Kobanê Davası'nın 15. duruşması

Kobanê Davası 15. duruşması Sincan Hapishanesi Kampüsü'nde görüldü. Jandarma avukatlara saldırdı, söz hakkı engellenen siyasetçiler durumu protesto etti.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 25 Temmuz 2022
  • 15:50

Kobanê Davası’nın 15'inci duruşması, birinci gününde Sincan Cezaevi Kampüsü’nde Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görüldü.

Duruşma öncesinde Selahattin Demirtaş’ın avukatı Hadi Cin, dava sürecinde yaşanan hukuksuzlukları anlattı. Mahkemede asılsız iddiaların zorlama bir şekilde ispatlanmaya çalışıldığını, ama ispatlanamayıp çöktüğünü dile getiren Cin devamında şunları söyledi:

 “Özellikle Erdoğan mitinglerde ‘bu insanları bırakamayız’ dedi. AİHM kararları uygulanmadı. Devletin kendi Anayasa’sını tanımadığı ve bu konsepti hakiminden personeline yürütecek kadrosunu oluşturduğu bir dava söz konusu. Ancak hemen yarın hüküm kurulsa bile bu kararın, ‘siyasetçileri bu şekilde tasfiye ederiz’ diye düşünenlerin aleyhine sonuç vereceğine eminim.”

Tercüman yargılanandan istendi, Tuncel’e söz verilmedi, hukuksuzluklar devam etti

Duruşmada tutuksuz yargılanan siyasetçilerden Sibel Akdeniz, Varto Ağır Ceza Mahkemesi’nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya bağlandı. Mahkeme heyeti Akdeniz’in Türkçe dilekçe yazdığını belirterek, tercüman hazır edilmesi talebini reddetti. Heyet, Akdeniz’den tercüman getirebileceğini belirtti. Avukat Çiğdem Kozan, mahkeme heyetinin kararına itiraz etti. Heyet, itirazı kabul etmedi. Söz alan avukat Kenan Maçoğlu’nun dosyaya giren evrakları okuma talebi de mahkeme heyeti tarafından reddedildi. Ardından Sabahat Tuncel’in “Kanuna uygun bir savunmaya izin verecek misiniz” sorusu karşısında heyet Tuncel’e söz vermedi. Gülten Kışanak’a söz veren mahkeme Kışanak’ın sözlerinin bitmesini beklemeden Figen Yüksekdağ’a söz verdi. Mahkeme heyetinin tavrına tepki gösteren Yüksekdağ, mahkemenin Tuncel’in savunma hakkının verilmesini talep etti. Savunma için yeterli koşullar sağlanmadan savunma yapmayacağını söyleyen Yüksekdağ’ın ardından Gülser Yıldırım’a söz verildi. Yıldırım’da Tuncel’e söz verilmesini istedi. Tuncel kürsüye çıkınca, heyet başkanı Tuncel’in davranışını mahkemenin disiplinini bozma olarak kaydetti.

Jandarma saldırdı, tutsaklar ve avukatlar protesto etti

Avukatların bu hukuksuzluklara devam eden itirazları üzerine heyet askerin avukatları susturmasını istedi. Jandarma avukatlara saldırdı. Siyasetçilerin söz hakkı engellendi, siyasetçiler alkışlar ve sandalyelere vurarak, durumu protesto etti. Salondaki gerginlikte siyasetçi Nazmi Gür fenalaştı.

Aysel Tuğluk’a zorla dilekçe yazma dayatıldı!

Duruşma, verilen aranın ardından Sebahat Tuncel’in söz almasıyla başladı. Tuncel, şunları söyledi:

“Sesimizi kısmasaydınız, bağırmayacaktık. Sayın heyet sabah yaşananlardan siz sorumlusunuz. Biz milyonlarca insanların temsilcisiyiz, demokrasi için mücadele ediyoruz. Gizli tanıkları açık tanık yaparak, açık tanıkları gizli tanık yaparak, yargılama yapıyorsunuz. Bizi cezalandırmak için uğraşıyorsunuz ama bunun karşısında biz Kürdistan, Türkiye halklarına karşı sorumluluk hissettiğimiz için savunma yapacağız. Ben savunma hakkımdan feragat etmiyorum ama zaman sınırlaması içerik sınırlaması olmadan. Lideriniz çete üyesi çıktı, ‘kimseden para aldı mı’ bilmiyoruz ama ortaya çıkacaktır. Biz savunma yaparken gülüyorsunuz. Neye gülüyorsunuz bilmiyorum, halkın yoksullaşmasına mı Türkiye’nin mafya düzenine teslim edilmesine mi?” 

