TTB: Pandemide yaşanan hızlı açılma sürecinden kaygılıyız

TTB pandeminin halen sürdüğüne dikkat çekerek, Türkiye’de henüz ilk dalga atlatılmamışken başlatılan ve adına “normalleştirme” denilen hızlı açılma sürecinden kaygı duyduklarını bir kez daha açıkladı.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 05 Haziran 2020
  • 20:13

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi, bugün bir açıklama yaparak, “normalleşmenin” bilimsel bilgiye dayalı olmadığını ve hızlı açılma sürecinden duydukları kaygıyı bir kez daha ifade etti.

Açıklamada salgın yönetiminde başarının ana kriterinin sağlıklı kişilerin hastalanmasının önlenmesi olduğu ve bunun da ancak bilimsel bilgiye dayalı ve şeffaf bir salgın yönetimiyle gerçekleştirilebileceği belirtildi.

İlk dalga bitmedi

Salgının dünyada devam ettiğine vurgu yapılan açıklamada “Salgın devam ediyor, Türkiye henüz ilk dalgayı tam olarak atlatamamışken kamuoyunda adına ‘normalleşme’ denilen hızlı bir süreci yaşıyor. Vaka sayıları dalgalı bir seyir göstererek azalsa da salgının sürdüğü bir ortamda içinde bulunduğumuz haftadan itibaren kısıtlamaların birçoğunun kaldırıldığını gördük” denildi.

“TTB Covid-19 İzleme Kurulu’nca hazırlanan COVID-19 Pandemisi İki Aylık Değerlendirme Raporu’nda belirtildiği gibi yeniden açılma süreci piyasa baskısından uzak, epidemiyolojik verilere dayanmalı, sürekliliği ve bütünlüğü olan bilimsel bir koordinasyonla uyumlu olmalıdır” denilen açıklamada, “normalleşmenin” bilimden çok piyasaya göre şekillendiği belirtildi.

“Normalleşme” için gerekli koşullar

TTB yaptığı açıklamada “normalleşme” için gerekli koşulları şöyle sıraladı:

“COVID-19’un bulaşmasının kontrol altına alınmış olduğu kanıtlanmalıdır.

Sağlık sistemi her vakayı tespit edebilmeli, izole edebilmeli, test uygulayıp, tedavi etmeli ve her temaslı kişiyi izleyebilmeli ve karantinaya alabilmelidir.

Huzurevleri, rehabilitasyon merkezleri, bazı hastaneler, cezaevleri gibi duyarlı nüfusun toplu olarak bulunduğu yerlerdeki ve mülteciler gibi dezavantajlı topluluklardaki salgın riski en düşük düzeye indirilmelidir.

Okullar, fabrikalar, iş yerleri fiziksel mesafe, el yıkama olanakları, solunum hijyeni ve beden ısısı izlemleri vb. gerekli korunma önlemlerini oluşturmalıdır.

Bulaş riski yüksek topluluklara yeni vakaların girişi ve bu topluluklardan dışarıya vaka çıkışının riski yönetilebilir olmalıdır.

Toplumların geçiş süreci konusunda bilgilendirilmiş, bu sürece katılımları sağlanmış olmalıdır.”

“Normalleşme” ile bireyin korunma refleksi zayıflatıldı

“Toplumun normalleşme adı altında korunma reflekslerinin zayıfladığı” vurgulanan açıklamada “Kişilerin pandemi tedbirlerine uymasını tekrarlamanın yetmeyeceği, yaşamın her alanının ve anının pandemi tedbirlerine göre planlanması ve topluma hem örnek hem de yol gösterici olunması gereklidir” denildi.

Bilime dayanmayan “normalleşme” sağlık çalışanını daha büyük riske sokuyor

Açıklamada “normalleşmenin” sağlık çalışanlarını daha büyük riske soktuğu şu ifadelerle anlatıldı: 

“Bu tedbirlerin yanı sıra büyük bir özveri ile gece gündüz emek vererek pandemide daha az insanımızın hastalanması ve hastalanan yurttaşlarımızın şifa bulması için tedavisini üstlenen ve pandemi dışındaki bütün hastalıklarla boğuşan hekimler ve tüm sağlık çalışanları için gerekli tedbirlerin alınması ve sağlığının korunması çok önemlidir. Bu nedenle sağlık kurumlarında;

Hastanelerden Aile Sağlığı Merkezlerine, işyeri hekimliği birimlerinden filyasyon ekiplerine kadar bütün sağlık hizmetlerinin pandemi koşullarına göre ve  hekimlerin – sağlık çalışanlarının ve halkın sağlık hakkının korunacağı bir anlayışla düzenlenmesi zorunludur.

COVID-19 hastalarının ve COVID-19 dışı hastalıklara sahip hastaların tedavisi büyük bir dikkatle planlanmalıdır.

Pandemini bitmediği gerçeğinden hareketle en büyük temas riskine sahip olan hekimlerin ve sağlık çalışanlarının korunması için “kişisel koruyucu ekipman” temininde ve ekipman kalitesinde en küçük bir aksamanın yaşanmaması sağlanmalıdır.”