Sermaye iktidarının rant ve talan politikasından kaynaklı dün İzmir’de gerçekleşen depremde 20’nin üzerinde emekçi hayatını kaybederken onlarcası yaralanmıştır.
Türkiye’nin deprem bölgesi olduğunu her defasında söyleyen bilim insanlarının sesine kulak vermeyen AKP iktidarı, gerçekleşen depremleri kendine reklam malzemesine dönüştürerek şov yapmaktadır. Gerçek şu ki depremi yaşayan emekçiler, kısa süre içinde unutularak sorunlarıyla baş başa bırakılmaktadır. Ya derme çatma evlerde hayat mücadelesi vermekte ya da çadırlarda kaderine terk edilmektedir.
AKP iktidarı ise felakete dönüşen depremlerin ardından gelen eleştirilere tahammül etmeyerek sürek avı başlatmıştır. İzmir depreminin ardından da sosyal medyada yapılan paylaşımlarda “halkı kin nefrete sürüklediği” gerekçesiyle şimdiye kadar 3 kişi gözaltına alındı. Depremi vergiler, bağışlar, yardım kampanyaları adı altında fırsata çeviren iktidar, en ufak bir muhalif sesi boğmayı kendisine görev saymaktadır.
Yaşanan her depremde olduğu gibi yine toplumun en yoksulları zarar gördü. Sağlıksız konutlarda yaşamak zorunda kalan emekçi halk, paranın saltanat sürdüğü kapitalist sistemde her türlü güvenceden yoksundur. Kâr uğruna doğayı ve canlı yaşamını ranta, paraya kurban veren kapitalist sistem emekçilere ölüm, gözyaşı dışında bir şey sunmamaktadır.
İzmir’de yaşanan deprem de bu gerçekleri bir kez daha gözler önüne sermiştir. Bir yanda rant uğruna göz göre göre ölümler, yaralanan insanlar olurken diğer yanda da yaşanan felakete rağmen fabrikalarda üretimin aksamadan devam etmesi kapitalist sistemin ne kadar insanlık dışı bir sistem olduğunu bir kez daha göstermiştir.
Deprem elbette bir doğa olayıdır ancak sonrasında yaşananlar tamamıyla önlem, tedbir ve hazırlıkla giderilebilecek, azaltılabilecek kayıplardır. Tablonun bugünkü vahametinin sorumlusu, kapitalistlerin doymak bilmeyen kâr hırsı ve sadece sermayenin çıkarları doğrultusunda politikalar yürüten AKP iktidarıdır.
Tekstil İşçileri Birliği