AKP şefinin Kıbrıs ziyareti sırasında Taliban’la aynı inanç ve zihniyeti taşıdıklarını ilan etmesi, bazı çevrelerde şaşkınlık yaratmıştı. Kimileri ise o sözleri sadece belli hesaplarla yapılmış bir açıklama olarak değerlendirdi. Oysa o açıklama, her zaman yalan, çarpıtma, uydurma salvoları ile toplumu taciz eden Tayyip Erdoğan’ın “samimi” olduğu nadir anlardan biriydi. Zira AKP zihniyeti ile Taliban zihniyetinin ideolojik kaynakları aynıdır. IŞİD’e destek vermiş, halen El Kaide’nin Suriye kolu El Nusra Cephesi ile müttefik olan bir rejimin, Taliban’la aynı zihniyeti paylaşması, eşyanın tabiatına uygundur.
Elbette AKP şefinin utanç verici bir şekilde Taliban’a yaranma çabalarının başka hedefleri de var. Ne de olsa Türk burjuvazisinin yayılmacı hevesleri ile dinci-gericiliğin Osmanlıcı hayallerinin çakışması, Tayyip Erdoğan şahsında temsil ediliyor. Afganistan’da taraf olma hesapları, bu iki rezil hevesin ürünüdür. Saray rejiminin “Taliban aşkı”nın esas nedeni yayılmacılık olsa da, zihin ortaklığı da bir vakıadır. Rejim için bu ortaklık, Afganistan’da izlenecek yayılmacı politikayı kolaylaştıracak bir faktör olarak değerlendiriliyor.
***
Durumun farkında olduğu anlaşılan Taliban hareketinin şefleri, saray rejimine “işgalci ordu olmasın ama ilişkilerimiz güçlenerek devam etsin” mesajları veriyor. İhlas Haber Ajansı’na konuşan Taliban Sözcüsü Zabihullah Mücahid de bu yönde sözler sarf etti.
İslam dini ve Şeriat esaslarına dayalı bir rejim kuracaklarını söyleyen Taliban sözcüsü, Türkiye ile ilgili şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye dost ve kardeş bir ülkedir, çok derin ilişki ve bağımlılık içerisindeyiz. Tarih boyunca dost olmuş ve böyle devam edecektir. İlişkilerimizi Türkiye ile en iyi şekilde korumak için uğraşıyoruz, aramızdaki güven tam olmalı, Türkiye’nin sahip olduğu devlet tecrübesi ile gerek hükümet yönetimi gerek İslami ve diğer ticaret ve yatırım alanlarındaki tecrübelerini değerlendirmek istiyoruz. Türkiye de bize karşı ilişkisini iyi tutmalı ve birbirimize karşı olan niyetimiz halis ve samimi olmalıdır…”
“…Dostlarımız olan Türkiye ve Katar teknik ekibi havaalanındaki çalışmaları devam ediyor ve çok ilerlemiş durumdalar. En kısa zaman içerisinde normal uçuşlar başlayacaktır, teknik olarak radar sisteminde çok az işi kalmış, çok kısa zamanda faaliyetlerimiz tekrardan başlayacaktır…”
“…Hiçbir yabancı askeri gücü ülkemizde istemiyoruz ve hiçbir ülke de burada askerini bulundurmak için uğraşmamalı. Bu konuda biz Afganlar çok hassastır, bu dost ülkelerle ilişkimizin olmasını istemiyoruz anlamında değil askeri güç olarak istemiyoruz… Türkiye’nin ordusunu istemiyoruz dememizdeki amaç budur. Bu da Türkiye’nin desteğini istemiyoruz anlamında değildir...”
Görüldüğü üzere Taliban güçlerinin iki dostu var: Katar ve Türkiye. Elbette Türkiye derken dinci-faşist rejimi kastediyor. Zira Tayyip Erdoğan, Devlet Bahçeli, Doğu Perinçek takımı “Taliban muhipleri şebekesi” olarak konumlanmış durumda. Yine de Taliban bile bu sahtekarlar çetesine güvenilmeyeceğini öğrenmiş olmalı ki, “Türkiye de bize karşı ilişkisini iyi tutmalı ve birbirimize karşı olan niyetimiz halis ve samimi olmalıdır…” mesajı verme ihtiyacı duruyor.
Görüldüğü üzere Taliban’la saray rejimi arasında bir yakınlık var. Ancak güven sorunu henüz hal olmuş görünmüyor. Zira saray rejiminin U dönüşleri, riyakarlığı, bir gün ak dediğine ertesi gün kara diyebilecek kadar ilkesiz ve tutarsız olduğu, Taliban dahil herkesin malumu olmuştur.
Tarafların duruşlarına bakıldığında aralarındaki ilişkilerin gelişeceğini öngörmek mümkündür. AKP-MHP rejimi ordusunu değil “beşli çete” denen müteahhitler güruhunu Afganistan’a salacaktır. Taliban’ın ise Türkiye’den satın alabileceği pek çok şey var. Vahşi şeriat rejiminin meşruiyeti ve işlerini yola koyması için Ankara’daki dinci-faşist Amerikancılar, Katar’la birlikte Taliban için ideal partner olmaya en yakın aday görünüyorlar.