Sermaye devleti ve AKP iktidarı, baskı ve devlet terörü uygulamalarını hapishanelerde en ağır şekilde sürdürüyor. Hapishaneler, işkence merkezleri haline gelmiş bulunuyor. İnsan hakları örgütlerinin Afyon T Tipi Hapishanesi’nde yaşananlara ilişkin raporu, bu gerçeği açık bir şekilde gözler önüne serdi. Hapishane müdürünün gardiyanlara “Arkadaşlar artık işkence serbesttir, dövün ama iz bırakmayın” şeklinde talimat verdiği açığa çıktı.
İnsan hakları örgütleri, Afyon 1 No’lu T Tipi Kapalı Hapishanesi’ne sürgün edilen tutsaklarla ile ilgili hazırladıkları hak ihlalleri raporunu basın toplantısı düzenleyerek açıkladı. İHD Genel Merkezi'nde yapılan toplantıda ilk sözü İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan aldı. Hapishanelerde uygulanan işkencenin iktidar tarafından görülmediğini belirten Türkdoğan, hapishanelerde işkencenin yaygın ve baskı amaçlı yapıldığını ifade etti.
20 Şubat 2020 tarihinde Afyon 1 No’lu T Tipi Kapalı Hapishanesi’ne heyet olarak yaptıkları ziyaret sonrası hazırladıkları raporu İHD MYK üyesi Nuray Çevirmen okudu.
Çevirmen raporu şu ifadelerle aktardı:
"* 18 kişi ile Bandırma 1 No’lu T Tipi Hapishanesi’nden sevk edilen mahpusların 12’sinin bir araçta ve diğer 6 kişinin de tek hücreli ring aracıyla sevk edildiği, tek hücreli ring aracıyla getirilen mahpusların ciddi sağlık sorunlarının olduğu ve sevklerin 5 saat süren yolculukla molasız bir şekilde gerçekleştirildiği,
* Afyon 1 No’lu T Tipi Kapalı Hapishanesi’ne getirilen mahpusların giriş kapısından bekleme salonuna teker teker alındıkları, robokoplu gardiyanlardan oluşan ekibin kendilerini çıplak bir şekilde aramak istediği, bunun ‘İnsan onuruna aykırı olduğunu, etik olmadığını, normal arama yapabileceklerini ancak çıplak aramayı kabul etmediklerini, aramanın cihazla da yapılabileceğini’ söyledikleri ve bunun üzerine müdür tarafından örtülü bir şekilde tehdit edilerek, ‘Soyunmazsanız dövüleceksiniz, zorla soyulacaksınız’ dendiği ve soyunmamalarının ardından ilgili müdürün ‘Arkadaşlar artık işkence serbesttir. Dövün ama iz bırakmayın’ dediği ve girişteki karanlık 3 odaya 3’erli olarak alınan mahpusların gardiyanlar tarafından çembere alınarak işkenceye maruz bırakıldığı,
* İşkenceyle kıyafetleri çıkartılan mahpusların sadece alt iç çamaşırlarının bırakıldığı, işkence sırasında tehdit ve hakaretlerde bulunulduğu, çıplakken işkencenin şiddetinin daha da artırıldığı, kaba dayak ve yumruk atıldığı,
* Mahpusların hapishanede doktor muayenesinden geçirilmediği, falaka gördüğünü beyan eden iki mahpusun hastaneye sevk edildiği, bu 2 mahpusun hastanedeki doktor muayenesi sonrasında hapishaneye tekrar girişi sırasında yeniden çıplak arama dayatılarak bunu kabul etmeyen mahpuslara işkence yapılması sebebiyle diğer mahpusların hastaneye sevk talebinde bulunmadığı,
