Kobanê Davası’nın 15'inci duruşması, yedinci gününde Sincan Cezaevi Kampüsü’nde Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülüyor.
Duruşmada söz alan HDP’nin Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Üyesi Ali Ürküt, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Osman Kavala kararını hatırlattı.
Tanık beyanlarına ilişkin de konuşan Ürküt “Bu ifadeleri ciddiye alıyorsunuz. Beyanlar üzerinden yeni deliller bulmaya çalışıyorsunuz. Tanık ifadelerinin yalan olduğu ortaya çıktı, beyanları kabul etmiyorum. Bu iddialar tanıkların kendini kurtarma çalışmasıdır” dedi.
Ali Ürküt’ün ardından HDP eski Parti Sözcüsü ve MYK üyesi Günay Kubilay tanıklar üzerine şunları söyledi:
“A53’ün ifadesi tamamen gerçek dışı. Tanığın iddia ettiği gibi Demirtaş’ın bir açıklaması yok, toplantı da HDP Genel Merkezi’nde değil Eğitim-Sen’de yapıldı. Bunlar Yargıtay yazışmalarıyla kanıtlandı. Bu beyanlar üzerinden yargılama yapmak anlamsızdır. Gizli tanık Ulaş’ın ifadeleri rivayetten ibarettir. Hukuk normlarının geçerli olduğu bir yerde bu tanıkların ifadeleri geçerli olmaz. MYK çağrısı bir gizli tanık ‘Şiddet çağrısı olarak algılamadım’ derken diğeri şiddet çağrısıdır diyor. Çağrının, şiddet içermediği, demokratik bir çağrı olduğunu bütün dünya biliyor. Gizli ve açık tanıklar bir zamanlar örgüt içinde yer aldığı daha sonra gelerek etkinlik pişmanlıktan yararlandığı ortadadır. Güvenlik iradeleriyle belli bir ortaklık yapmışlardır, tanıkların onlarla anlaşma yapanların ihtiyaçları doğrultusunda hareket ettiği ortadadır. Tanıkların profesyonel kadrolu tanık oldukları anlaşılıyor. Bu davanın tanıklarının ifadelerinin üzerinde kurulduğu ortadır.”
“Yalancı tanıklar geçidi”
HDP önceki dönem MYK Üyesi Alp Altınörs söz aldı. Altınörs, “Bu dava yalancı tanıklar geçidine döndü. Gizli ve açık tanıkların ifadelerinin dedikodu olduğunu söylemiştik. Gizli tanık Ulaş’ta ifadesinde açıkça söylemiş zaten” dedi.
SEGBİS ile Edirne F Tipi Yüksek Güvenlik Cezaevi’nden bağlanan HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş şunları söyledi:
“Arkadaşlarımız dosyadaki çelişkilere dikkat çekti. Hepsi haklı. İddianamelerde ve mütalaalarda bir çarpıtma var. Keşke mahkemeniniz gerçeğin peşinde olsa. Tüm ara kararlarda olayların geçtiği zaman yok sayılıyor, bütün olaylar bugünkü atmosferin içine sokulmaya çalışıyor. Hiçbir mütalaalarda, iddianame de ‘Çözüm süreci’nden bahsedilmiyor. Mütalaa, ‘çözüm süreci’ yokmuş gibi davranıyor çünkü o atmosferde kurulanan bir sözün anlamı daha farklı. İddia makamına göre ‘çözüm süreci’ yok. Demokratik Toplum Kongresi’nin Cemil Çiçek imzasıyla Meclis’e davet edildiğini görmüyor ama Yargıtay’ın DTK’ya ilişkin kararını görüyor. DTK’nin hala yasal çalışma yürüttüğünü görmüyor. AKP’nin o dönemdeki politikaları yokmuş gibi davranıyor. O dönemin Başbakanı Erdoğan’ın ‘Benim MİT müsteşarı gidip İmralı’ya görüşecek’ dediğini görmüyor. O dönemin Hükümet Sözcüsü Arınç, ‘Bizim dönemimizde PKK bayrağını açmak suç olmaktan çıktı’ diyor. O dönem herhangi bir savcı çıkıp ‘bunlar suç’ diyebilir miydi?”
DBP eski eş genel başkanı Sebahat Tuncel ve HDP eski MYK üyesi Zeynep Karaman'ın Covid-19 testi pozitif çıktığı için duruşmaya katılamıyorlar.
“Tanık Ulaş gerçekte yok”
Mahkeme verilen aranın ardından HDP MYK eski Üyesi Mesut Bağcık söz almasıyla başladı. Bağcık, aleyhine olan delilleri kabul etmediğini belirtti. Bağcık’ın avukatı Yusuf Çakaz Bingöl’den SEGBİS’le bağlanark savunmayaptı.
Daha sonra avukat İlyas Tarım, avukat Ali Bozan ve avukat Cahit Kırkazak savunma yaptı. Kırkkazak dosyada adı geçen tanık Ulaş’ın gerçekte olmadığını iddiaetti.
Heyet, Kırkazak’ın beyanlarının ardından duruşmaya yarın sat 10.00’a kadar ara verdi.