Ulucanlar Katliamı’nın 19. yıldönümünde, katliamda şehit düşen devrimciler, TKİP Merkez Komite üyesi Habip Gül’ün Helvacı köyündeki mezarı başında anıldı.
“Onların bıraktığı bayrak kirlenmeden taşınacaktır”
Saat 11.30’da mezar başında Habib Gül şahsında Ulucanlar’da katledilenler, devrim ve sosyalizm mücadelesinde şehit düşen devrimciler için saygı duruşunda bulunuldu. Saygı duruşundan sonra bir sınıf devrimcisi kısa bir konuşma yaptı. Konuşmada Ulucanlar Katliamı’nın üzerinden 19 yıl geçmesine rağmen baskıların, emperyalist savaşların halen sürdüğü devletin cezaevleri üzerindeki politikalarının hiçbir zaman değişmediği söylendi. “Buca, Bayrampaşa, Diyarbakır, Ulucanlar ve 19 Aralık katliamları sermaye devleti işçileri, emekçileri ve ezilenleri teslim almak için önce cezaevlerini teslim almak istemiş, teslim alamayacağı için de katliamlarla dışarıya gözdağı vermek istemiştir” denerek devletin cezaevi politikalarına değinildi. “Bugün de kapitalist emperyalist sistem sıkıştıkça, sonu yaylaştıkça işçi ve emekçilere ezilen halklara azgınca saldırmaktadır. Bugün de cezaevleri politikaları teslim alma ve yok etme politikasıyla devam ediyor” denen konuşmada, Ulucanlar Katliamı’nın F tiplerine geçmenin bir ön hazırlığı olduğu söylendi. Ulucanlar’ın devlet açısından önemli bir yerde durduğu, devrimci kadroların Ulucanlar’da olduğu ve bu kadroları katletmeyi hedeflediği belirtilen konuşmada, “Devletin ilk hedefinde olan Habib Gül, siper yoldaşları İsmet Kavaklıoğlu ve Cemal Çakmak hedef gözetilerek katledilmiştir” dendi.
Konuşmanın devamında, sermaye devletinin cezaevlerini ne amaçla kurduğu ve kullandığı anlatılarak, iki sınıfın her alanda bir kavga halinde olduğu ifade edildi ve hapishanelerde bu çatışmanın daha sıcak geçtiğine vurgu yaptı. Ulucanlardaki saldırının, aynı zamanda işçi sınıfı ve öncülerini birbirinden ayırma çabası olduğu belirtildi. Sermaye devletinin katliamcı geleneğine değinilerek, katliamlarla anılan bu toprakların tarihine ‘devrimci iradenin teslim alınamayacağının’ da kazındığı vurgulandı. Habip Gül ve Ümit Altıntaş’ın hayatlarına değinilerek “Onların hayatı bir komünist için ödev niteliği taşımaktadır” denildi.
Habib Gül ve Ümit Altıntaş’ı anmanın ve yaşatmanın, onların bıraktığı bayrağı daha yukarıya taşımaktan geçtiği söylenerek, demir çelik fabrikaları ve bütün havzaların Habipleri beklediği söylendi. “Mücadeleyi en önden sahiplenmek onları yaşatmak anlamına gelir” dendi.
Anma programı mezara çiçeklerin bırakılmasından sonra sona erdi.
Kızıl Bayrak / İzmir