“Bütün çocuklar tarlada, okul olmaması bahane oldu” tarım işçisi çocukların gerçekliğini özetliyor. Çünkü bunu söyleyende Adana Yüreğir’de bir tarım aracısı. Umay Aktaş Salman’ın Gazete Duvar’da yer alan haberine göre 5. sınıf öğrencisi F.K her yıl eğitim yılı bitmeden Şanlıurfa’daki okulundan ayrılıp ailesiyle Adana’ya göç ediyor. Eğitim yılı başladıktan yaklaşık iki ay sonra okuluna geri dönüyor. Devamsızlıklarla dolu eğitim hayatı nedeniyle hala okuma yazmayı sökemedi. Annesi, çadırda televizyondan 5. sınıf derslerini de 1. sınıf derslerini de dinlese anlamayacağını söylüyor. Zaten tüm aile tarlaya çalışmaya giderken o da çadırda ev işlerini yapıyor.
Birkaç gün sonra Şanlıurfa’dan Konya’ya gidecek M.K’nın 3, 5 ve 6. sınıfa giden çocukları babalarının cep telefonuna gelen mesajlardan ödevlerini yaparak uzaktan eğitimi takip ediyor. Konya’ya gidip çadırlarını kurduklarında, “Çadır şartlarında yaşam bir yana beni nerede bulacak da telefonumdan ödevlerine bakacak” diyor… Onlar eğitime hep uzak olanlar.
Yüz binlerce mevsimlik gezici tarım işçisinin Doğu ve Güneydoğu’daki illerden çalışmak için farklı illere göçü devam ediyor. Yarım milyon mevsimlik tarım işçisi her sene olduğu gibi günde ortalama 11 saat çalışarak,s sürekli göç ederek ve genellikle yol, su kanallarının kenarlarına kurulmuş naylon, bez çadırlardan oluşan yerlerde hayatlarını sürdürecekler. Mevsimlik gezici tarım işçilerinin bu koşulları koronavirüs nedeniyle şimdi daha da tehlikeli.
Kornavirüs önlemleri sahada uygulanabiliyor mu?
İçişleri Bakanlığı, gıda krizi yaşanmaması ve korona virüsünün yayılım hızını azaltmak için mevsimlik gezici tarım işçileriyle ilgili tedbirler alındığını açıklamıştı. İşçilerin hareket etmeden sağlık kontrollerinden geçirilmesi, seyrekleştirme kuralına uygun olarak toplu ulaşım araçlarıyla taşınmaları, çadır içinde ve tarla içinde sosyal mesafe korunması, çadırların çevresinin sık sık ilaçlanması, çöplerin toplanması, tuvalet ihtiyacı için hijyenik çözümlerin getirilmesi kararlaştırılmıştı. Bu tedbirlerin sahada ne kadar hayata geçebildiğine, işçilere nasıl yansıdığına dair ise Kalkınma Atölyesi izleme yapıyor. İller bazında gelişmeleri anlatan haritalar yayımlıyor. Dördüncü haritada, kentler arası ulaşım, çadır yerleşkesinin altyapısı ve tarlaya ulaşım, temiz su temini gibi kalemlerin finansmanının belirsizliğini koruduğu belirtiliyor. Tarlada maske ve eldiven kullanımı gibi tedbirlerle sınırlı görünen pandemi önlemlerinin gerekli altyapı ihtiyaçları karşılanmadığı takdirde yeterli olmayacağı vurgulanıyor. Öte yandan hazırlanan ‘Virüs mü, Yoksulluk mu?’ isimli araştırmada ise bu sürecin etkileri, sahaya yansıması ve öneriler ayrıntılı ele alınıyor.
