım. Otobüs şoförlüğü yaptım. Hiçbir zaman düzenim olmadı. Bir annenin ve babanın evladı insanları böyle mağdur eder mi? Bize kulaklarını tıkamasınlar. Biz hakkımızı istiyoruz. Bize, 'İflas ettik' diyenler çocuklarına trilyonluk doğum günü hediyesi alıyorlar. Onların avukat ordusu var bizim de vicdanımız var. Sadece mahkeme kararının uygulanmasını istiyoruz.”
“İflas sürecinde malları sattılar”
Çalışanların davasına bakan avukat Veysi Yeğen ise şirketin iflas sürecini anlatırken çalışanların büyük mağduriyet yaşadığını söyledi. Yeğen, “Bu şirket iflas etti ancak İstinaf Mahkemesi iflas tebliğinin usulsüz yapıldığını söyleyerek yerel mahkemenin iflas kararını bozdu. Karar bozulduktan sonra iflas davası yeniden görülmeye başlandı ve dava düştü. Böylece İflas Dairesi tarafından el konulan malları Ulusoy Holding geri aldı" dedi.
Peki geri alınan mallar nerede? Yeğen bu soruya da şu yanıtı veriyor:
“Asıl sorun bu. Bu süreçte şirket, malları alıp muhtemelen sattı ve değişik isimler adı altında yeni şirketler açtılar. Yani iflas kararı ortadan kalkınca henüz karar kesinleşmeden bütün malları alıp götürdüler. Bu tarz davalarda eğer borçlu şirket iflas ederse artık o şirketin mallarına İflas Dairesi el koyar ve malları satıp alacaklara pay eder. İcra takiplerimiz devam ediyor ama malları bulamıyoruz. Çok fazla alacaklı var. Bizler de işçilerin alacaklarını alması için davalar açtık. Bu davalar 2 yıl sürdü. Bu süreç içerisinde gecikmiş adaletten dolayı çalışanlar da mağdur oldu.”