Tayyip Erdoğan TÜSİAD’a karşı mı?

Görünen o ki Tayyip Erdoğan, TÜSİAD’ın açıklamasını fırsat bilerek din sosuna bulandırılmış vaazlarla halkı aç bırakma suçunun üstünü örtmeye çalışıyor. Ancak bu palavranın alıcı bulması pek olası değil. Bu aşamadan sonra önemli olan emekçilerin kendilerini açlığa sürükleyen din istismarcısı sahtekarlardan nasıl hesap soracaklarıdır.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 20 Aralık 2021
  • 23:10

Mafyatik saray rejiminin bekasına odaklı politikalar izleyen AKP-MHP koalisyonu ülkeyi sadece ekonomik krize değil kaosa da sürükledi. Bu süre içinde MÜSİAD, TOBB, İSO ve kapitalistlerin diğer örgütleri saray rejimine tam destek verdiler. TÜSİAD’ın kodaman takımı ise süreci izlemekle yetindi. Yaptıkları cesur (!) çıkışlar ise kısık sesle mırın-kırın etmekten ibaretti. Ne de olsa bu rejim 20 yıldan beri onlara hizmet ediyor.

Saray rejimi ekonomiyi tam bir bataklığa sapladıktan sonra TÜSİAD başkanı utangaç bir açıklama yaptı. Açıklamada izlenen politikanın başarılı olamadığı, güvensizlik oluştuğu, TL’nin hızla değer kaybetmesi ile ülkenin yoksullaştığı ve iktisat bilimi kurallarına biran önce dönülmesi gerektiği dile getirildi. Açıklamadan yansıyan ürkeklik TÜSİAD kodamanlarının AKP şefinden korktuklarının, Erdoğan “höt” deyince kuyruklarını kıstıklarının da dışa vurumu oldu.

Talan, nas, riyakarlık

Saray rejiminin başı TÜSİAD’ın ürkek açıklamasının üzerine balıklama atladı. TÜSİAD başkanına çıkışıyor görüntüsüne uygun bilinen lümpen sokak ağzıyla hücuma geçen Tayyip Erdoğan, yine kaba bir sahtekarlıkla “elitlere karşı duruyor” pozları vermeye çalıştı.

Ürkekçe üç-beş laf eden TÜSİAD’ın hükümete saldırdığını iddia eden AKP şefi, “Sizin cinsinizi de cibilliyetinizi de gayet iyi biliyoruz” dedi. Bunu bilmesi doğal, zira kendisi de yağma ve talandan aldığı payla TÜSİAD kodamanları kadar zenginleşti. 20 yıldır emekçileri açlığa mahkum eden politikaları kapitalistler daha çok kâr elde etsin diye uygulayan AKP şefi de TÜSİAD kodamanları da, aynı kokuşmuş düzenin insanları oldukları için, birbirlerinin cinsini de cibilliyetini de iyi bilirler.

Erdoğan konuşmasında “Bir Müslüman olarak naslar neyi gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğim. Hüküm bu” sözlerini sarf ederek, riyakarlıkta hiçbir sınır veya ölçü tanımadığını bir kez daha gözler önüne serdi. Zira ne naslar ne de başka şey Erdoğan’ın umurundadır; tek derdi kokuşmuş saltanat rejimini ayakta tutmak ve aveneleriyle birlikte ülkeyi yağmalamaya devam etmektir.

Nas dediği dini hükümlere göre hareket ettiğini sayıklayan saray rejiminin başı, sadece faizden söz ediyor. Yağmadan, talandan, sahtekarlıktan, adam kayırmacılıktan, usulsüz ihalelerden, yandaşlarına üç-beş maaş dağıtmaktan, mafyalarla/çetelere işbirliği yapmaktan, komşu ülkelerin topraklarını işgal etmekten, kafa kesen canileri desteklemekten, kendisi saraylarda sefahat sürerken halkı aç bırakan hükümdardan ve daha pek çok şeyden söz etmiyor. “Halkı açlığa mahkum ediyorum ama ben ve adamlarım saraylarda sefahat sürüyoruz, bu bir nastır” diyemiyor. Beşli çete ve yandaş kapitalistler dolar milyarderi olduğu için Türk Lirası değer kaybedince servetlerinin katlanması da “bir nas hükmüdür” diye vaaz vermiyor.

Görünen o ki Tayyip Erdoğan, TÜSİAD’ın açıklamasını fırsat bilerek din sosuna bulandırılmış vaazlarla halkı aç bırakma suçunun üstünü örtmeye çalışıyor. Ancak bu palavranın alıcı bulması pek olası değil. Bu aşamadan sonra önemli olan emekçilerin kendilerini açlığa sürükleyen din istismarcısı sahtekarlardan nasıl hesap soracaklarıdır.