Suruç katliamı davasının karar duruşması Urfa’nın Hilvan ilçesinde bulunan hapishane kampüsünde görüldü.
Katliamın tüm sorumluluğu 10 Ekim Ankara Katliamı davasından tutuklu Yakup Şahin’e yüklenirken, Emniyet Müdürlüğü’nden devletin üst kademelerine diğer sorumlular mahkeme tarafından aklandı.
Duruşma öncesi jandarma engeline rağmen aileler, vekiller ve davayı izlemek için gelen onlarca kişi açıklama yaptı. Katliam davasının üstünün kapatılmasına izin vermeyeceklerini söyledi.
Sabahın erken saatlerinde duruşmanın görüleceği kampüste Suruç Aileleri İnisiyatifi, açıklama yaptı. Açıklama yapılacağı sırada jandarma eylemin Urfa Valiliği kararıyla yasaklandığını söyledi. Ancak Suruç Aileleri ve kitle yasağı tanımadıklarını kaydederek açıklama yaptı.
Feti Aydın: Bu dava böyle bitmez
ETHA’da yer alan habere göre Suruç aileleri adına söz alan Feti Aydın, 21 duruşmadır yürüttükleri adalet mücadelesini ve maruz kaldıkları hukuksuzlukları hatırlattı. Aydın, “Hak ve adalet aramak için buradayız. Kaybettiğimiz 33’leri anmak için onların ideallerin yerine getirmek, mücadelelerini sürdürmeye söz veriyoruz. Bu davayı bugün belki de bitirecekler ama bizim belliğimizde bitebilecek mi? Anaların gözyaşlarında bitecek mi? Elbette bitmeyecek” diye konuştu.
Taleplerini hatırlatan Aydın, tek tutuklu sanık Yakup Şahin’in duruşma salonuna getirilerek dinlenmesini, dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun mahkemeye getirilmesini gerektiğini söyledi. Katliama ait 5 saatlik görüntülerin nasıl yok olduğunu soran Aydın, katillerin Ankara’nın göbeğinde toplantı yaptığını hatırlattı.
Aydın, “Bu hesaptan kimse kurtulamaz. Suruç için adalet herkes için adalet. Adalet mücadelesini sürdürmeye de söz veriyoruz” diye konuştu.
HDP Urfa Milletvekili Ayşe Sürücü, Suruç davasının başından bu yana adil bir yargılama ile ilerlemediğini kaydetti. Sanık olması gerekenlerin tanık olarak dinlendiğini, ailelerin taleplerinin kabul edilmediğini hatırlatan Sürücü, “HDP olarak sonuna kadar ailelerimizin yanındayız. 33 düş yolcusunun failleri açığa çıkana kadar, o katliamda parmağı olan herkes hesap verene kadar peşini bırakmayacağız” dedi.
Suruç katliamı aydınlatılsaydı başta Ankara olmak üzere diğer katliamların gerçekleşmeyeceğinin altını çizen Sürücü, “ diye konuştu.
CHP Milletvekili Orhan Sarıbal’ın konuşmasından sonra duruşma salonuna geçildi.
Suruç yaralıları salondan çıkarılmak istendi
Urfa 5. Ağır Ceza Mahkemesi 21. duruşmayı gerilimle başlattı. Geçen celse dinlenenlere söz vermeyeceğini söyleyen heyete, Suruç yaralıları tepki gösterdi. Mahkeme başkanı yaralıların salondan çıkarılması talimatı verdi. Avukatların sürekli sözünü kesen ve işlem başlatmakla tehdit eden mahkeme heyeti, sanık Yakup Şahin’in ise susturmadı.
Duruşmada Suruç İçin Adalet Platformu, ÖHD Eş Genel Başkanı Bünyamin Şeker, ÖHD Diyarbakır ve Urfa Şubesi, Adıyaman, Diyarbakır, Urfa Barosu ve TİP’li avukatlar da hazır bulundu. Kimlik tespitiyle başlayan duruşmaya, Ankara katliamından tutuklu olan Yakup Şahin yine SEGBİS yoluyla katıldı.
Adıyaman Barosu davaya müdahillik talebinde bulundu. Mahkeme heyeti talebi suçtan doğrudan zarar görmediği iddiasıyla talebi reddetti.
Mahkeme başkanı, avukatların geçen celse verilen mütalaaya karşı beyanda bulunmaları için uyarıda bulundu.
