ABD ve Türkiye arasında yapılan görüşmeler neticesinde Milli Savunma Bakanlığı (MSB) tarafından yapılan ve anlaşmaya varıldığı yönündeki açıklamaların ardından Suriye’den cevap geldi.
Suriye devlet ajansı SANA’ya konuşan ve ismini açıklamayan Suriye Dışişleri Bakanlığı’ndan bir yetkili, ‘güvenli bölge’ anlaşmasının “Suriye’nin egemenliğine ve birliğine karşı açık saldırı” olduğunu ifade etti. Bu durumu kategorik olarak reddettiklerini belirten yetkili, ABD ve Türkiye arasındaki anlaşmanın uluslararası hukuku ve Birleşmiş Milletler Şartı’nı ihlal ettiğini diye getirdi.
Uluslararası kamuoyuna yaptığı çağrıda ise “ABD ile Türkiye’nin bölgesel barış ve güvenliğe tehdit oluşturan saldırganlığını kınamalarını” istedi.
Suriye’nin kuzeyindeki Kürtlere de seslenen yetkili şunları söyledi: “Suriyeli Kürtlerin oluşturduğu basiretini kaybetmiş bazı gruplar ABD ve Türkiye’nin düşmanca planını kendilerine bir malzeme ve bahane olarak görmeyi bırakmalıdır. Bu gruplar, gelişmekte olan tehlikeyi durdurmak için tarihi bir sorumluluk taşımaktadır. Onlar, hesaplarını bir kenara bırakıp, dış tehditlere karşı Suriye halkı ve Suriye Arap Ordusu ile aynı safta yer almalı.”
MSB ve ABD elçiliğinden açıklama
ABD’li askeri yetkililerle 5-7 Ağustos tarihinde yapılan görüşmelerin ardından MSB tarafından yapılan açıklamada Türkiye’nin güvenlik endişelerini giderecek ilk aşamada alınacak tedbirlerin bir an önce uygulanması, bu çerçevede güvenli bölge tesisinin ABD ile koordine ve yönetimi için Türkiye’de Müşterek Harekat Merkezinin en kısa zamanda kurulması konusunda mutabakat sağlandığı söylendi.
ABD’nin Ankara Büyükelçiliği tarafından yapılan açıklamada ise “Güvenli bölgenin oluşturulmasının birlikte koordinasyon ve yönetimi için mümkün olan en kısa zamanda Türkiye'de bir ortak operasyon merkezi oluşturulacak. Güvenli bölge bir barış koridoru olacak ve yerlerinden edilmiş Suriyelilerin ülkelerine dönebilmeleri için her türlü çaba gösterilecek” denildi.
Kuzey-Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin açıklaması
Kuzey-Doğu Suriye Özerk Yönetimi ise görüşmeler devam ederken yaptığı açıklamada Türkiye’nin, söz konusu bölgenin Fırat nehrinden başlayarak Irak Kürdistanı sınırına kadar yaklaşık 460 kilometrelik uzunlukta, 30 ile 35 kilometre derinlikte olmasını istediğini belirtmişti.
Ayrıca, Türkiye’nin oluşturulacak ‘güvenli bölgenin’ de tamamen kendi denetiminde olmasını talep ettiğini söylemişti.
Ancak kendilerinin söz konusu bölgenin şehirleri kapsamasını istemediğini, 5 km derinliğe olması gerektiğini, bölgenin denetiminin Türkiye’de değil ‘IŞİD karşıtı uluslararası koalisyon’ gözetiminde olmasını istediklerini dile getirmişti.