* Çıplak arama sonrasında eşyaları aranan mahpusların eşyalarının dağıtıldığı, eşyalarının çöpe atılmamasını en azından ailelerine vermeleri için depoya kaldırmalarını isteyen mahpusların yazı, kalem, albüm gibi özel eşyalarının çöpe atıldığı, Bandırma 1 No’lu T Tipi Kapalı Hapishanesi’nden sevkleri sırasında getirilen televizyonlarının verilmediği ancak tekrar satın almaları halinde verilebileceğinin ifade edildiği ve diğer cezaevinde kullandıkları radyolarını kullanmalarına izin verilmediği,
* Ağırlaştırılmış müebbet olmadıkları halde keyfi ve hukuka aykırı olarak tekli hücrelerde tutulan mahpuslara cezaevi ikinci müdürü tarafından ‘Siz buraya hücre diyorsunuz ama burası tekli odalar, burası yüksek güvenlikli cezaevi, sizin yüksek güvenlikli yerde kalmanız gerekiyor’ denildiği ve sevklerinden bu yana tek kişi olarak tutuldukları,
* Mahpusların kaldıkları yerde tek kişi olmalarına rağmen ayakta sayım vermeye zorlandıkları, yasa ve yönetmeliğe aykırı bu durumu kabul etmediklerinde fiziksel şiddetle tehdit edildikleri ve bu muamele sonrasında daha fazla işkenceye maruz kalmamak için ayakta sayım verseler de bu sefer hakarete, küfürlere maruz kaldıkları,
* İ.Ç., E.O., Y.B.’ nin sakal, bıyık ve saçlarının zorla kestirildiği, gardiyanlar tarafından ‘Burası yüksek güvenlikli cezaevi burada saç ve sakal olmayacak’ denildiği,
* Mahpusların 45 dakika ile 1 saat arasında tek başına havalandırma alanına çıkmalarına izin verildiği, tek başına havalandırmaya çıkarılmalarının keyfi ve mevzuata aykırı bir uygulama olmasından ötürü uygulamayı kabul etmeyen mahpusların havalandırmaya çıkmadığı,
* Yağlı çeşme suyu içilmek zorunda kalındığı, saatlerine el konulduğu, kitaplarının verilmediği, tırnak makasının dahi atıldığı, sıcak su olmasına rağmen sabun olmadığı için hücre temizliği ve kişisel temizlik yapma imkânı bulamadıkları,
* Keyfi uygulamalara ve çıplak aramaya razı olmamaları, işkenceye karşı slogan atmaları ve keyfi havalandırma uygulamasını kabul etmediklerinden havalandırmaya çıkmamaları sebebiyle haklarında disiplin soruşturması açıldığı,
* İnfaz Hâkimliğine, Savcılığa, Adalet Bakanlığı’na ve ilgili kurumlara dilekçe yazdıkları; ancak evrak kayıt numarası verilmediği için başvurularının ve şikâyetlerinin ulaşıp ulaşmadığının bilinmediği belirtilmiştir.”
Sürgün sonrasında işkence
Çevirmen raporda anlattıkları işkence üzerine “İşkenceye maruz kalan kişilerin Adli Tıp Kurumu’na ya da tam teşekküllü bir hastaneye sevklerinin yapılması, mahpusların tedavisinin yapılması, ilgili görevliler hakkında idari soruşturma başlatılması ve İstanbul Protokolü’ne uygun cezai soruşturma süreci yürütülmesi gerekmektedir” dedi.
Çevirmen’in ardından söz alan ÖHD Ankara Şube üyesi Hülya Yıldırım ise, işkencenin sürgün sonrasında hala sürdüğünü belirterek işkence uygulayan kişilerin iz bırakmaması için sürekli farklı yerlere vurduğunun altını çizerek savcının da işkence yapılmasına zemin hazırladığını ifade etti.
Afyon 1 No’lu T Tipi Kapalı Hapishanesi’ni ziyaret eden heyet içerisinde Ankara Tabip Odası (ATO) İnsan Hakları Komisyonu, MED Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD-FED), İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Ankara şubeleri yer alıyor.