TTB’den “aç-kapa” salgın politikalarına eleştiri:

“Çarklar dönerken bulaş zinciri kırılamaz!”

TTB Pandemi Çalışma Grubu çevrimiçi basın toplantısı düzenleyerek “Aç-kapa politikaları ile salgınla mücadele olmaz; çarklar dönerken bulaş zinciri kırılamaz!” vurgusu yaptı.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 10 Mayıs 2021
  • 23:25

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Pandemi Çalışma Grubu, 17 Mayıs’tan itibaren hayata geçirilmesi planlanan “açılma” politikaları ve “tam kapanma” adı verilen fakat çarkları döndürmeyi sürdüren politikaları değerlendirmek için bugün çevrimiçi basın toplantısı düzenledi.

Toplantıya TTB Merkez Konseyi ve Pandemi Çalışma Grubu üyelerinin katıldığı toplantıda, Pandemi Çalışma Grubu üyeleri söz alarak çeşitli başlıklara dikkat çekti.

Dr. Aslı Davas filyasyon uygulamalarının yetersizlikleri üzerinde dururken, Dr. Melek Demir aşılara güven konusunda şeffaflık-izlenebilirlik ve değerlendirme kriterlerinin raporlaştırılmasının önemine dikkat çekti. 

Dr. Esin Davutoğlu Şenol ve Dr. Oğuz Kılınç, korona tedavisinde kullanılan Hidroksiklorokin ve Favipiravir gibi yanlış ilaçlarla ilgili eleştiriler sunarken, Dr. Mehmet Zencir toplumun salgın yönetimine katılmasının önemini vurguladı. 

Dr. Tomris Cesuroğlu ise okulların açılmasıyla ilgili tartışmalar üzerinde durarak hızla aşılama ve önlemlerle okulların açılması gerektiğine işaret etti.

Toplantıda açıklamayı ise TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı okudu. “Tam kapanma” adı altında çarkların durmadığına dikkat çeken Korur Fincancı, fabrikaların bulaş riski yüksek toplu alanlar arasında yer aldığına değindi. Bu alanlar kapatılmadığı ölçüde salgının yayılmaya devam edeceğini ifade eden Korur Fincancı, sırayla şu önlemlerin hayata geçirilmesi gerektiğini vurguladı:

  • Toplu katılım olan ve özellikle kapalı ortamlardaki etkinliklerin ve toplantıların sınırlandırılması (düğün, cenaze, açılışlar, kongreler, eğlence ortamları)
  • Toplu yaşam alanlarının kısıtlanması (yurtlar, işçi yatakhaneleri vb.)
  • Kapalı ortamların sınırlandırılması, kapalı ortamlardaki kişi sayısı ve geçirilen sürenin kısıtlanması (fabrikalar, atölyeler vb.)
  • Toplu ulaşımdaki sınırlamalar
  • Seyahat sınırlamaları (şehir içi, şehirlerarası ve uluslararası)
  • Zorunlu üretim dışında üretimin durdurulması, zorunlu üretime yönelik gereksinimlerin asgariye indirilmesi
  • Üniversitelerde yüz yüze eğitimin sınırlandırılması
  • Sokakta kalabalıklaşmanın sınırlandırılması
  • Hane içinde kalabalıklaşmanın sınırlandırılması
  • Tüm sınırlamalara rağmen vaka sayıları kontrol altına alınamazsa lise, ortaokul ve ilkokul ve okul öncesi sıralaması ile yüz yüze eğitimin sınırlandırılması.

Kapanma uygulamalarının yol açacağı zararlara değinerek çalışanların hiçbir sosyal-ekonomik kayba uğramaması gerektiğini Korur Fincancı açıklamayı şu sözlerle noktaladı:

“İnsanların çalıştığı, yani işverenlerine ait olan zamanlarında dışarıda olmasına izin verilirken kendilerine ve ailelerine ait olan hafta tatillerinde eve hapsedilmeleri ancak ekonominin öncelendiği, insanın ötelendiği bir düzenin uygulaması olabilir.”