Adil yargılanma talebi ile ölüm orucunda olan avukatlar Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal ile uluslararası dayanışma büyüyor. Avrupa'nın dört bir yanında yer alan barolar ve hukuk örgütlerinden dayanışma mesajları gelirken Ravenna Barosu Eşit Haklar Komitesi Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal'ı onursal üye olarak kabul ettiklerini açıkladı.
Timtik ve Ünsal'a onursal üyelik
Ravenna Barosu Eşit Haklar Komitesi 17 Ağustos'ta yaptığı toplantının kararını yayınladı. Kararda adil yargılanmayı da içeren insan haklarının korunması ve hukukun uygulanmasının sağlanmasının demokrasinin köşetaşları olduğu belirtildi. Avukatların bu sebeple savunulmaları ve desteklenmeleri gerektiği vurgulandı. Avukatların ölüm orucunun insan haklarına dikkat çekmek noktasında paha biçilemez değerde olduğunun belirtildiği kararda, avukatların sağlıklarında önemli endişelerin var olduğu vurgulandı. “Türkiye'deki insan haklarını savunmayı üstlenmek ve desteklemek için mümkün olan tüm eylemleri yapmak ve değerli Türk meslektaşlarımızla dayanışmak önemlidir” denilen kararda Timtik ve Ünsal’ın Eşit Haklar Komitesi’ne onursal üye kabul edildikleri duyuruldu.
Öte yandan Çağdaş Hukukçular Derneği Twitter hesabından ve internet sitelerinden Timtik ve Ünsal'ın tahliyesini isteyen uluslararası dayanışma mesajlarını paylaştı.
Avrupa Barolar ve Hukuk Toplulukları Konseyi (CCBE) Başkanı Ranko Pelicaric imzası ile yayınlanan dayanışma mesajında 45 ülkeden barolar ve hukuk topluluklarını temsil eden CCBE'nin Türkiye'deki avukatların durumunu endişe ile yakından takip ettikleri belirtildi. Mesajda, “Hiçbir ülkede avukatlar mesleki faaliyetleri nedeniyle ile cezalandırılmamalıdır” denildi. Adalet sistemi içerisinde hukukun üstünlüğünün korunmasına, yurttaşların adalete erişimlerinin güvence altına alınmasına ve temel hak ve özgürlüklerin korunmasına sağladıkları katkı dolayısıyla avukatların temel bir rol oynadıklarını hatırlatan mesajda son olarak “CCBE örgütünün Başkanı sıfatıyla, bir kez daha Türk yetkilileri, avukatlar Ebru Timtik ve Aytaç Ünal'ın adil olarak yargılanmalarını garanti altına almaya, onların sağlıklarını korumak ve derhal özgürlüklerini geri vermek için güçlerinin yetebileceği herşeyi ivedilikle yapmaya çağırıyorum” denildi.
Fransa Barolar Birliği'nin Timtik ve Ünsal'a hitaben kaleme aldığı mesajında ise 70.000 avukatı temsil eden Fransa Barolar Birliği'nin Türkiye’de süregiden hak ihlallerini yakından takip etmekte olduğu belirtildi. Mesajda, “Sizlerin adil yargılanma hakkı ve Türkiye'de adaletin hakkaniyetli dağılımı için yürüttüğünüz mücadeleyi sonuna kadar destekliyoruz” denildi. Türkiyeli otoritelerin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni ve Avukatların Rolüne İlişkin Birleşmiş Milletler Temel Prensiplerini görmezden gelemeyeceğinin ifade edildiği mesajda son olarak “Türkiye'den ve dünyadan birçok baro ile birlikte, Türkiye otoriteleri karşısında ve uluslararası alanda adaletin tesisi güvence altına alınana dek sizlerin ve kavganızın sesi olmaya devam edeceğimize sizi temin ederiz” denildi.
Avrupa Barolar Federasyonu (FBE) İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Artur Wierzbicki imzası ile paylaşılan mesajda ise “Avrupa Barolar Federasyonu Başkanlığı ve yanı sıra Federasyonu'nun İnsan Hakları Komisyonu sizlerin ulusal otoriteler karşısında adil bir yargılanma talebi eksenindeki kritik duruşunuzu desteklemektedir” denildi.
Rotterdam Barosu Başkanı Peter Hanenberg’in mesajı da paylaşıldı. Bir süredir Türkiye'deki yargılamalarda duruşma gözlemciliği faaliyetlerinin bir parçası olduğunu ifade eden Hannenberg, Türk sermaye devletinin müvekkille ve avukatları özdeşleştirme hatasına düştüğüne değindi. Mesajda “Bundan da kötüsü, birçok avukatın doğru dürüst bir yargılama ya da bazen hiçbir yargılama olmaksızın tutuklu olduğu gerçeğidir” denildi. Avukatların altını çizmek istedikleri noktayı ve nasıl olması gerektiğini çok iyi anlattıkları belirtilen mesajda, “Uluslararası hukuk camiasının gözü bugün tamamen siz ve sizlerle aynı durumda olanların üzerinde. Ülkenizdeki durumun fazlasıyla farkındayız. Bizler kendi hükümet ve yargı makamlarımıza ve sizin ülkenizdekilere, sizler için ve aynı durumdaki herkes için adil yargılanma hakkının tesis edilmesi ve adaletin hüküm sürmesine izin verilmesi için gerekli tüm baskıyı yapacağız” denildi.