Avukatlar 20. duruşmada reddi hakim talebinde bulunduklarını hatırlattı. Avukat Serdil İzol, reddi hakim yapıldığı zaman usul açısından yapılması gerekenin sadece tutuklulukla ilgili değerlendirme olduğunu belirtti ve mütalaaya ilişkin beyanda bulunma konusunda ihtarın ceza usulüne aykırı olduğunu vurguladı.
Mahkeme heyetinin, geçen celse dinlenenlerin bu duruşmada beyanlarının alınmayacağını söylemesine Suruç yaralıları Çağla Seven ve Koray Türkay tepki gösterdi. Türkay, “33 arkadaşımız katledildi. Savunma hakkımı engelleyemezsiniz. 21 celsedir size bu katliamın üzerindeki perdenin kaldırılması için avukatlarımız yüzlerce kanıt sundu. Tüm kanıtları şu an yaptığınız gibi reddettiniz. Siyasallaşmış bir heyetle karşı karşıyayız. Bundan sonra sizle siyasi olarak hesaplaşacağız” dedi.
Mahkeme başkanının “düzeni bozmayın” uyarısına Suruç yaralısı Çağla Seven, “Asıl düzeni bozan sizsiniz. Bizi dinlemeyecekseniz burada ne işiniz var. Bizi dinlemek zorundasınız” şeklinde tepki gösterdi.
Mahkeme başkanı Suruç yaralılarının duruşma salonundan çıkarılması talimatı verirken, aileler ve yaralılar salondan dışarı çıkmayacaklarını, konuşmalarını kimsenin engelleyemeyeceğini kaydetti.
Verğilen arada Suruç aileleri, yaralıları ve tanıkları salondan ayrılmadı. Bunun üzerine duruşma salonuna jandarma yığınağı yapıldı.
Avukatlarla, müştekiler arasına jandarma barikatı
Avukatlarla, müştekilerin arasına jandarmadan barikat kurulmasına tepki gösterildi. Avukatlar, salonda sanığın olmadığını barikatın anlamsız olduğunu kaydetti.
Mahkeme başkanı duruşma salonunun dernek olmadığını ve herkesin kendine hakim olması uyarısında bulundu. Avukatlara, “söz alın” diyen hakime, avukatlar, “Bugüne kadar kimse söz almadan konuşmadı. Siz ön yargılı davranıyorsunuz” diye tepki gösterdi.
Avukat Ruken Gülağacı, ayakta olmasına rağmen jandarma barikatından dolayı yüzünü göremediğini ve bu nedenle barikatın kaldırılmasını istedi. “Müvekkillerimi göremiyorum. Onlara söz hakkı vermiyorsunuz ben onlar adına konuşacağım belik ama yüzlerini göremiyorum. Burada sanki sanıkmışız gibi, müvekkillerimiz saldırgan, katil, suçluymuş gibi müvekkillerimizin önüne jandarma oturamaz. Güvenliği bu şekilde sağlayamazsınız” ifadelerini kullandı.
Mahkeme başkanı Avukat Gülağacı’nın sözünü sürekli olarak “talebiniz yapın” diyerek kesti. Jandarma barikatını kaldırmayan mahkeme başkanına avukatlar, “Kayda geçsin, mahkeme başkanı avukatlar benim yüzümü görmesin diyor” diyerek tepki gösterdi.
Avukatlar, talepte bulunacaklarını söyledi. Mahkeme başkanı, “Bu kadar yeterli” diyerek avukatlara söz vermedi.
Avukat Sezin Uçar, “Sizin katılanlar vekili olarak bize her duruşma söz hakkı vermeniz gerekir. Bu hak bize kanunda veriliyor. Siz fazladan söz hakkı vermiyorsunuz, lütufta bulunmuyorsunuz. Siz Suruç katliamı davasını yönetemiyorsunuz” dedi.
Mahkeme başkanı Avukat Uçar’ın sözünü kesti. “Başka konuşacak varsa” diyerek Uçar’ın dinlemek istemedi. Ancak Uçar beyanına devam etti. “Sizin geçen celse hakimin reddi talebimiz üzerine böyle bir yaklaşım içerisine girmeniz, tam da hakimin reddi gerekçelerimizin ne kadar doğru olduğunu gösteriyor. Siz tarafsız değilsiniz, baştaki kişi bu davaya dair ne diyorsa onu uyguluyorsunuz” diye konuştu.
