1 Eylül açıklamaları

Sendikalar ve meslek örgütleri tarafından 1 Eylül Dünya Barış günü vesilesiyle yazılı açıklama yapıldı.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 01 Eylül 2021
  • 13:40

Sendikalar ve meslek örgütleri tarafından 1 Eylül Dünya Barış günü vesilesiyle yazılı açıklama yapıldı.

DİSK: "Savaşın kazananı barışın kaybedeni olmaz!" 

DİSK Yönetim Kurulu adına DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu'nun 1 Eylül Barış Günü için yaptığı açıklamada Afganistan Sendikalar Konfederasyonu (AMKA) Genel Başkanı Maroof Qaderi sendika merkezi kapanmadan önce gönderdiği son mesajında söylediği "Savaşın kazananı barışın kaybedeni olmaz!" sözünü aktararak şöyle devam etti:

“1 Eylül Dünya Barış Günü'nü bir kez daha savaşların gölgesinde karşılıyoruz. Ortadoğu ve Kafkaslar'da devam eden savaşlar, toplumsal huzuru, geleceğimizi, ekonomiyi ve doğayı etkiliyor. Savaşlar yoksulluğu tetikliyor. Silahlanma bütçeleri arttıkça eğitime, sağlığa ve emekçilere ayrılan bütçeler azalıyor. Yoksullar ve işçiler güvencesizliğe mahkûm ediliyor. Savaşlar nedeniyle milyonlarca insan yaşadıkları yeri terk etmek zorunda kalıyor. Savaşlar ekolojik bir felakete sürüklenen doğanın yok oluşuna hız veriyor. Savaşlar ayrımcılığı, eşitsizliği ve nefreti derinleştiriyor. Nazi Almanya'sının Polonya'ya saldırarak 2. Dünya Savaşı'nı başlattığı 1 Eylül 1939'un yıldönümünde bir kez daha temel bir ilke olarak savaşa karşı olduğumuzu barışı savunduğumuzu tekrar edeceğiz. İşçi sınıfının barışa özlemi güncelliğini koruyor. Demokratik haklara, eşitliğe, adalete kavuşmak için barışı savunmaya devam edeceğiz.

Barış içinde kardeşçe yaşayabileceğimiz bir ülke ve bir dünya için emperyalist politikalara karşı uluslararası sınıf dayanışmasını yükseltmeyi sürdüreceğiz.

Yaşasın işçilerin birliği, yaşasın halkların kardeşliği!”

KESK: “Emperyalizme, gericiliğe, savaş politikalarına karşı eşitlik, özgürlük, laiklik ve barış mücadelesini yükseltmeye”

KESK’in açıklamasında 1 Eylül’ün İkinci Emperyalist savaşın başlama tarihi olduğu hatırlatılarak savaşın son güncel örneği olarak Afganistan’da yaşandığı vurgulanarak şöyle devam edildi:

“20 yıldır işgal ettiği, kendi kaderini belirleme iradesini yok saydığı Afganistan’ı apar topar terk eden emperyalist ABD bu kez de yeni işbirlikçisi gerici Taliban güçlerini yerine bırakmıştır. Aralarında AKP iktidarının da bulunduğu benzer zihniyete sahip ülkelerin iktidarları Taliban’ı tanıma yarışına girdiler.

Uluslararası bu güçlerden destek bulan Taliban’ın ilk işi ise IŞİD’ten de bildiğimiz kadınların haklarına yönelik saldırı, kadınlara kölelik koşullarında yaşam emperyalizme, gericiliğe, savaş politikalarına karşı eşitlik, özgürlük, laiklik ve barış mücadelesini yükselteceğiz!

Açlığa, susuzluğa, sefalete sürüklenen milyonlar, göç yollarında yitip giden yüz binler, her geçen gün derinleşen gelir adaletsizliği umurlarında değil! En son Ankara Altındağ’da yaşanan olaylarda da görüldüğü üzere mülteciliğe yol açan politikalara yönelmesi gereken öfkeyi savaşların mağdurlarına yönelterek bir yandan da yeni çatışmaların fitilini ateşliyor, böylece iktidarlarını pekiştiriyorlar.

Öte yandan Bölgenin kadim sorunları Kürt ve Filistin sorunları konusunda da emperyalistler ve iktidarlar rant ve paylaşım çerçevesinde oyalama, inkar ve çözümsüzlük politikalarında ısrar ediyor, çatışmaları derinleştiriyorlar.

Ekmeğimize, geleceğimize, aşımıza, ormanımıza, suyumuza göz dikenler, halkların bir arada yaşama iradesini de iktidarları için en büyük tehdit olarak görüyorlar. Yitip giden hayatların yanı sıra doğa tahribatının dünyanın geleceğini tehdit eder düzeye ulaşmasının son kanıtı olan pandemiye, yaşanan orman yangınları ve sel felaketleri gibi açık göstergelere rağmen doğa talanı, HES’ler, canlıların yaşam alanlarının ortadan kaldırılması, sera gazlarının kullanımı vb. devam ediyor. Sermaye ve rant için yaşama dair ne varsa ortadan kaldırılması zerre kadar umurlarında değil!

