Türk Tabipleri Birliği (TTB) Genel Merkezi'nde Dünya Tabipleri Birliği (WMA) ve Avrupa Hekimleri Daimi Komitesi (CPME) Temsilcisi Dr. Marit Halonen Christiansen ile İnsan Hakları İçin Hekimler (PHR) Tıbbi Direktörü Dr. Michele Heisler'in katılımıyla “Meslek örgütü özerkliği ve hekimlerin insan hakları savunusundaki rolü” başlıklı söyleşi düzenlendi.
Söyleşide konuşan Dr. Christiansen şunları dedi:
"TTB'nin siyasi baskılarla karşı karşıya olduğunu biliyoruz. Bu yüzden biz de yarın TTB MK görevden alma davası için mahkemede olacağız. Bizler WMA ve CPME olarak TTB'nin yanındayız"
TTB Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Bulut da bugün (10 Kasım) görülecek olan TTB MK görevden alma davası öncesinde, Dışkapı Adliyesi önünde yapacakları basın açıklamasına Ankara Valiliği’nin izin vermediklerini söyledi.
Söyleşide söz alan WMA temsilcisi Dr. Christiansen şunları dedi:
"Burada hem WMA'nın hem de CPME'nin temsilcisi olarak bulunuyorum. TTB bu her iki örgüte de üyedir. Burada konuşmaya hazırlanırken şunu hatırladım; bizim için meslek özerkliğinin ne denli önemli olduğunu. Bu hem hükümetin hem de çalıştığımız alanda idarenin bizim çalışmalarımıza karışmadığı anlamına geliyor. Bu noktada güven bizim için çok önemli. Gün hasta ve hekim ilişkisi açısından çok önemli. Bir jinekolog olarak çalışıyorum ancak aynı zamanda bir insan hakkı savunucusuyum da. Bu anlamda insan hakları savunusunda; yaşam hakkı, adil yargılanma hakkı, ifade özgürlüğü hakkı ve adil yargılanma hakkı çok önemli. Biz çalıştığımız kurumlarda bir karar alırken idare ile yahut hükümet ile zıt düşsek bile biliyoruz ki; ne olursa olsun aldığımız kararlarda arkamızdalar. Bu anlamda eğer hekimler görüşlerini adilce aktarabilir ve serbest çalışabilirlerse buradan kaygı duymayız. Ancak hekimlerin bu anlamda sorun yaşamaları noktasında bizler de kaygı duyarız. TTB'nin siyasi baskılar nedeniyle karşı karşıya olduğunu biliyoruz. Bu yüzden biz de yarın mahkemede olacağız. Bizler WMA ve CPME olarak TTB'nin yanındayız"
Dr. Christiansen'in ardından söz alan TTB MK Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı şunları vurguladı:
"Meslek örgütünün hekimlerin yanında olması çok önemli. Aslında buradan Dünya Tabipleri Birliği'nin Hamburg Bildirgesine atıfta bulunmak gerekiyor. Hamburg Bildirgesi hak ihlallerini gören ve hak ihlallerine sesini yükselten, hak ihlallerine uğrayanlara ses olan hekimi için hem ulusal tıp birliğini hem de Dünya Tabipleri Birliği ile uluslararası meslek örgütlerine görev tanımlıyor. Ben doğrusu uzun yıllardır, 40 yıldır hekimlik yaparken, hatta tıp öğrencisi iken meslek örgütüz hep yanımda hissettim. Meslek örgütünün içinde olan bir hekim olarak meslek örgütünün sarıp sarmalaması bu açıdan çok önemliydi. Şu an dünyada işgal altında olan hatta soykırım uygulanan Filistin'e dair yaşananlara yine hekimlerin ses çıkarıyor olması çok kıymetli. Ancak bu tepkiyi güçlendirememek dünya açısından üzüntü verici. Bugün ise Türkiye açısından yaşananlar bakımından artık bir anayasanın olmadığını gördük. Bir hukuk sisteminin olmadığını da. Bu anayasasızlaştırıldığımız koşullarda, aslında görünen tablo insan hakları noktasın duruşumuzu da gösteriyor."
Söyleşide İnsan Hakları İçin Hekimler Tıbbi Direktörü Dr. Michele Heister de söz alarak, hekimlik mesleğinde hükümetin ve idarecilerin sağladığı özerkliğin kıymetini anlatarak şunları dedi:
"TTB dünya için hep iyi bir örnek oldu. Bu durumda bile insan hakları için adım attılar. Bu bakımdan da TTB dünya tıp birliği için parlak bir örnektir. İnsan Haklara İçin Hekimler Birliği olarak TTB'nin yanında durduğumuzu söylemek istiyorum"