SES Amed Şube Eşbaşkanı Şiyar Güldiken’le sağlıkta şiddeti ve grev sürecini konuştuk…
Konya’da Dr. Ekrem Karakaya’nın öldürülmesinin ardından sağlık emekçileri olarak eylemler gerçekleştirdiniz. Sağlıkta şiddete ve nedenlerine dair neler söylemek istersiniz?
Güldiken: Uzun bir süredir kamuoyunun da takip ettiği sağlıkta şiddet yasasını tartışıyoruz. Sağlıkta şiddetin nedenleri aslında hepimiz tarafından biliniyor. Yaşamın her alanındaki sağlıksızlık ve şiddet sarmalı, bu alana da yansımış oldu. İktidarın yönetememe halini gizleyebilmek adına bu alanı her zaman toplumun önüne atması ile birlikte şiddet de her geçen gün artmaya başladı.
Bu ülkenin cumhurbaşkanı “Nereye giderlerse gitsinler, biz her halükârda başka bir ekiple bu sağlıktaki açığı kaparız” dedikten sonra sağlıkta şiddet oranı daha da arttı. Sağlıkçıya dönük herhangi bir şiddet tehdidi olduğunda 7/24 ulaşılabilen “Beyaz Kod” denilen bir uygulama var. 2015’ten 2019’a kadar yaklaşık 46 bin başvuru yapılmış. 2020’de 26 bin 2021 yılında 30 bin başvuru yapılmış. Yani 2015’ten 2021’nin sonuna kadar 120 bin başvuru var. İlginçtir Sağlık Bakanlığı 12 binine müdahil olmuş. Yani yüzde 9’una müdahil olmuş gerisi bir şekilde kapatılmış. Bizim tartıştığımız boyutu bu değil tabii. Biz meselenin yalnızca ceza boyutu ile tartışılmasını doğru bulmuyor, kabul etmiyoruz. Çünkü bu ülkede rol model sayılan cumhurbaşkanı, bakanlar, sanatçılar öyle bir hale geldi ki bütün basının, kamuoyunun, halkın karşısında birbirlerine şiddet içeren, hakarete varan şeyler söylüyorlar. Cezasızlık burada çok hayati öneme sahip. Bir suç işleyen kişi hukuk kurallarının dahi uygulanmadığını görünce yanına kâr kalıyor.
Bu durum İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmekten bağımsız bir mesele değildir. Her gün sokakta en az iki kadın katlediliyor. Sağlıktaki şiddetin artmasında diğer alanlardaki şiddet ile orantılı bir ilişki olduğunu görmek gerekiyor. Tüm dünyayı kasıp kavuran savaş çığırtkanlığı var. Bizim ülkemizde de var. Her gün bu ülkenin sınırları dışında yaşayanlara dönük saldırganlık var.
Tüm bunlar bir halkın, bir toplumun kaos ortamına sürüklenmesine neden oluyor. Ekonomik kriz tabii bunun içinde önemli bir etken. İnsanlar birbiri ile didişiyor. Birbirinden intikam almaya, adalet sağlamaya, kendi hukukunu oluşturmaya çalışıyor. Çünkü adaleti sağlayan bir hukuk sistemi yok. Cezasızlık sistemi sağlıktaki şiddetin nedenleri olarak ifade edebiliriz.
Karakaya’nın öldürülmesinin ardından sağlık emekçileri olarak tepki eylemi gerçekleştiriniz. İki günlük ilan edilen grev sürecinde yaşananlara dair neler söylemek istersiniz?
Güldiken: İki gün önce Konya’da katledilen Dr. Ekrem Karakaya’nın öldürülmesinin ardından sağlık emek ve meslek örgütleri olarak refleks bir grev kararı aldık. Dün grev gerçekleştirdik ve bugün de grevdeyiz. Bu defa halkın önemli bir desteği var. 2021 Aralık ayından bugüne kadar birkaç defa daha grev ve iş bırakma gerçekleştirmiştik. Bu defa çok yoğun bir katılım oldu. Hem greve hem de saygı duruşu, eylem ve etkinliklere yoğun katılım oldu.
Özellikle İstanbul ve Ankara’da saldırılar yaşandı. İstanbul’da Sağlık Müdürlüğü önüne yürümeye izin verilmedi. Oysa sağlık müdürlüğü ve sağlık bakanlığı bizim muhatabımızdır. Birçok yerde engellemelerle karşılaştık.
Herkes ben şu sendikadayım, ben şu odaya kayıtlıyım gibi bir ayrıma gitmeden bu eylemlere katıldı. Bu bir araya geliş güçlenmeye başladı. Dolayısıyla sağlık emekçilerinin dertlerini ortak şekilde ifade etmelerine yönelik bir kenetlenme olduğunu söyleyebiliriz. Biz ölümü, hiçbir alanda en ufak şiddetin olmasını istemeyiz. Biz yaşamak ve yaşatmaktan yana bir meslek örgütüyüz.
Kızıl Bayrak / İstanbul