Bu gidişatı durdurmak mümkün! Bunun yolu emperyalizme, gericiliğe, savaş politikalarına karşı eşitlik, özgürlük, laiklik ve barış mücadelesinden geçiyor."

TMMOB: Barışa bir şans verin

1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesiyle TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz açıklama yayınladı. Korkmaz şunları ifade etti:

“Yaşanan onca acıya rağmen savaşların sonunun gelmiyor olması, barışa olan ihtiyacımızı her geçen gün daha da arttırıyor. Başta Yemen, Etiyopya, Afganistan ve Suriye olmak üzere dünyanın pek çok bölgesinde savaş ve çatışmalar en kanlı biçimiyle devam ediyor.

Yaşanan çatışmalar, patlayan bombalar nedeniyle her gün yüzlerce insan ölüyor, binlercesi yaralanıyor. Milyonlarca insan yaşadıkları topraklardan göç etmek zorunda kalıyor. Savaşın yarattığı şiddet ve düşmanlık, dünyanın her yerini savaş alanı, dünyada yaşayan herkesi savaşın hedefi haline getiriyor. Dünyanın bir yerinde savaş yaşanıyorsa, dünyanın her yerinde savaşın etkileri görülüyor.”

Emperyalist savaşların ve saldırganlığın nedenlerine değinilen açıklamada son olarak şunlar vurgulandı:

“Bu ülkenin mühendisleri, mimarları, şehir plancıları olarak bizler, çatışmaların ve silahların sustuğu, komşularıyla barış ve dostluk içinde yaşayan bir ülke istiyoruz. Sınırları içinde yaşayan farklı inançların, kültürlerin, kimliklerin barış içinde kardeşçe yaşayabildiği bir ülke istiyoruz.”

TTB: Barış olmadan sağlık olmaz

Türk Tabipleri Birliği (TTB) de 1 Eylül açıklaması yaptı. Açıklamada şunlar vurgulandı:

“Tüm dünyada barışa en çok ihtiyacımız olan bu günlerde, ülkemizde de sürdürülebilir demokratik hayat için barışçıl bir ortam dışında seçeneğimiz yoktur. Sivil silahlanma, paramiliter güçlerin beslenmesi, şiddet ortamının sürdürülmesi tüm insanlık için tehdittir. Unutmayalım ki; savaş ve çatışmanın kaybedeni her zaman halklardır. Toplumsal sağlığımız için barış dışında bir seçeneğimiz yoktur. Savaşsız, sömürüsüz bir dünya bizlerin ellerinde, dayanışmayla kurulacaktır.”

Gıda-İş Sendikası: Barış emekçilerin ihtiyacı

DİSK Genel Yönetim Kurulu Üyesi ve Gıda-İş Genel Başkanı Seyit Aslan da bir açıklama yaparak şunları dedi:

“2021 1 Eylül Dünya barış gününde, dünyada ve hemen yanı başımızdaki Ortadoğu coğrafyasında yaşanan savaşların kazananları uluslararası tekeller kaybedense işçi ve emekçi halk oluyor. Tüm dünyadaki bu savaş ortamını bitirip barış ile dünyayı refaha kavuşturabilecek olan da işçi sınıfı. Dünyayı huzur ortamına çevirebilecek kilit nokta işçi sınıfının kendi çıkarları için emperyalist hegemonya savaşlarına dur diyebilecek birliklerini örüp sağlamlaştırması, barış talebi için mücadele etmesidir.”

İHD: "Barış hakkını savunarak barışı getirebiliriz"

İnsan Hakları Derneği (İHD), 1 Eylül Dünya Barış Günü'ne ilişkin "Barış hakkını savunarak barışı getirebiliriz" dedi. İHD açıklamasında şunları ifade etti:

"Çoğulculuk, İHD'nin pek çok kez vurguladığı ve yansıttığı, 'herkes farklı, herkes eşit' sloganında ifadesini bulur. Çoğulculuk aynı zamanda demokrasinin de temelidir. İHD demokrasi ile insan hakları arasında koparılamaz bir bağ bulunduğu düşüncesindedir. O nedenledir ki, İHD Türkiye'nin temel sorununun insan hakları ve demokrasi sorunu olduğunun altını çizmiş ve bu temel sorununun en önemli halkasının da Kürt sorunu olduğu tespitinde bulunmuştur. Türkiye'nin insan hakları ve demokrasi sorununu çözebilmesi için yeni barış sürecine ve böylelikle çatışma çözümüne ihtiyacı vardır."