Tuncel’in ardından Ayla Ata Akat söz aldı. Ata, “O süreçte yaptıklarımızın arkasındayım, hatta az bile yaptık. O zaman yeterince şey yapsaydık bugün bunlar yaşanmazdı” dedi.

Ata’nın ardından mahkemede SEGBİS’le Gültan Kışanak söz aldı. Kışanak, haklı olduklarını belirterek “Biz siyaset yaptık. Biz demokratik hukuk devletinin işlemesi için üzerimize düşeni yapmaya çalışıyoruz ama izin vermiyorsunuz” diye konuştu.

Kışanak’ın ardından söz alan Figen Yüksekdağ, mahkemenin demans hastası Aysel Tuğluk’a karşı tavrını eleştirerek şunları söyledi: 

“Aysel Tuğluk ağır hasta, yaşamı ve tedavisi oldukça zor bir hastalıktan bahsediyoruz. Kapı gibi raporu inkar eden bir ATK var, ahlak ve vicdan yoksulluğuyla karşı karşıyayız. Buna rağmen Aysel Tuğlak’a karşı bu zorla getirme uygulanması düşman hukukudur. Bu durum faşist, gerici iktidarlarda bile görülmedi. En son Tuğluk’a tebliğ edilen belgeler siyasidir. Onlar sanıyor ki; ‘Biz hep düdüğümüzü öttürürüz’ ama hesap verecekler. Yalan rapor veriyorlar. ATK’ye giden arkadaşımızın sürecini yönetemeyeceklerini anlayınca 2 hafta kalması gerekirken 2 gün sonra geri yolladılar. Arkadaşımız döndüğünde hastalığı artmıştı, siz yalan rapor gerçekmiş gibi arkadaşımızı mahkemeye getirdiniz. Neredeyse savunmasını yapacaktınız, arkadaşımızın durumunun birinci sorumlusu iktidardır, ikinci sorumlusu onun infaz memuru gibi davrananlardır.” 

Yüksekdağ, gardiyanların sorumluluk alamayız diyerek Tuğluk’u dilekçe yazmaya zorladıklarını belirtti.

Duruşmada söz alan siyasetçi Alp Altınörs, gizli tanık ifadelerinin birbiriyle ve kendi söyledikleriyle çeliştiğini vurguladı.

Bir önceki oturumda yaşananlara dair söz alan siyasetçi Zeynep Karaman, Kürtçe tercüman eşliğinde konuştu. Karaman, heyetin usulsüzlüklerini anlattı.

Ardından konuşanlar heyetin, kendilerinin savunma yapma koşullarını kısıtladığını vurguladı. Ayrıca Pervin Buldan’a babasının ölümünden kaynaklı başsağlığı dilediler.

Heyet ceza vermeye programlı 

Avukat Erdal Kuzu, duruşmanın yarına ertelenmesini talep etti. Mahkeme heyeti, Kuzu’nun talebini reddederek, duruşmanın devam edeceğini belirtti. Kuzu, konuşmasında heyetin cemaat üyesi yargıçlar gibi ceza vermeye programlı olduğunu vurguladı.

Mahkeme Avukat Kuzu’nun beyanlarının ardından ara kararını açıkladı. Heyet, tutuklu siyasetçi Zeynep Karaman için Diyarbakır’dan çıkarılan yakalama kararının kaldırılmasına, siyasetçi Can Memiş’in de bir ay imza yükümlülüğünün kaldırılması talebini kabul ederek, tutuksuz yargılanan siyasetçi Sibel Akdeniz’in yarın savunma yapması için tercüman listesinde kayıtlı olan tercümanın mahkemede hazır edilmesine karar verdi. Duruşmaya yarın devam edilecek.