Mahkeme başkanı Uçar’ı “Suç işliyorsunuz” diyerek tehdit etti. Uçar, mahkeme başkanının katliamı aydınlatma yetkisi varken bu yetkisini kullanmadığını vurguladı. “Bizi susturamazsınız” diye vurgulayan Uçar, sadece Süleyman El Aggal değil Ömer Yetek ile talepte bulunduklarını hatırlattı. Uçar, “İlhami Bali yapmadı diyor. Siz önemsemiyor musunuz? Siz ceza verip kapatmak istiyorsunuz davayı. Geçen celse taleplerimiz oldu, kabul edilmesi gerek. Suruç katliamındaki tüm failleri açığa çıkarmak istiyorsanız Ömer Yetek’in beyanını dikkate almanız gerek. Talimatı İlhami Bali mi vermiş başkası mı önemsemeniz gerek .siz kendi yargılama dosyasını bu dosyayla birleştirme talebimizi kabul etmediniz. IŞİD devlet yetkilisiyle bağlantısı olan bir örgüt bunu biz demiyoruz, basından okuyorsunuzdur. Tüm bu gerçekler varken devlet yetkililerinin bu katliamda bağlantısının olmadığını düşünmeniz kabul edilemez. Siz hala İlhami Bali’nin yakalanmasını bekliyorsunuz. Bu davanın bu şekilde kapatılması sizin bağımsızlığınızı sorgulamayı gerektiriyor. Değerlendirme yapıyorum. Ceza Muhakemesi Kanunu’nda var, hukuki nitelendirmede bulunuyorum. Tarafsızsanız yargılama yapın, maddi gerçeğe ulaşın, kilometrelerce öteden gelen ailelere, müvekkillerimize ve bize söz verin. Şekli anlamda bile önemsiyorsanız bunu yapın” ifadelerini kullandı.
Mahkeme başkanı, avukatların söz alarak konuşmak istemesini ısrarla, “Disiplini bozuyorsunuz, işlem yapmak zorunda kalacağım” diyerek tehdit etti.
Avukat Serdil İzol, ilk günden beri duruşmayı uzatmak niyetinde olmadıklarını söyledi. Jandarma barikatını gösteren İzol, “Burada güvenlik mi sağlanıyor, sözlerimiz kesilerek savunma hakkımız mı kısıtlanıyor? Bu duruşmada beyanda bulunma hakkımız elimizden alınıyor. Geçen celse ihtarda bulunmanız zaten hukuka aykırı. Hem güvenlik hem düzeni sağlamak size ait. Son celseye kadar reddi hakimde bulunmadık. Ancak bu şartlar altında devam eden duruşma, duruşma niteliği taşımıyor. Biz katılan tarafız. Mağdurlar burada. Ama mağdurlara uygulanan bakış açısına baktığınızda bunu göremiyoruz. Jandarma burada kime karşı. İnsanlar savunma hakkını, ifade özgürlüğünü kullanmak istiyor. Bu engellendiği için gerginlik çıkıyor” dedi.
Mahkeme heyeti değerlendirme yapacağı
Aranın ardından Yakup Şahin, “Karar verileceği zaman beni bağlayın. Ben bu tartışmaları dinlemek istemiyorum” dedi.
Ezgi Sadet’in babası Ali Sadet, 20 duruşma boyunca yaşadıklarını hatırlattı. Sadet, “Biz ne yazık ki müştekiymişiz. Bize yapılan zulüm bu katile yapılmadı. Katile katil dedik, demeyin dediniz. Katile ne denir, beyefendi mi denir bilemiyorum. Ama bugüne kadar gördüğüm bu zulmün onda biri 2015’te Amara önünde 3 kişi olsaydı o alçak benim evladımı elimden almayacaktı. Sizden evladımı istiyorum, 20 yaşındaki evladımın katillerini istiyorum. Başka bir şey istemiyorum” dedi.
Şahin’in takım elbise giydiğine dikkat çeken Sadet, “Beyaz gömlek giymekle, takım elbise giymekle katil katil olmaktan çıkmıyor” ifadesini kullandı.
Yakup Şahin ise “Sensin katil” yanıtını verdi.
Oğlu Süleyman’ı kaybeden Kudret Aksu, “Çocuğum öldükten sonra çocuğumun mezarını 7 kere yıktılar, evimi yaktılar. Ben adalet istiyorum. Çocuğumun katilini istiyorum” diye konuştu.
Suruç Aileleri: Bu mahkemeyi reddediyoruz
Suruç şehidi Murat Yurtgül’ün annesi Şemse Yurtgül, katliamın sorumlularının duruşma salonuna gelmesini istedi. Yurtgül, “6 yıldır gelip gidiyoruz buraya, hak istiyoruz hukuk istiyoruz adalet istiyoruz” dedi.
