Suruç Katliamı Davası’nın, tek tutuklu sanık Yakup Şahin’e ceza verilmesi ile sonuçlanmasına karşı tepki gösterildi. ESP, SGDF ve AvEG-Kon tarafından yapılan açıklamalarda Suruç Katliamı dosyasının kapatılamayacağı ifade edildi.
ESP: “Bu karar bizim için hükümsüzdür”
Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) yaptığı yazılı açıklamada karara ilişkin “Katliam münferit bir olaya büründürülmek isteniyor” diyerek şu ifadelere yer verdi:
“Saray yargısının bu kararı elbette şaşırtmadı! Şaşırtmadı, çünkü faşist şeflik doğrudan sorumlusu olduğu bu katliam dosyasının artık kapatılmasını istedi. Heyetin dava boyunca sergilediği tavır devletin son 6 yıldır yürüte geldiği tasfiye politikasından, adalet mücadelesine dönük faşist tavrından bağımsız değildir. Bu dava; tüm dünyanın gözleri önünde, devlet-IŞİD iş birliği ile gerçekleştirilen katliamın üstünün örtülmesi, sorumluların korunması için tek sanıkla yürütülen bir mizansenden ibarettir. Devlet yerel mahkemesinden Anayasa Mahkemesi’ne, polis fezlekelerinden istihbarat şebekelerine tüm kurumlarıyla Suruç davasını kapatarak unutturmak istiyor. AYM’nin yakın zamanda almış olduğu karar bunun en yalın örneğidir. Katliamın gerçekleşeceğini bildiği halde hiçbir önlem almayan Suruç Emniyet Müdürü Mehmet Yapalıal hakkında verilen para cezası kararına itiraz ederek AYM’ye başvuran Suruç aileleri ve tanıklarının başvurusu reddedilmiş, SGDF ve Suruç’ta katledilen 33 düş yolcusu sorumlu ilan edilerek hedef gösterilmiştir. Bu yargı kararları, faşist diktatörlüğün katliamlar karşısında gerçekleştirilen adalet mücadelesine karşı yürüttüğü politikanın devamıdır.”
Saldırının birleşik devrimci mücadeleyi hedef aldığı belirtilen açıklamada “Bu karar bizim için hükümsüzdür. Bizler 33 düş yolcusunun düşlerini gerçekleştirmek için sokakta olmaya ve mücadele etmeye devam edeceğiz” denildi.
SGDF: “Biz ‘bitti’ demeden bitmeyecek!”
Kararın açıklanmasından sonra Gençlik Örgütleri Kadıköy’de yaptıkları konuşmalarda kararın kabul edilemez olduğunu belirterek “Suruç’un hesabını gençlik soracak” dedi. Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) ise yaptığı açıklamada katliam gününden itibaren mücadelenin baskı, kaçırma, tehdit, tutuklama, gözaltı ve türlü saldırılarla devam ettiğini ifade ederek şunları vurguladı:
“Dava kararı AKP-IŞİD işbirliğinin kanıtıdır. Bu toprakların en büyük gençlik katliamı olan Suruç Katliamı ile yine en büyük katliamlardan biri olan Ankara Gar Katliamı yalnızca "bir kişi"nin suçu ilan edilmiş, işbirlikçiler korunmuştur; ancak o günden bugüne faşist şeflik rejimi ve onun aygıtı olan çetelerinin istediği hiçbir şey gerçekleşmemiştir. Ne biz 33'lerin ideallerinden vazgeçtik ne de onların devrimci gençlik mücadelesi azminin gerisine düştük, hep bir adım ileriye gitmeyi arzuladık. Suruç Katliamı'nı, adalet mücadelesini birleşik gençlik mücadelesini büyüterek yanıtladık. Bizim için bunlar bu davanın biz bitti demeden bitmeyeceğinin kanıtıdır.”
AvEG-Kon: “33 düş yolcusu onurumuzdur”
Avrupa Ezilen Göçmenler Konfederasyonu (AvEG-Kon) yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Faşist Saray yargısı bu kararla davayı kapatarak, Suruç için adalet mücadelesini sonlandıracağını sanmaktadır. Oysa Suruç için adalet mücadelesi sürdürenler, herkes için adalet mücadelesi sürdürmektedirler. Faşist diktatörlüğün Suruç'tan Amed'e, Ankara'dan Sultanahmet’e ve Antep'e, Cizre'den Nusaybin'e ve Roboski’ye dek işlediği bütün katliamların hesabını sormaktadırlar. Adalet mücadelesinin mahkemelere sıkıştırılamayacağı gerçeğiyle hareket ederek sokaklarda, meydanlarda hesap sordular ve sormaya devam etmektedirler.
Katliamın suç ortağı olan devlet, katliamın ardından 18 ay boyunca dosyaya gizlilik kararı uyguladı. Aileler, yaralılar, avukatlar ve sosyalistlerin mücadelesi sonucu başlayan Suruç katliamı davasında, dosyanın tek tutuklu sanığını bir kez olsun mahkeme salonuna getirmeyerek korudu. Davayı Urfa’nın Hilvan ilçesine alarak gözlerden uzak tutmaya çalıştı. Aileler ve avukatların tüm talepleri yargılama süresince reddedildi, katiller ve işbirlikçileri korundu.”