1 Eylül Dünya Barış Günü’nde İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla Kadıköy’de İskele Meydanı’nda basın açıklaması gerçekleştirildi.
Basın açıklamasında “Ayrımcılığa karşı eşitlik, savaşa karşı barış, ırkçılığa karşı kardeşlik” şiarlı ortak ozalit açıldı. İlk olarak yapılan konuşmada “İktidarın ayakta kalabilmek için tek yolu baskı ve şiddeti arttırmak. AKP-MHP koalisyonu onlarca yıldır Kürt halkının çözümü mümkün olan taleplerini hayata geçirmek yerine savaşı saldırganlığı tetikliyor” denildi.
5 Eylül’de yapılması düşünülen Dünya Barış Günü mitinginin keyfi yasaklanmasına ilişkin miting Tertip Komitesi’nden bir kişi söz alarak keyfi yasakları teşhir etti. Konuşmada şunları ifade edildi:
“Savaş ve işgal politikaları yüzünden halklar her gün göç etmek zorunda kalıyor, göç etmek zorunda kalan emekçiler sermayeye ucuz emek gücü olarak köleleştiriliyor. Böylesi bir dönemde her zamankinden daha fazla barış talebini yükseltmemiz gerekiyor. Biz büyük bir barış mitingi örgütlemeyi düşündük. Başvurularda bulunduk, 5 eylül tarihi için İstanbul Valiliği’nin onayını aldık ve çalışmalara başladık. Çalışmalarımız devam ederken gerekçesini bilemediğimiz bir şekilde mitinge izin verilmeyeceğine dair karar bize iletildi. Keyfi uygulamaların, hak tanımazlığın, bir örneğidir bu durum. İstanbul Emek ve Demokrasi güçleri olarak ne haklarımızdan, ne de geleceğimizden vazgeçmeyeceğiz. Miting yapma hakkımıza sahip çıkıyoruz ve geri adım atmıyoruz. Bu uygulamayı kabul etmeyeceğiz.”
Konuşmasının devamında 5 Eylül’de Bakırköy Pazar Meydanı’na çağrı yapıldı.
Konuşmaların ardından basın açıklaması okundu. Açıklamada şunlar vurgulandı:
“Bu sene 1 Eylül’de de savaş, çatışma ve bunun yarattığı yoksulluk ve göç ile karşı karşıyayız. Savaşlar, çatışmalar, yerinden yurdundan edilen ve yollara düşen mülteciler... Bütün bunlar işçi ve emekçilerin ürettiği zenginliğin paylaşılması ve yeni kaynak alanları için dünyanın yeniden paylaşılması mücadelesinden ortaya çıkıyor. Suriye’den Yemen’e, Irak’tan, Filistin’e ve Afganistan’a, Libya’dan Doğu Akdeniz’e bütün coğrafyamız ateş altında. Yaşadığımız bölge enerji kaynaklarının paylaşımı ve geçiş yollarının denetimi mücadelesi nedeniyle emperyalistlerin ve bölge gericiliklerinin savaş ve çatışma merkezi olmayı sürdürüyor. Bu gerici güçlerin başlattığı ve dahil olduğu savaşlar, yüz binlerce insanın ölümüne ve milyonlarca insanın yıkıma uğratılmasına, yaşadığı yerlerden göçmesine sebep oluyor. Ancak savaşları başlatanlar ve destekleyenler "barış ve çözüm" sözcüklerini de dillerinden düşürmüyorlar. Onların dilinde bu kelimeler kirleniyor; savaş, talan, sömürü anlamı kazanıyor. Bu savaşlar, onlara yeni pazarlar, daha çok egemenlik ve kar getiriyor. Emekçi sınıflar için ise ölüm, yurtsuzluk, yoksulluk ve kölelik üretiyor.”
Son dönemde arttırılan mülteci düşmanlığına değinilen açıklamada, “Emperyalistlerin ve onların işbirlikçilerinin paylaşım kavgalarının bizi bölmesine izin vermeyelim. Suriyeli-Afgan deniliyor, bölünüyoruz. Kürt-Türk deniliyor bölünüyoruz. Alevi-Sünni deniliyor bölünüyoruz. Egemenlerden, sermayeden ve onun savaşçı politikalarından ayrılmadıkça, kendimiz için örgütlenmedikçe, kendimiz için mücadele etmedikçe her kavganın, her savaşın kaybedeni biz olacağız.” denildi. Mültecilere yönelik her türlü ırkçı saldırının karşısında olunacağı belirtildi ve mültecilerle dayanışma içerisinde olma çağrısı yükseltildi.
Basın açıklamasının okunmasının ardından sona eren eylem boyunca “Savaşa hayır, barış hemen şimdi!”, “Faşizme karşı omuz omuza!”, “Yaşasın halkların kardeşliği!”, “Biji berxwedana zindana!” ve “5 Eylül’de miting alanındayız!” sloganları atıldı.
Kızıl Bayrak / İstanbul