Eşi Ferdane ve oğlu Nartan’ı katliamda kaybeden Metin Kılıç ise katliamın üzerinden geçen 6 yıllık süreçte davanın ancak 2 yılda açıldığını hatırlattı. Kılıç, “Yıllardır bu mahkeme salonuna geliyoruz. Hiçbir talebimiz dikkate alınmadı. Bugün burada yaşananlardan sonra da bu mahkemeden adil karar çıkacağını düşünmüyorum. Bu yüzden reddi hakim kararının tutanaklara geçmesini istiyorum” ifadelerini kullandı.
Mahkeme başkanının reddi hakim gerekçesine yönelik soruyu ise şöyle yanıtladı Kılıç, “12 Eylül sürecinde de yargılandım bugün burada yaşadıklarımı orada yaşamadım. Ortada bir tane sanık yok fakat müştekilerin üzerine silahlı kuvvetlerin aramıza konması sanki saldırı olacak gibi. Sizin vereceğiniz kararlara güvenmiyorum. En ufak sözde hakkımızda dava açıldı.”
Mahkeme heyeti ise duruşmanın uzatılmak için reddi hakim talebinde bulunulduğunu iddia etti ve talebi reddetti.
Suruç tanığı Sinem Kılıç ise 2015 yılından bu yana sayısız hukuksuzlukla karşılaştıklarını belirtti. “Bu baskıları her zaman yaşıyoruz” diyen Kılıç, “Annemi, abimi, en yakın arkadaşlarımı kaybettim. En fazla yapabileceğimiz şey adalet istemek. Yıllardır bu boş sandalyelere konuşuyoruz. Sanık istiyoruz, adil yargılanma istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Eşi Nazegül Boyraz’ı kaybeden Bayram Boyraz ise, “Biz de bu vatanın insanlarıyız, taraf olmayın. 6 buçuk yıldan beri bir tane sanığı karşımıza getiremediniz” diye konuştu.
Suruç şehidi Veysel Özdemir’in annesi Rabia Özdemir de adaletin yerini bulmasını istedi.
Suruç yaralısı Yasin Can, Suruç katliamının “terör eylemi” ilan edildiğini hatırlattı. “Başka hangi bombalı terör eyleminde devlet kendi vatandaşını yüzde 50 kusurlu bulmuştur” diye vurgulayan Can, mahkeme salonunda sergilenen tiyatrodan çok sıkıldıklarını da belirtti. AYM’nin SGDF’yi “terörist” ilan ederek kriminalize etmeye çalıştığı rapora dikkat çeken Can, “6 yıldır değildi de şimdi mi terör örgütü oldu bu kurum? Bazı şeylerin üstüne yürüdüğü için mi kriminalize ediliyor?” sorularını yöneltti.
Eşi Cemil Yıldız’ı katliamda kaybeden Sultan Yıldız, Suruç katliamı yaşanmamışçasına mahkeme heyetlerinin rahatça duruşmalarda oturduğuna dikkat çekti. Yıldız, “O 33 insan ölürken böyle güvenlik yoktu. O zaman niye bu güvenliği almadılar. Bugün yaşadığımız o kadar zalimane ki mahkeme heyetini görmedik” dedi.
Mahkeme heyetinin tutumunu eleştiren Yıldız, “Mahkeme heyetinin bu davayı kapatmak yerine düşünmesi gerek. Ama şunu ekleyeyim bu dava burada bitmeyecek. Bu mahkemeyi istemiyoruz” vurgusu yaptı.
Suruç yaralısı Çağla Seven ise 6 buçuk yıl önce gerçekleşen katliamın salonda olanları değil tüm toplumu hedef aldığını belirtti. “Yaşam hakkının yanında barış hakkı da elinden alındı” diyen Seven, her mahkemede bunu anlatmaya çalıştıklarını söyledi. Seven, “Sözün sonuna geldiğimizin farkındayız. Son noktaya nasıl geldiğimizi anlamakta güçlük çekiyorum. Bir tek insanı karşımıza getirip, bu sizin katiliniz diyemediniz. Legal, illegal katilimiz kim bilmiyoruz. Bu katliam nasıl gerçekleşti bilmiyoruz. Bir tek belge sunamadınız bize. Bu yalanın ortasında bir sona doğru yaklaşıyoruz. Keşke bu salonlarda biz konuşmak yerine sanıkları dinleseydik” diye konuştu.
Suruç katliamında aldığı yaralardan dolayı nöbet tutamadığının ve sağlık hakkının engellendiğini kaydeden Seven, “Biz terörist değiliz ama kimlerin katil olduğu da toplum vicdanında açıktır” vurgusu yaptı.
