Türkiye devrimci hareketinin yarım asırlık çınarı Teslim Demir (Sinan) yoldaş, aramızdan ayrılışının birinci yılında sınıf devrimcileri tarafından mezarı başında anıldı. Sınıf devrimcileri, Ulucanlar şehitlerini, Habip Gül’ün Helvacı köyündeki mezarı başında andı.
“Türkiye devrimci hareketi içinde sıra neferiydi”
Mezarına karanfiller bırakıldıktan sonra Sinan yoldaş şahsında tüm devrim şehitleri anısına saygı duruşuna geçildi. Saygı duruşunun ardından yapılan konuşmada, Sinan yoldaşın yaşamı boyunca, devrimci mücadeleden vazgeçmeyen, bu uzun koşuda karşılaştığı tüm zorluklara rağmen dava insanı olmanın onurunu taşıyan, tasfiyeci-reformist cereyana karşı devrim ve sosyalizm davasını Ekim ve partide bütünleştiren bir komünist olduğu söylendi. Sinan yoldaşın Türkiye devrimci hareketinde tuttuğu yer ise şu ifadelerle ortaya koyuldu:
“Sinan yoldaşın ölüm haberi duyulduğunda devrimci hareketlerin büyük çoğunluğunun yayınladığı mesajlardan da anlaşıldığı gibi, Türkiye devrimci hareketi içerisindeki saygınlığı ve mütevaziliği ile tuttuğu yer bir kez daha görülmüştür. Sinan yoldaş ortaya koyduğu yarım asırlık mücadeleci yaşamıyla sadece biz yoldaşlarının değil Türkiye devrimci hareketi içinde hem bir dava önderi hem de bir sıra neferiydi. Bize düşen ise onun yarım asır boyunca sarsılmaz bir inançla taşıdığı kızıl bayrağı yükseltmek ve daha da ileriye taşımaktır.” Konuşmanın ardından anma sonlandırıldı.
Habip Gül’ün mezarı başında anma
Sınıf devrimcileri Ulucanlar şehitlerini anmak için Helvacı Köyü mezarlığında bir araya geldi. Polisin geçen seneye oranla daha yoğun yığınak yaptığı anmaya Habip yoldaşın ailesi de katıldı. Yoldaşın mezarına karanfiller bırakıldıktan sonra mezara Habip yoldaşın, Ümit yoldaşın ve Teslim Demir’in resimleri konuldu. Kızıl bayraklar ile mezarın etrafında toplanıldı.
Ulucanlar Katliamı’nda şehit düşenler ve bir yıl önce yakalandığı hastalık nedeni ile yaşamını yitiren Sinan yoldaş şahsında devrim ve sosyalizm mücadelesinde şehit düşenler adına bir dakikalık saygı duruşuyla anma başladı.
Saygı duruşunun ardından BDSP adına kısa bir konuşma yapıldı. Konuşmada Ulucanlar Katliamı’nın yaşandığı döneme dikkat çekilerek, bu dönemde, krizin faturasının IMF politikalarıyla işçi ve emekçilere kesilmek istendiği belirtildi. Sermaye devletinin cezaevlerine dönük politikaları anlatılarak, devletin cezaevlerine saldırısının gerçek nedeninin işçilerin, emekçilerin, ezilenlerin öncüleri olan devrimcileri teslim almak olduğu, devrimcileri teslim alarak dışarıyı teslim almanın kolay olacağı düşüncesiyle sürekli cezaevlerine operasyonlar yapıldığı söylendi. “F tipi hücrelere geçmenin ilk provası ‘99 Ulucanlar katliamında yapılmıştır” denilen konuşmada, dönemin başbakanı Bülent Ecevit’in “Biz içerisini teslim almadan dışarıyı teslim alamayız” sözünün, devletin devrimcilere, cezaevlerine dönük politikasını çok net ortaya koyduğu ifade edildi.
Habip yoldaş şahsında devrimcilerin cezaevlerindeki direnişine değinildi. Devletin katliamcı yüzü kadar devrimcilerin de direniş geleneğinin olduğu vurgulandı. Denizlerden, Mahirlerden, İbolardan devralınan direniş geleneği olduğu söylenerek Habip yoldaşın yaşamı ve devrimci kimliği hatırlatıldı. Genç yaşlarda devrimcilerle tanıştığı belirtilen konuşmada, “Sonrasında bir demir çelik işçisi olduğu dönemde Ekim ile tanışmış, yaşamı boyunca birçok gözaltı işkence ve tutuklamalara rağmen direnmiş, yoldaşlarına, davasına bağlılığını her seferinde gözaltında ve zindanlarda göstermiştir” ifadeleri kullanıldı. Konuşmanın devamında “Onca işkencelere rağmen gerçek ismi ‘Nevzat Çifçi’ye ulaşamamışlardır. Habip Gül direniş geleneğini partisinden almıştır” diye eklendi.
Sinan yoldaşın devrim ve sosyalizm yolunda nefesinin sonuna kadar mücadele ettiği vurgusuyla devam eden konuşmada, Teslim Demir’in 1980 dönemindeki askeri faşist darbe ve sonraki süreçte devrimden kaçanlara, devrim ve sosyalizm umudunu yitirmiş olanlara inat, tasfiyecilere inat sosyalizm davasından geri adım atmadığı aktarıldı ve partiye bağlılığından bahsedildi. Sinan yoldaşın Türkiye devrimci hareketinin yarım asırlık çınarı olduğu ifade edilerek Habip yoldaşın mayasının sağlam olduğu ve “çeliğin aldığı suyu” unutmadığı vurgulandı.
İçinden geçtiğimiz süreç özetlenerek “İşçilere, emekçilere saldırıların ve baskının arttığı bu dönemin karanlığından ancak Habip, Ümit, Hatice, Alaattin ve Sinan’ın bizlere bıraktığı bayrağı daha yukarı taşıyarak çıkılabiliriz” denildi.
Anma Habip yoldaşın sevdiği türkü olan “Drama Köprüsü”nün hep birlikte söylenmesinin ardından sonlandırıldı.
Kızıl Bayrak / İzmir