Yunan adalarında “göçmen politikası”na isyan

Ada yerlileri, göçmenlerin kamplarda cezaevi koşullarında tutulmasını ve çıkışlarına izin verilmemesini eleştiriyor. Göçmen sayısının adaların normal nüfusunu çok aştığından, turizmi olumsuz etkilediğinden şikayetçi oluyor. Irkçı ve neo-faşist akımlar da sorunu gerici hedefleri doğrultusunda istismar edip fırsata çevirmek için çaba harcıyorlar.

  • Haber
  • |
  • Dünya
  • |
  • 26 Şubat 2020
  • 17:19

Yunan adaları, dünyanın her tarafından gelen on binlerce insan için adeta “toplama ve gözetim kamplarına” dönüşmüş durumda. Atina, çareyi kapalı göçmen kamplarının inşasında buldu. Ancak ada sakinleri kampların yapımına izin vermemek için direniyor. Yunanistan Göç ve Sığınma Politikaları Bakanı Notis Mitarakis, tüm tepkilere rağmen, yapımına Mart'ta başlanacak kampların yaza hazır olacağını duyurmuştu.

Yunanistan hükümeti, Ege Denizi’ndeki adalarda kurulan mülteci kamplarındaki aşırı yoğunluğa karşı protestoların ve tepkilerin daha da artması nedeniyle, yeni ‘gözaltı merkezleri’nin kurulması için gereken çalışmaları hızlandıracağını duyurmuştu. Yetkililer Midilli, Sakız ve Sisam adalarında bunun için yeni arsa satın aldıklarını, İstanköy (Kos) ve Leros adalarındaki devlet arazilerinde de gözaltı merkezleri oluşturma planlarını hayata geçireceklerini belirtti. Yunanistan hükümet sözcüsü Stelios Petsas “Yönetim, şu an anarşik bir durumda olan tesisleri kapatarak, kontrol altında ve kapalı tesisler açma kararı aldı” diye açıklama yapmıştı.

Yunanistan’ın Midilli ve Sakız adalarında hükümetin göçmen politikası ve “kapalı kamplar” büyük tepkilere yol açmış bulunmakta. Taşınmazlara ve arazilere el konularak inşa edilecek kapalı göçmen kamplarına karşı kitleler dün sokaklara döküldü. “Kapalı mülteci kampı” kararına itiraz eden eylemciler polisle çatıştı. Midilli’de kamp inşaatı için iş makinaları ve takviye polis birlikleri taşıyan geminin ada limanına yanaşmasını engellemeye çalışan göstericilere polis saldırdı.

Midilli limanından toplanan göstericiler “Adalarımız cezaevi değil, bütün kamplar kapatılsın” sloganıyla protestolar düzenledi. Yerel yardım organizasyonunun sorumlusu, dünden beri Kuzey Ege adalarında yaşanan çılgınlığı üç kelimeyle özetliyor: "Bu bir Savaş". Gerçekten de ada sakinleri ile Atina hükümeti arasında sert bir çatışma yaşanıyor.

Ada yerlileri, göçmenlerin kamplarda cezaevi koşullarında tutulmasını ve çıkışlarına izin verilmemesini eleştiriyor. Göçmen sayısının adaların normal nüfusunu çok aştığından, turizmi olumsuz etkilediğinden şikayetçi oluyor. Irkçı ve neo-faşist akımlar da sorunu gerici hedefleri doğrultusunda istismar edip fırsata çevirmek için çaba harcıyorlar.

Kamplar kapasitenin çok üzerinde göçmen barındırıyor. Midilli’deki en büyük kamp olan Moria kampının kapasitesi 3 bine yakınken burada 19 bini aşkın sığınmacı tutuluyor. Buradaki mülteciler adeta "cehennem hayatı" yaşıyor. Kamp alanı yetmediği için kampın çevresi çadırlarla dolu. Mülteciler buralarda insanlık dışı koşullarda yaşıyor ve sayısız sorunların yanı sıra kendi aralarında adli vakalarla da yüz yüze kalıyor. Dolayısıyla bu kamplar birer barut fıçısı gibi ve zaman zaman göçmenler de içinde tutuldukları sefil duruma isyan ediyor.