Suruç şehidi Uğur Özkan’ın babası Mehmet Özkan sanık Yakup Şahin’e, “Geçen duruşmada savcı bey burada en az yarım saat konuştu. Suçluların isimlerini okudu. Acaba neden bu kadar kişinin içinde sadece seni seçti, seni tutukladı, sen yargılanıyorsun, o isimlerin hiçbiri yok? Ben demiyorum ki sen suçsuzsun, onlar da senin kadar suçlu. Neden onları soruşturamıyorlar da seninle davayı bitirmek istiyorlar” sorusunu yöneltti.
Mahkeme heyeti Özkan’ın sorusunu farklı yöne çekmeye çalıştı. Savcının suçlandığını iddia etti. Yakup Şahin “Benim kimseyle anlaşmam yok. Sadece sahipsiz olduğum için buradayım. Halil İbrahim yaptırdı diye ifadem olmasaydı burada olmayacaktı. Tek bir söz söylediğim için buradayım. Benim büyük bir anlaşmam olsa burada niye oturayım, kim hayatı karşısında böyle bir anlaşma yapsın. Etrafımda kimse kalmadı” iddiasında bulundu.
Oğlu Çağdaş’ı katliamda kaybeden Feti Aydın, mahkeme heyetinin davayı kapatmak istediğini belirtti. “Daha önce tiyatro sahnesi demiştik, şu anda da tiyatronun sonuna gelindiğini görüyoruz” diyen Aydın, kendilerinin hiçbir saldırıyla susturulamayacaklarını dile getirdi.
Suruç yaralısı Volkan Uyar, heyetin katliamlar organizasyonunun Yakup Şahin üzerinden yürüdüğünü düşünüyorsa büyük bir yanılgı içinde olduğunu söyledi. Uyar, “Yakup Şahin bile kendine söz verdiğinizde, mahkeme heyetini geçmiş beyanlarına itibar etmediğini araştırmadığını söyleyecek kadar kendince hakkını arayan bir katil. Yakup Şahin tek başına bu organizasyonun en fazla bu organizasyonun kapısındaki mangal olabilir” dedi.
Katliamın sorumlularının IŞİD için “öfkeli gençler” diyenler, delilleri karartanlar olduğunu vurgulayan Uyar, “Sorumlu olanların hepsinden davacıyız. Başta dönemin başbakanı Davutoğlu, Urfa Valisi, il ilçe emniyet müdürlerinin hepsinden davacıyım. Türkiye’nin her yerinde ‘Suruç için adalet’ derken yaka paça yerlerde sürüklenerek gözaltına alınıyoruz, mahkemeye geliyoruz bir yerlerde sürüklenmediğimiz kalıyor. O gün 20215 20 Temmuz’da Amara’nın bahçesinde yaralılarımızın üstüne saldıranlar bugün fırsat verilse, üstümüze saldıracak olanlar. Bugün belki bitireceksiniz ama devam edecek nezdimizde. Adaleti elbet ve elbet alacağız. Ne Yakup Şahin’den ne de cürümlerinden. Siyasi sorumlularından alacağız” vurgusu yaptı.
Suruç şehidi Ezgi Sadet’in ablası Özgen Sadet, mücadeleye devam edeceklerini kaydetti. Mahkeme heyetinin katliamı aydınlatmadığı için sorumlu olduğunun atını çizen Sadet, “Muhatabımız olacaksınız ama bu sefer sizi kürsünün o tarafında değil bu tarafında görmeyi planlıyoruz” dedi.
Suruç yaralısı Koray Türkay, mahkemenin taraflı olduğunu kaydetti. Türkay, “Tutumunuz saray bakımından takdire şayandır, hak ve hukuk açısından berbattır” diye konuştu.
Mahkemenin kararına tepki
Duruşmanın sonunda mahkeme heyeti, Ankara Katliamı davasından tutuklu bulunan Yakup Şahin’e tüm sorumluluğu yükledi. Mahkeme heyeti, Suruç davası duruşmasında yaptıkları savunmalar nedeniyle ESP Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü, Suruç yaralıları Çağla Seven, Koray Türkay ve Suruç İçin Adalet Platformu Avukatlarından Sezin Uçar hakkında suç duyurusunda bulundu.
Kararın ardından Hilvan Hapishanesi önünde basın açıklaması yapılarak katliamın faili devlet yetkililerini aklayan mahkeme protesto edildi. HDP, CHP vekilleri konuşmalar yaparak devletin IŞİD çetesi eliyle işlediği katliamın yargı tarafından meşrulaştırıldığının altı çizildi.
Kaynak: ETHA