Uzaktan eğitimin, yaşadıkları şartlarda hayata geçme ihtimali zor
Derin yoksulluk içinde olan mevsimlik gezici tarım işçilerinin yaşam koşulları çocuklarının okula erişimini ve devamı zorlaştırırken, barınma, beslenme, sağlık konusundaki yetersizlikler içinde ailenin gündemi eğitimden önce hayatta kalmak oluyor. Kimi çocuklar ailelerinin çalışmak için göç ettiği illerde eğitimden kopuyor, kimi bulunduğu yerdeki eğitim kurumuna nakil olup taşımalı eğitimle okula devam ediyor. Mevsimlik gezici tarım işçiliği nesilden nesile geçen bir yoksulluk, yoksunluk. TÜİK 2019 Çocuk İşgücü Anketi’ne göre tarımda çalışan 220 bin çocuk işçinin yüzde 64’ü 15 yaş altı. Mevsimlik gezici tarım işçilerinin çocuklarının kaçının eğitime devam edip kaçının etmediğine dair veriler sınırlı. Ulusal düzeyde olmasa da en yakın tarihli araştırmalardan biri önemli ipuçları veriyor. İstanbul Bilgi Üniversitesi’nden Pınar Uyan Semerci ve Emre Erdoğan’ın Adana’da 2017 yılında yaptığı ‘Ben kendim büyüdüm demiyorum’ isimli araştırmaya göre, çocukların yüzde 80’i okul öncesi eğitim almıyor. İlkokul çağındaki çocukların yüzde 79’u eğitim alabiliyor, ortalama yüzde 15’i eğitime erişemiyor. 11-14 yaş arasında okula devam etmeyenlerin oranı oğlanlarda yüzde 18, kız çocuklarında ise yüzde 32’ye yükseliyor. 15-18 yaş dilimindeki genç erkeklerin yüzde 59’u, genç kadınların yüzde 73’ü eğitimlerini terk etti. Normal şartlarda durum buyken, koronavirüs şimdi işçilerin geçinme ve hayatta kalma kaygılarını daha da artırdı. Uzaktan eğitimin gündemlerine girme, yaşadıkları şartlarda hayata geçebilme ihtimali çok zor. Şu ana kadar çocukların uzaktan eğitime erişimiyle ilgili geliştirilen herhangi bir uygulama da yok.
İşçiler anlatıyor
Adana bölgesinde çalışan mevsimlik gezici tarım işçileri ve tarım aracılarıyla yaptığım görüşmeler de bunu çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor.
40 yaşındaki Y. K, 17 ve 20 yaşındaki iki oğlu ve 11 yaşındaki kızıyla memleketi Şanlıurfa’dan Adana’ya geldiğini anlatarak “Karpuzun otlarını çekiyoruz, naylonu kaldırdık. Bu bittikten sonra fıstık, pamuk… Yani iş olursa. ” diyor.
17 ve 20 yaşındaki oğlu 8. sınıftan sonra okula devam edememiş. İkisi de yıllardır tarlada. 11 yaşındaki kızı ise 5. sınıfa gidiyor. Ancak eğitim hayatı her yıl annesi ve iki ağabeyiyle çıktığı mevsimlik tarım göçü nedeniyle devamsızlıklarla, kopukluklarla dolu.
5. sınıf ama okuma yazma bilmiyor
5. sınıfta olmasına karşın okuma yazmayı hala sökemediğini söylüyor anne Y.K: “Öğretmenleri biliyor bizim mevsimlik tarım işçisi olduğumuzu ve okuldan erken ayrılıp, okula geç başladığımızda bir şey demiyorlar. ‘Niye gelmedin?’ diyen yok. Burada nerede devam edecek okula? Köy uzaktır bizden, güvenip yollayamıyoruz. Taşımalı eğitim servisi köye gidiyor, bizim oraya gelmiyor. Şimdi de uzaktan eğitimi televizyondan takip edemiyor. Okuma yazması çok yok, anlayamıyor.”
Annesi ve ağabeyini tarlaya yolladıktan sonra çadırda kalan pek çok kız çocuğu gibi temizlik, bulaşık, yemek gibi ev işlerinin yükü F.K’da.
Tarım aracısı olan R.K “Soğan çekiliyor şu an. Bütün çocuklar tarlada. Okul olmaması bahanesi oldu” diyor. R.K ilçe merkezinde bir evde oturduğu için eğitim çağındaki kızı liseye, oğlu ortaokula devam ediyor. Televizyondan uzaktan eğitimi takip ediyorlar. Babasının cep telefonununa gelen WhatsApp mesajlarıyla ödevlerini yapıyorlar.
‘Beni nereden bulacak da cep telefonumdan ödeve bakacak’
Birkaç gün sonra Şanlıurfa’dan Konya’ya gidecek olan tarım aracısı M.K 23 yıldır mevsimlik gezici tarım işçiliği ve aracılık yapıyor. 7 yaşında tarım işçisi olarak çalışmaya başlamış:
“7 yaşındaydım annem babam pamuğa giderdi. Ben de onlarla…. İlkokulu okudum yarım yamalak. Her yıl sekiz kişilik ailemle yola çıkıyorum. Kızlarımdan biri 6, diğeri 5. sınıf öğrencisi, oğlum ise 3. sınıfa gidiyor. Ama okullarından erken ayrılıyorlar. Ancak da ekimde geri dönüyoruz memlekete. Erken ayrılıp, geç başlıyorlar okula. Geri kalıyorlar. Şimdi benim telefonuma gelen WhatsApp mesajlarından her biri ödevine bakıyor, uzaktan eğitimi öyle takip etmeye çalışıyor. Ancak Konya’ya varıp çadırı kurunca mümkün değil. Çadırda eşime yardım ediyorlar. Çadır şartları bir yana, beni nerede bulacak da telefonumdan ödeve bakacak. İşçilerle tarlalara gideceğim, onlara erzak almak için çarşıya gideceğim. Şu anda telefonumdan baktıkları kadar işte.”
