19-22 Aralık 2000’deki katliamla uygulamaya geçirilen tecrit başka hiçbir saldırı olmasa bile ağır psikolojik işkencedir. Öte yandan, tutsakların hücrelerde en fazla üç kişi kalması fiziki işkenceyi de kolaylaştırmaktadır. İşkence koğuş sisteminde de uygulanıyordu. Fakat tutsakların buna kitlesel olarak direnme imkânı vardı. Bu nedenle devlet ya katliam yapmayı göze almak zorunda kalıyordu ya da koğuş dışında tekil olarak işkence yapıyordu.
Hücrelerde fiziki işkence OHAL’de sistematikleşti
Hücrelerde ise fiziki işkence koğuş koşullarına göre belirgin bir şekilde arttı. Ancak OHAL’le birlikte hapishanelerdeki işkence sistematik bir hal aldı ve halen devam ediyor. Aynı dönemde tutsaklar hiçbir hazırlık yapamadan baskınlarla hücrelerinden alınıp sürgün edildiler. Sürgün edildikleri hapishanelerde çıplak arama saldırısına ve işkenceye tabi tutuldular. Sürgün edildikleri hapishanelerde tutsaklar uzun süre giyeceklerine dahi alamadılar.
İşkenceyle ünlenen hapishaneler
Bazı hapishaneler ise adını tutsaklara uygulanan işkenceyle duyurur hale geldi. Yakın zamana dek Elazığ hapishanesi bu kötü üne sahipken şimdilerde Afyon T Tipi Hapishanesi de aynı kötü üne kavuştu. Öyle ki, insan hakları örgütleri Afyon T Tipi Hapishanesi’ne ilişkin hazırladığı raporda hapishane müdürünün gardiyanlara ‘işkence edin ama iz bırakmayın’ biçimindeki sözlerine yer verdi.
Yakın zamanda Bandırma Hapishanesi’nden sürgün edilen tutsaklara Afyon T Tipi hapishanesinde çıplak arama dayatıldı ve çıplak aramayı kabul etmeyen tutsaklar işkence gördü.
Gördüğü işkenceyi aileleri aracılığıyla kamuoyuna duyuran tutsaklara bu sefer “niye şikâyet ettin” işkencesi yapıldı. Yoğun psikolojik işkencenin yanı sıra falaka gibi fiziki saldırılar da devreye sokuldu.
İşkenceyi önlemenin yolu dışarıda yükselecek sesten geçiyor
Tutsaklar gördükleri işkenceyi kamuoyuna duyurmakla işkenceyi engelleyemeseler bile kayıt altına aldırmayı başarıyorlar. Zira işkence gerçeği kamuoyuna yansımasaydı insan hakları örgütlerinin işkenceyi engellemek gibi bir girişimi de olmayacaktı.
İHD ve benzeri demokratik kitle örgütlerinin işkencenin son bulması talebi ve girişimleri sorunu görünür kılsa da hapishanelerdeki işkenceyi engelleyebilecek tek bir güç var. O da dışarıda işçilerin ve emekçilerin yükselteceği sestir.