Göçmenlerin toplu ölümüyle sonuçlanan facialar, medya tekellerinin “sıradan haberler” kategorisinde yer alıyor. Göç yolarının ölüm yollarına çevrilmesine rağmen, bu yollara düşenlerin sayısı azalmak bir yana artıyor. Bu gerçeği sorunu yaratan sistemin bekçileri de dile getiriyor.
Avrupa Birliği (AB) sınır koruma ajansı Frontex, Doğu Akdeniz güzergâhını kullanarak Avrupa’ya giriş yapanların sayısının bir önceki yıla göre yüzde 46 arttığını açıkladı. Frontex verilerine göre, Balkanların batısında izinsiz sınır geçişlerinde de bir önceki seneye oranla yüzde 143'lük bir artış yaşandı. Gerçeği tam yansıtamasa bile bu rakamlar, ölüm yollarına düşenlerin sayısında dramatik bir artış olduğunu gösteriyor.
İnsanlar olağan koşullarda ölümü göze almazlar. Bir dava uğruna mücadele etmiyorlarsa, ancak tahammülü zor koşullara maruz kaldıklarında böyle bir riski göze alabilirler. Göçün altında yatan nedenlere bakıldığında ya savaş ya etnik çatışma ya açlık ya işgal gibi doğrudan sistemin ürettiği sorunlar olduğu görülür. Nitekim kapitalist emperyalizm bu sorunları üretmekle kalmıyor, daha da derinleştiriyor. Ülkeleri işgal eden emperyalistler, bölgesel çatışmaları da körüklüyorlar. Ortadoğu’da birçok ülke savaş alanına çevrilirken, Açlıkla boğuşan Afrika kıtasında ise büyük tekellerin çıkarları için kabileler arası çatışmalar da kışkırtılıyor.
İnsanları göçe zorlayan sorunları yaratan sistem, Avrupa yollarına düşenlerin önünü keserek de Akdeniz’i mezarlığa çeviriyor. Bir döngüye dönüşen bu sorun binlerce insanın hayatına mal oluyor. Çünkü göçmenlerin sayısındaki artış, toplu ölümle sonuçlanan facialarda artışı da beraberinde getiriyor. Kapitalizmin çarkları kırılmadan bu ölüm yollarının hayat yollarına dönüştürülmesi de yazık ki, mümkün olmayacak.