“Hapishanelerde yaşam hakkı korunsun”

İHD Merkezi Hapishaneler Komisyonu hasta mahpusların yaşam hakkının korunması talebiyle açıklama yaptı.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 19 Kasım 2020
  • 20:38

İnsan hakları Derneği (İHD) Merkez Hapishaneler Komisyonu hasta mahpusların tedavi ve yaşam haklarının engellenmemesi, korunması talebiyle açıklama yaptı.

Yaşam hakkının en temel hak olduğu belirtilen açıklamada "Anayasa m.17/1, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 2. maddesi ve Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi 6. Maddesi yaşamın korunmasını hükme bağlar. Kişinin varlığını bedensel ve psikolojik olarak sağlıklı bir bütünlük içinde devam ettirmesine dair tüm haklar cezaevlerinde kalan her birey içinde mutlak olarak geçerlidir" denildi.

Pandemi sürecinde ihlaller

Türkiye hapishanelerinde 591’i ağır olmak üzere 1564 hasta mahpusun bulunduğu belirtilen açıklamada tedavi ve yaşam hakkı üzerine ihlaller yapıldığı vurgulanan açıklamada koronavirüs sonrası yaşananlar hakkında şunlar söylendi:

"İlk olarak Aralık 2019’da görülen ve 11.03.2020 tarihi itibari ile Sağlık Bakanının açıklamasıyla Covid-19 virüsün Türkiye’de de görüldüğü öğrenilmiştir. Hızla yayılan ve binlerce kişinin ölümüne yol açan pandemi süreci hapishanelerdeki mahpusların yaşamını da tehdit eder hale gelmiş, yetersiz kalınan önlemler, hijyen malzemeleri ve koruyucu malzemelerin dağıtımında yaşanan eksiklikler nedeniyle durum daha da vahim hale gelmiştir. Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü 8 Kasım 2020 tarihinde Pandemi Sürecinde Ceza İnfaz Kurumlarına dair bir rapor açıklamıştır. Buna göre; 368 Ceza İnfaz Kurumundan 117’sinde pozitif vaka görüldüğünün, testi pozitif çıkan 120 hükümlü/tutuklunun sağlık kurumlarındaki tedavilerinin devam ettiğini, Başsavcılıklardan alınan bilgilere göre; 14 Mart 2020 tarihinden bu yana 10 hükümlünün kronik rahatsızlıkları nedeniyle, 2 hükümlünün ise Kovid-19 virüsüne bağlı olarak bağışıklık sistemlerinde gelişen komplikasyonlar sebebi ile vefat ettiğinin tespit edildiğini' bu rapor ile aktarmıştır."

2020'de 49 mahpus yaşamını yitirdi

Açıklamada "15 Nisan’dan sonra 70 yaşın üzerindeki 4 ağır hasta mahpus cezaevlerinde yaşamını kaybetmiştir” denilerek şöyle devam edildi:

"Türkiye hapishanelerinde 2020 yılı başından bu yana 49 mahpus yaşamını yitirmiştir. 15 mahpusun intihar ettiği iddia edilmiştir. Bunlarda Kadir Kurt’un hapishanede darp edildiği iddia edilmiş, Serkan Tumay’ın da vücudunda darp izleri tespit edilmiş ve soruşturması devam etmektedir. Her iki mahpusunda yakınları tarafından kurumumuza başvuruları yapılmıştır. İsmi açıklanmayan 4 Mahpusun Adalet Bakanlığı tarafından Covid-19’dan kaynaklı olarak yaşamını yitirdiği aktarılmıştır. 1 mahpus yatağında ölü bulunmuştur. 1 mahpus ağır hastalıkları nedeniyle kaldırıldığı hastanede öldüğü gün tahliye edilmiştir. 5 ağır hasta mahpus tamamı kanser hastası tahliyelerinden kısa bir süre sonra yaşamını yitirmiştir. 16 mahpus ağır hastalıkları nedeniyle yaşamını yitirmiştir ve mahpuslardan 3’ü hastane dönüşü kaldıkları karantina koğuşlarında yaşamını yitirmiştir. 2 Mahpusun Covid nedeniyle yaşamlarını yitirdikleri öğrenilmiştir."

"Sağlığa erişim hakkı sağlanmalı"

Yazılı yasalara rağmen, tedavi ve yaşam hakkına yapılan somut ihlallerin belirtildiği açıklamanın sonunda yaşam hakkının korunması şu ifadeler kullanılarak talep edildi:

"Tüm bu ölüm vakaları önlenebilir ölümlerdir. Gittikçe artan ve süreklileşen hapishanelerde ölüm vakaları için yeterli tedbir alınmalı, sağlığa erişim hakkı sağlanmalı, kişilerin bedensel psikolojik bütünlüklerinin korunması için insan onuruna yakışır tüm koşullar eksiksiz sağlanmalıdır. İnsan Hakları Derneği olarak gerek iç hukukta gerek uluslararası sözleşmelerle garanti altına alınmış olan yaşam hakkının ayrımsız olarak korunmasını ve bu konuda gerekli olan tüm tedbirleri almasını talep ediyoruz. Ayrıca Ceza İnfaz Kurumları sivil toplum kurumlarının denetimine açılmalıdır. Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun, Kamu Denetçiliği Kurumunun ve Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunun denetim mekanizmalarını daha etkin çalıştırmalarını, siyasi partilerin konuya dair daha çok inisiyatif almalarını da talep ediyoruz."