AKP-MHP rejimi, hukukçuların direnişine rağmen, baroları parçalayıp ele geçirme yasasını meclis gündemine taşıdı. T. Erdoğan’dan talimat alan meclisteki dinci-faşist koalisyonun milletvekilleri, teklifi yasalaştırmak için işe koyuldu.
Ayrıntılarının bir kısmı basına yansıyan 27 maddelik teklif İstanbul, Ankara, İzmir kentlerinde “çoklu baro” kurulmasına zemin hazırlıyor. Üye sayısının beş bini geçtiği illerde, 2 bin üyeyle de farklı bir baro kurulabilecek. Baro kurulması için 2 bin avukatın imzası ve bu avukatların belirlediği 4 kişilik kurucular kurulu oluşturulması sürecin başlaması için yeterli sayılıyor. Yani saray rejimine biat etmiş, rüşvet ya da vaatle rejim politikasına alet olmaya hazır 2 bin kişinin bulunduğu yerde “paralel baro” kurulabilecek.
“Paralel devlet” kurma deneyimi olan dinci-faşist rejim, “paralel baro” kurmak için sabırsızlanıyor. Bundan dolayı hukukçuların direnişine rağmen, yasa teklifini meclise taşıdılar.
Mevcut uygulamada, her 100 üyeden sonraki her 300 üye için bir delege seçilirken, teklifle her 5 bin üye için birer delegenin seçilebilmesi öngörülüyor. Bu durumda İstanbul, Ankara, İzmit başta olmak üzere üye sayısı fazla olan büyük kentlerdeki baroların etkisi zayıflayacak. Böylece saray rejiminin borazanlığını yapanlara yeni alanlar açılmak isteniyor.
Sarayın Truva atına ‘özel koruma’
Türkiye Barolar Birliği (TBB) başkanlığına geldikten sonra, M. Feyzioğlu’nun sarayın rezil bir dalkavuğu durumuna düştüğü anlaşıldı. Yani TBB’nin başındaki kişi, artık sarayın hukukçular içindeki Truva atıdır. Nitekim bu saldırının fikir babalarından bir olduğuna dair yaygın bir kanı mevcuttur.
Hukukçuların bunca tepkisine rağmen meclise sunulan teklifte M. Feyzioğlu’nu koruyan bir maddenin konması, bu ‘Truva atı’nın saray rejiminde “kıymete” bindiğine işaret ediyor. Oysa hukukçular, vantuzlarını barolara batıran M. Feyzioğlu’ndan kurtulmak istiyor. Nitekim görevden almak için genel kurul hazırlığı başlatılmıştı. Yeni teklife göre genel kurul yapılacak ancak T. Feyzioğlu baro başkanlığından kovulamayacak.
Bu maddenin taslakta yer alması “sarayın Truva atına özel koruma sağlanıyor” şeklinde yorumlandı. Zaten böyle bir maddenin taslakta yer almasının başka bir anlamı yok.
Meclise sunulan bu teklif kabul edilip yasalaşırsa, dinci-faşist rejimin ilk işi kendi “paralel baroları”nı kurmak olacak. Bu rejimin devleti var, medyası var, Diyaneti var, troller ordusu var, tarikatları var, cemaatleri var, vakıfları var… Liste uzayıp gidiyor. Ancak her şeye rağmen halen bir barosu yok. Bu yasa ile artık AKP-MHP tetikçisi “barolar” da olacak.
Kuşkusuz ki, dinci-faşist rejim pervasızlığa devam edecek. Yine sonucun ne olacağı henüz belli değil. Bu zorbalığa karşı hukukçuların direnişe devam etmesi de ilerici-devrimci güçlerin, demokratik hakların savunulmasından yana olan tüm emekçilerin bu mücadeleye vereceği destek de süreçte belirgin bir rol oynayacak.