İstanbul Barosu sınırda bekleyen göçmenler hakkında gözlemlerini paylaştı

İstanbul Barosu İnsan Hakları Merkezi, Yunanistan’a açılan Edirne’deki Pazarkule Sınır Kapısı ve çevresindeki mültecilerin durumuna ilişkin gözlemlerini sosyal medya hesabından açıkladı.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 01 Mart 2020
  • 22:50

İdlib’de savaşın kızışması ve Erdoğan yönetiminin bu süreçte göçmenleri bir kez daha pazarlık konusu yaparak sınır kapılarını açtığını duyurmasıyla birlikte binlerce göçmen Avrupa sınırına doğru yürüyüşe geçmişti.

Binlerce göçmenin Yunanistan sınırındaki bekleyişi hala sürüyor.

Öte yandan, bizzat sorumlu olduğu savaşın acılarını da istismar etmekten geri durmayan Erdoğan yönetimi, göçmenleri yeni acı ve yıkımlarla yüz yüze bırakıyor. Zira, sınır kapılarında bekleyen göçmenler bir yandan açlık ve soğukla mücadele ediyor, diğer taraftan Yunan polisinin gaz bombalı, tazyikli sulu saldırısına maruz kalıyor.

İstanbul Barosu İnsan Hakları Merkezi, Yunanistan’a açılan Edirne’deki Pazarkule Sınır Kapısı ve çevresindeki mültecilerin durumuna ilişkin gözlemlerini sosyal medya hesabından açıkladı.
 
İstanbul Barosu’nun 1 Mart tarihli gözlemleri şöyle:

1. Pazarkule Sınır Kapısı ve civar arazide farklı uyruklardan oluşan, aralarında kadınların ve çocukların da bulunduğu 2000 civarında sığınmacı yaklaşık üç gündür Yunanistan’a geçmek için beklemektedir. İnsanların birçoğu sınırı geçecekleri yönünde beklentilerinin olduğunu ve orada beklemeye devam edeceklerini aktarmaktadır.

2. Yunanistan’ın sınır kapısı kapalı olup Yunanistan tarafında bekleyen polisler sığınmacılara yoğun bir şekilde biber gazı, ses bombası ve tazyikli su kullanarak saldırmaktadır. Saldırılarda çocukların ezilme tehlikesi geçirdiği ve birçok kişinin gaz fişekleri ile yaralandığı aktarılmıştır.

3. Kara sınırından geçiş yapmayı başaran ve Yunan polisi tarafından yakalanan yaklaşık 200 – 300 kişinin sopalarla darp edildiği, ardından paraları, telefonları ve hatta ayakkabı bağcıkları alınarak araçlarla Türkiye tarafına geri itildiği aktarılmıştır.

4. Sivil toplum kuruluşlarının yiyecek dağıtımı yaptığı; fakat bu yardımların yeterli olmadığı gözlemlenmiştir. Ayrıca alanın hijyen açısından kötü durumda olduğu ve güvenlik risklerinin bulunduğu görülmüştür.