Kapitalist düzende milyonlarca insanın yaşamını rahatça sürdürebilmesinin ve yeterli besine ulaşabilmesinin koşullarını işçi ve emekçiler sağlıyor. Ancak sistemin işleyiş yasaları gereği bu değerleri yaratan milyonlarca işçi-emekçi ise bunlara ulaşamıyor. Milyonların ürettiklerine bir avuç asalak el koyuyor, el koyup kullanamadıkları ürünleri de okyanuslara ve çöplüklere boşaltarak doğayı ve çevreyi kirletiyorlar. Sistemin yarattığı bu koşullardan en çok işçi ve emekçilerin çocukları ile gençler etkileniyor. Çoğunluğu çocuk ve genç olmak üzere milyonlarca insan kapitalist sistemin eşitsizlikleri yüzünden yaşamlarından ve geleceklerinden oluyor. Ekonomik krizin derinleştiği süreçlerde ise yeterli besine, kıyafete ve nitelikli barınma imkanına ulaşamıyorlar.
Kapitalizmin derinleşen yapısal krizi ile birlikte insan hayatının tehlike altında olduğunu son günlerde sermaye medyasına yansıyan birçok olay gözler önüne seriyor. Bakan Özer okul öncesi eğitimde yemek vereceklerini açıkladı. Ancak bunun ayrıntılarına dair henüz bir şey yansımadı.
Geçtiğimiz haftalarda Eskişehir'de 6 yaşındaki bir çocuğun yetersiz beslenmeden ötürü yaşamını yitirmesi ve okulların başladığı günden bugüne kadar öğrencilerin yeterli beslenemedikleri için bayılmaları yetersiz beslenmenin giderek yaygınlaştığını gösteriyor. Ayrıca öğrencilerin yaptığı "yerli malı haftası" etkinliklerinde Bursa Nilüfer'de 8, Niğde'de 12 ve Arnavutköy'de 50'ye yakın öğrencinin zehirlenmesi ise öğrencilerin yaşam hakkının tehlike altında olduğunu göstermektedir.
*Dünya Gıda Programı'nın sunduğu verilere göre, 2022 Haziran itibariyle 92 ülkede 866 milyon kişinin yeterli gıda tüketemediği, Türkiye'de ise 14,8 milyon kişinin yetersiz beslendiği görülmektedir.
Bu veriler ve her geçen gün sayıları büyüyen açlık ordusu, kapitalist sistemin bir kez daha insanlık dışı bir sistem olduğunu ispatlamıştır. Sermayenin demir yumruğu AKP iktidarı ise Türkiye’de açlık ve beslenme sorunun olmadığı yalanına sarılıyor. Ancak hem söz konusu veriler hem de burjuva basınına yansıyan olaylar beslenme sorunun kronik bir hale geldiğini gözler önüne seriyor.
Sermaye düzeni insanlığa hiçbir hak tanımazken, işçi ve emekçilerin can bedeli elde ettiği hakları da bir bir gasp ediyor. Ekonomik krizin derinleşmesiyle birlikte milyonlarca işçi ve emekçi yeterli gıdaya erişemediği için beslenememekte, dolayısıyla nitelikli beslenme hakkı gasp edilmektedir. Sermayenin gasp ettiği parasız, nitelikli beslenme hakkı talebini yükseltmek bugün önemli gündemden biridir.
Çocukların yeterli besine ulaşamadığı için okullarda bayılmaması, evde, sokakta, okulda açlıktan ölmemesi için kapitalist barbarlık düzenine karşı örgütlü mücadeleyi yükseltmek tek kurtuluş yoludur.
İnsanca bir yaşam, parasız, nitelikli ve yeterli beslenme hakkı için örgütlü mücadeleyi yükseltelim!
*/ana-sayfa/mucadele-postasi/guncel/acliktan-kaynakli-cocuklar-gelisemiyor yazısındaki veri.
K. Sönmez