Uzun zaman önce Maraş’tan Adana’nın Seyhan ilçesine gelen tarım aracısı Ö.E yaz kış çadırda kalanlardan. 3 ve 6. sınıfa giden oğullarının, 8. sınıfa giden kızının okula devam ettiğini anlatarak şöyle konuşuyor:
“Bu şartlarda ne kadar verimli çalışabilirse o kadar işte. Şimdi okul da yok. Çadırda televizyondan ders izlemiyorlar. Bir bakıyorum film bulmuşlar ona bakıyorlar. Kız ev işi de yapıyor. İşçi yaparım sizi deyip korkutuyorum okusunlar diye. Tarım işçisi sabah çıkıyor, akşam geliyor. Geçim derdinde anne babalar. Nereden bilecek çocuğun okuyup okuyamadığını? Bu sene 88 TL yevmiye açıklandı… İş bulamayan 60 TL’ye de çalışıyor. Bir yağın tenekesi 50 TL olmuş. İki kişi çalışan, 6-7 kişi yiyen var. Her ay belli bir ücretin garantisi yok ki. Korono virüsü nedeniyle işler daha da zorlaştı. Pamuk çapalarken tarlada nasıl sosyal mesafe alınacak? Araları 60-70 cm. Çalışmazsak aç kalırız ama çalışırken sosyal mesafeyi nasıl koruyacağız ? Eskiden tek servise 20 -25 kişi biner giderdi. Şimdi üç servis tutuyor işveren önlemler nedeniyle fazla kişi taşıyamayacağı için. Narenciye olunca buradan Mersin’e, Osmaniye’ye kadar o kadar araç kiralanacak mı?…Bunca sorun içinde eğitimi kim, nasıl düşünsün?”
Salgın yüzünden okulda kaldıkları süre daha da kısaldı
Sosyo-ekonomik etkenlerin eğitime etkisi uzaktan eğitim sürecinde daha da arttı. Bu süreçte evler arasındaki imkân ve öğrenme farklılıkları daha görünür oldu. Bu farklar elverişsiz koşullarda olan çocukların yaşadığı eşitsizliği derinleştirebilir. Mevsimlik gezici tarım işçilerinin çocuklarının eğitime erişimde ve devamda yaşadığı problemler, öğrenme kayıpları bu süreçte daha da artabilir. Her sene eğitim yılı bitmeden yaklaşık iki önce okullarından ayrılan ve eğitim yılı başladıktan iki ay sonra okula başlayan çocuklar, bu yıl koronavirüs nedeniyle daha erken eğitimden ayrılmış oldu. Mevsimlik gezici tarım işçileri nüfusunun önemli bir bölümünü oluşturan mültecilerin çocuklarının eğitime erişiminin daha da sınırlı olduğunu da unutmamak gerekiyor.
Çocukların koşullarına göre tedbirler gerekli
Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, geçtiğimiz günlerde katıldığı televizyon programında uzaktan eğitimin öğrenme kaybını önlemek için önemli olduğunu, bunu yapmaya çalıştıklarını söylüyordu. Öğrenme kaybı zaten çok yüksek olan bu çocuklar için hem uzaktan eğitim sürecinde hem de telafi eğitimi sürecinde acil olarak önlemler almak, onların koşullarına göre tedbirler geliştirmek gerekiyor. Okula erişimleri ve devamları noktasında mevcut düzende yetersiz olan denetim ve izleme mekanizmalarının önemi bu süreç içinde daha da artıyor. Telafi eğitimlerinin haziran ve eylül ayı başında yapılması ihtimalinde mevsimlik gezici tarım işçilerinin çocukları ya tarlada ya da çadırlarında olacaklar. Sosyo-ekonomik açıdan daha elverişli koşullarda olan çocuklar için telafi eğitimi yüz yüze yapılamayan konuların tekrarı demekken, sosyo-ekonomik olarak elverişsiz koşullarda olan çocuklar için telafi eğitimi birkaç konu tekrarına sığmayacak kadar büyük.