İnsan Hakları Hukukçusu Tony Fisher mesajında “Sizler amacınıza ulaşmak için bencillikten tamamen uzak bir cesaret örneği sergilediniz ve ben durumun sizlerin ölüm orucuna son vermenizi sağlayacak şekilde değişmesi umudu içerisindeyim” dedi. Avukatların sağlığı noktasında endişeli olduğunu ifade eden Fisher, son olarak “Ne kadar uzun soluklu olursa olsun, Türkiye'de olumlu bir dönüşüm olana dek ve adil yargılanma hakkı ve hukukun üstünlüğüne saygı duyulana dek sizleri desteklemeye devam edeceğiz” dedi.
Palermo Barosu adına Giovanni Immordino imzası ile yayınlanan mesajda avukatların sağlık durumu hakkında endişeli oldukları belirtilerek “Türkiye otoritelerine onların temel haklarının koruma altına alınması ve Türkiye'de yargının politik erkten bağımsız işleyişinin sağlanması için derhal serbest bırakılması çağrısını yapıyoruz” denildi.
İtalya Barolar Birliği İnsan Hakları Komitesi Başkanı Francesco Caia imzasını taşıyan mesajda “İtalyan avukatların kurumsal temsilcisi olan İtalya Barolar Birliği (CNF) Türkiye adil yargılanma ilkesinin güvence altına alınması için sizlerin sürdürdüğü mücadeleyi her daim desteklemektedir” denildi. Mesajda avukatların sağlık durumları gözetilerek tahliye edilmeleri talebi yer aldı.
İtalya’dan gelen bir diğer mesaj Pistoia Barosu Başkanı Cecilia Turco'nun imzası ile paylaşıldı. Mesajda “Pistoia Barosu Yönetim Kurulu Türkiye'de haksız şekilde tutuklanmış olan meslektaşları Ebru ve Aytaç ile dayanışma duygularını ifade eder ve ölüm orucunun sonucu olarak ortaya çıkmış olan ciddi sağlık sorunları ve yaşamlarının karşı karşıya olduğu somut risk de gözetilerek derhal serbest bırakılmalarını talep eder” denildi.
Hollanda'dan Lawyers For Lawyers (Avukatlar için Avukatlar) yayınladıkları dayanışma mesajı ile avukatların yanında olduklarını belirttiler. Yönetim Kurulu Başkanı Irma van den Berg imzası ile yayınlanan mesajda Lawyers For Lawyers ve kişisel olarak Irma van den Berg'in 8 yıl önce Türkiye'deki davaları gözlemlemeye başladıkları bilgisi paylaşılarak bu deneyimin zor ve acı verici olduğu ifade edildi. “ÇHD davalarını izledik ve ikinci ÇHD davasının sonucunda dehşete kapıldık. Ve şimdi başlattığınız ölüm orucu eylemini duymak ve sağlığınızın bozulmasını izlemek çok zor ve acı verici. Çok endişeliyiz ve ölmenizi istemiyoruz” ifadelerinin yer aldığı mesajda avukatların mücadelesini desteklediklerini ve yaydıklarını belirttiler. “Bu evrensel bir sorun. Hukukun üstünlüğü dünyanın her yerinde güvence altına alınmak zorunda ve dünyadaki her bir bireyin adil bir yargılanmaya erişime ihtiyacı var. Bunun için mücadele etmeye devam edeceğiz” denildi. Son olarak mesajda, avukatların taleplerinin kabul edilmesi, dosyanın hakkında adil yargılanma hakkının güvence altına alınması çağrısı yükseltildi. Avukatların derhal tahliye edilmesi talep edildi.
Torino Barosu Yönetim Kurulu adına yayınlanan mesajda “Türkiye'de mevcut durum tüm Türkiye vatandaşlarının ve meslektaşlarımızın adil yargılanma hakkını geri dönüşsüz bir biçimde olumsuz etkilediği gibi, aynı zamanda onları işkence tehdidi ile yüz yüze bırakmaktadır” denildi. Mesajda Türk hükümetinin tutuklu avukatları derhal serbest bırakacağına, haklarındaki suçlamaları düşüreceğine ve avukatların misilleme, engel yahut taciz korkusu yaşamadan mesleklerini ifade edebilecek koşulları sağlayacağına olan umutlarını ifade ettiler.
Bir başka dayanışma mesajı ise Güney Afrika'dan geldi. Güney Afrika Demokratik Avukatların Ulusal Birliği'de (NADEL) yayınladığı mesaj ile Timtik ile Ünsal'ın yanında olduğunu ifade etti. Mesajda iki avukatın haksız suçlamalar ve adaletsiz bir yargılama ile tutuklu bulundukları hatırlatıldı. Türkiye'de rejime karşı muhalif olan masum insanların tutuklandığı ifade edilerek Erdoğan'ın insanlara vermek istediği basit ve kaba mesajın sistem karşıtı olan kişilerin avukatlığını yapan kişilerle baş edebileceği ve böylece sıradan vatandaşların devletin zalim yüzü ile daha hızlı ve kolay karşılaşabileceği olduğu ifade edildi. NADEL'in Türkiye ile yakın politik ve ekonomik ilişkiler içerisinde olduğu Güney Afrika hükümetine başvurarak avukatların tahliye edilmesi ve adil yargılanmanın yapılmasını isteyecekleri belirtildi.