Metin Lokumcu’nun polis tarafından öldürülmesinin ardından açılan davanın ilk duruşması bugün Trabzon 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülüyor.
Soruşturma süreci 9 yıldan fazla süren davada 13 polis yargılanıyor. Duruşma öncesi Adliye önünde Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri adına basın açıklaması yapıldı. Lokumcu’nun katledilme süreci anlatılarak “Metin Lokumcu için adalet” istendi.
Duruşmanın başlaması ile birlikte Aile, avukatlar ve katılımcılar duruşma salonuna girdi. Sanık polisler talimatla ifade verdiği için duruşmaya gelmedi. Duruşmada söz alan ailenin avukatı Meriç Eyüpoğlu şunları ifade etti:
“9 yıl, 11 ay, 10 gün sonra nihayet bir duruşma salonundayız. Kimyasal gaz kullanılması sonucu Metin hocanın ölmesi taksir olarak değerlendirilebilir mi? Sanıklar bu sonucu ön görmüşler midir, görmemişler midir? Metin Lokumcu’nun Hopa’da doğrudan gaza maruz kaldığını gösteren görüntüleri getirdik, mahkemeye sunacağız. Hopa’da o kadar çok gaz atılıyor ki 7 ilin gaz stoku bitiyor. Dosyanın Ağır Ceza’ya taşınması gerekmektedir.” Devamında Müştekiler Vekili Av. Sercan Aran söz aldı: “Olayın hukuki mahiyeti değerlendirilirken 10 yıl öncesine gidip Hopa'da neler olduğunu hatırlamamız gerekir. Deresine, suyuna, toprağına, doğasına sahip çıkan Hopa halkının ifade özgürlüğünü polisin engellemesiyle olaylar başlamıştır. Dönemin Başbakanını protesto etmek isteyen Hopa halkına adeta savaş açılmış, amacı ifade hürriyetini kullanmak isteyen yurttaşlara orantısız müdahalede bulunulmuştur. Bu hakka yönelen orantısız müdahale kolluğun ilk icrai hareketini göstermektedir."
Daha sonra Metin Lokumcu’nun oğlu Ulaş Lokumcu söz alarak şunları ifade etti:
“31 Mayıs 2011 yılında öldürülen babam için bizler, Lokumcu ailesi olarak, bugün eksiksiz buradayız. Aslında o saatlerde babam ölmüş. Ama Recep Demirci de bana telefonda söylemek istemediği için böyle söylemiş. Biz, evden çıktıktan bir süre sonra havalimanına gittik. Havalimanına giriş yaparken yürüyen merdivenlerde bir süredir aynı kişinin etrafımızda olduğunu gördük. O sırada halen babamın öldürüldüğünü ve Hopa’daki olayların böyle olduğunu bilmiyordum. Havalimanında beklerken, babamın öldüğünü haberlerde gördüm. Haberlerde ve görüntülerde izlediğim kadarıyla o gün Hopa’da, babam öldürüldükten hemen sonra, “İmamın ordusu Hopa’dan defol” sloganı atılıyordu. O dönem suç olan bu slogan yıllar sonra haklılığını bir kez daha kanıtladı. Buradaki imamın ordusundan kasıt Fetullah Gülen cemaatinin polis teşkilatı içerisindeki yapılanmasıydı. Bugün “ne istediler de vermedik” diyenler ne verdiler bilmiyorum, ama ben o günkü iktidara ve o günkü ortaklarına babamı verdim.”
Duruşmanın devamında, Lokumcu’nun kız kardeşleri ve o dönem muhtar olan erkek kardeşi de söz aldı. Kardeşleri tarafından Lokumcu’nun hayat dolu, mücadele eden bir insan olduğu vurgulandı, katillerin en ağır şekilde cezalandırılması talep edildi.
İzmir Baro Başkanı Özkan Yücel savcılık mütalaasından ardından söz aldı ve şunları dedi:
“Biz baro başkanlarının da görevsizlik ile ilgili sözleri ve katılma taleplerimiz olacak onları sıralamak ve bunun akabinde ara karar verilmesini talep ediyoruz.”
Artvin Baro Başkanı Av. Ayla Varan şunları dedi:
“Kimyasal gazların öldürücülüğü ve orantısız bir biçimde kullanıldığı ortada. Bu sonuçtan belli. Silahsız insanlara karşı kimyasal gaz kullanılması gerekli miydi? Görevsizlik konusunda bunca hukukçu hemfikiriz. Bu dosyanın yeri mahkemeniz değildir."
Devamında Diyarbakır Baro Başkanı Av. Nahit Eren, İzmir Baro Başkanı Av. Özkan Yücel, Van Barosu Yönetim Kurulu üyesi Av. Mehmet Karataş, Trabzon Baro Başkanı Av. Sibel Suiçmez konuştu.
Ardından Çağdaş Hukukçular Derneği adına Av. Ayşegül Karpuz söz aldı ve şunları ifade etti:
“Metin Lokumcu öldürüldüğünde hukuk fakültesinde öğrenciydim. Arkadaşlarımız bu ölümü, Karadeniz’deki iktidarın doğa talanına dair talan projelerini protesto ettiler. 6 ay tutuklu kaldılar.”
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği adına söz alan Av. İlknur Alcan, şunları ifade etti:
“Polisler bu silahları nasıl kullanmaları gerektiğine dair eğitim alıyorlar. Kişinin yüzüne biber gazı sıkarsanız öleceğini bilmektedirler. Mahkemenizin görevsizlik kararı vermesi gerektiğini düşünüyoruz.”
Barolar ve derneklerin davaya katılım talepleri mahkeme tarafından reddedildi.
Dosyanın Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesi talebi mahkemece reddedildi.
Ara karar yazımı devam ederken söz alan Avukat Meriç Eyüboğlu şunu ifade etti:
“Bugün bu salonda bildiğimiz bütün yöntemleri kullandık. Ara karar oluştururken bile ‘beraat’ kararını vereceğini ima eden bir gerekçe ile ara karar veriyorsunuz. Taleplerimizi duymazdan geliyorsun. Belli ki biz bu davayı adil yargılamaya ulaşmak açısından selametle ilerleyemeyeceğiz.”
Mahkeme reddi hâkim talebinin değerlendirilmesi için dosyanın nöbetçi ceza hakimliğine gönderilmesine karar verdi. Bir sonraki duruşmanın 28 Haziran 2021, saat 10.00’a bırakılmasına karar verildi.