Eski Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, bir dönem ülkenin dört bir yanını “Çözüm Sarıgül” sloganıyla donattırmıştı. Ancak o proje tutmadı. 2019’da CHP tekrar belediye başkanlığı için aday göstermeyince tabela partisi DSP’ye katıldı ve oradan aday oldu. Ancak “Sevgiliye Kırmızı, Şişli’ye Sarıgül” sloganıyla yürüttüğü seçim kampanyası ‘zafer’ getirmeyince, kendi partisini kurdu. Türkiye Değişim Partisi’ni kurduktan sonra ise dinci-gericilikle ‘cilveleşmeye’ başlayan Sarıgül, bir şeyin çözümü olmasa da parti genel başkanı koltuğuna oturmaya muvaffak olabildi.
Kimi sorunlara “fantastik” çözüm önerileri sunmasıyla bilinen Sarıgül, “terör” sorununu kimin çözebileceğini de anında keşfetti. İstiklal Caddesi’ndeki bombalı saldırıyı değerlendiren Sarıgül, Saray’ın bakanı Soylu’nun güya ABD’nin taziyesini reddetmesin “son derece anlamlı” bulduğunu söyledi.
“…Beyoğlu’ndan bütün ulusuma, bütün demokratik dünyaya şöyle aktarmak istiyorum. Kürt yurttaşlarım ve Türk yurttaşlarım kardeştir. Kalleş olan Amerika’dır…” şeklinde konuşan Sarıgül, bu sözlerin hemen devamında sorunu çözmesi için emperyalist savaş aygıtı NATO’yu göreve çağırdı.
Amerikan’ın ‘kalleş’ olduğunu söyledikten sonra Sarıgül şöyle konuştu: “…Demokrasi içerisinde her şeyimizi çözmeliyiz. NATO’yu göreve davet ediyorum. Türkiye’de neden terör olayı oluyor? Tam turizmin müthiş bir noktaya geldiği bir ortamda terör olması son derece anlamlıdır.”
Bu “derin analizleri”, ancak bir dönem “çözüm” diye pazarlanan Sarıgül tipi düzen siyasetçileri yapabilir. Adam aynı anda hem Amerika’ya “kalleş” diyor hem ABD’nin savaş aparatı olan NATO’yu göreve çağırıyor. Kapitalist düzen siyasetinin “çözüm” diye pazarlamaya çalıştığı “başarılı politikacı portresi” ancak bu kadar oluyor. Böylelerinin parti kurup ülkeyi yönetmeye talip olmaları, düzen siyasetindeki çürüme ve kokuşmanın vardığı boyutu göstermesi açısından son derce çarpıcıdır.