Bolu F Tipi Hapishanesi’nde tek kişilik hücrede tutulan hasta tutsak Ali Gülmez, 15 Şubat’ta Kırıklar 1 Nolu F Tipi Hapishanesi’ne sevk edildi. İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) hasta mahpuslar listesinde de yer alan Gülmez’in, 14 Şubat’ta Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği’ne (CİSST) gönderdiği mektubunda, Bolu Hapishanesi’nde yaşadığı sorunlara dikkat çekti. Gülmez mektubunda, hapishanede yaşanan genel sorunların yanında kendisine yönelik özel uygulamalara yer vererek, bunların en başında el yazısının okunmadığı gerekçesiyle mektup, faks ve dilekçe gönderilmesinin engellenmesi olduğunu yazdı.
Gönderileri engelleniyor
Ferhat Çelik’in Mezopotamya Ajansı’nda yer alan haberine göre engellenen gönderileri için disiplin kurulu kararlarına itiraz ettiğini belirten Gülmez şunları dedi:
“İnfaz Hakimliği ve sonrası ağır ceza mahkemelerinden hiçbir sonuç çıkmıyor. AYM’ye başvuruyorum. ‘Başvurular okunmuyor, tekrar yazarsan değerlendiririz’ ve ‘iddialar yeterince temellendirilmemiş’ denilerek reddediliyor”
AİHM’e yaptığı başvurulara da “eksik belge” gerekçesiyle reddedildiğini ifade eden Gülmez, “AİHM ve AYM başvurularımın bazılarını yollamayıp yok ettiler. AİHM’e yolladıklarımın içini çalıp eksiltiyorlar. Bu nedenle AİHM’in böyle kararlar almasına neden oluyorlar. Engellemelerle birlikte hukuksal girişimlerden bir sonuç çıkmıyor ve sorun bütün boyutlarıyla sürüyor” dedi.
AİHM’e gönderdiği postalar için daha önce 120 TL ödediğini belirten Gülmez, şimdi ise bu fiyatın 200-300 TL arasında olduğunu söyledi.
“Saddam kadar dahi olamıyorlar”
Gülmez, mektubunda bir diğer önemli sorunun savcılık ve İnfaz Hakimliği gibi yerlere yazıp yollanmak üzere idareye verdiği dilekçelerinin yok edildiğini yazdı. Mektubunda, hapishane yönetiminin özellikle üstesinden gelmekte zorlanacakları konulardaki dilekçeleri yollamadığına vurgu yapan Gülmez, “En son geçen hafta verdiğim, aramalardaki maddi zarar verme çizgisinin yeni örnekleri, 2 aydır spora çıkarılmamamız, ziyaretçilerin yolladığı veya getirdiği takvimlerin verilmemesi, ziyaretçilerin getirdiği eşyaların verilmemesi, kantinden paramızla aldığımız ilaç-vitamin ilacının alınmaması gibi konuları içerin savcılık ve infaz hakimliği dilekçelerim yok edildi. ‘Yok, öyle bir dilekçe gelmedi’ deniliyor. İşlem çıkış No’su istiyorum verirken. Bir şey gelmeyince yok edildiği anlamına geliyor. Yaptıkları hiçbir şeyi savunabildiklerini görmedik. Saddam (Saddam Hüseyin) kadar dahi olamıyorlar. Hukuksuzsa yapma değilse savun! Ama yok bir örneği. Dilekçeleri yazdırdığım arkadaşların tanıklığı, kameralar vb. kanıt delillere rağmen savcılık görmezden geliyor” ifadelerine yer verdi.
Sağlığa erişimdeki engeller
Sağlık hakkı kapsamında da sayısız, keyfi ve hukuksuz uygulamalara maruz kaldığını ifade eden Gülmez, mektubun devamında şunlara yer verdi:
“Bakanlığın ödemediği, kendi paramızla eczaneden almak zorunda bırakıldığımız vitamin-takviye gibi ilaçların alınmamasıdır. İlk yıllarda da bu ilaçlar alınmıyordu. Fakat sonrasında alınmaya başladılar. Hastane doktoru revir doktorunun önerisi, onayı ve bilgisi dahilinde hastalıkların tedavisinde destek olarak ekonomik durumuma göre bunları alıp kullanıyordum. Son aylarda yine buna engel olunmaya başlandı. Revir doktorunun bunla bir ilişkisi yok. İdare bu engellemeyi yapıyor. Revire dilekçe yazıyoruz, yanıt yok. Müdürle görüşüyoruz ‘revire dilekçe yaz, sor’ deniyor.”
Hücre aramaları
Gülmez, mektubunda son dönemlerde hücre aramalarının arttığını belirterek, “Arama adı altında hücrem ve eşyalarım yağmalanıyor. Pandemi öncesinde bazen günde 3 kez arama adı altında saldırılara maruz bırakılıyordum. Sabah sayıma gardiyanlar giriyor, ortalığı allak bullak ediyor. Arama adı altındaki her türlü girişim pratikte sistemli, bilinçli ve planlı bir şekilde maddi olarak zarar verme çizgisi izleniyor. Pandemiyle birlikte bu rutin haline geldi” dedi.
Mektubun devamında ayda 1 gün 40 dakika spor adı altında açık sahaya çıkarılma haklarının olduğunu yazan Gülmez, “Fakat keyfiyet dinginsizce sürüyor. Çıkarılmıyoruz. Ne açıklama ne de telafisi var. Dilekçelerimi yollamadılar yine tabi. Aynı havalandırmadaki 3 kişi çıkarılacağımız yazıyor çizelgede. Ama ben ve bir arkadaş çıkarılmıyoruz, sadece 1 kişi çıkarılıyor. Götürenler, blok gardiyanları dahi şaşırıyor bu saçmalığa” diye ifade etti.
“4 yıldır hastaneye götürülmüyorum”
Hastaneye gidiş sonrası 7 gün boyunca karantinada tutulduklarını belirten Gülmez, bundan dolayı bir çok tutuklunun hastaneye gitmek istemediğini söyledi. Gülmez, “Benim hastaneye götürülmeme, gidememe, gitmeme sürem 4 yılı aştı!” diye yazdı.
Mektuptan sonra sürgün
Gülmez’in mektubunun CİSST’e ulaşmasından bir gün sonra (15 Şubat’ta) ise Kırıklar 1 Nolu F Tipi Hapishanesi’ne gönderildi. CİSST ağırlaştırılmış müebbet alan temsilcisi Zelal Avcı, Gülmez’in vasisinden aldığı bilgiye göre, yaşanan bu sürgünün Gülmez’in isteği dışında gerçekleştiği bilgisini vererek, “Gülmez ring aracıyla sevk edilmiş. Ama Bolu Cezaevi’ndeki eşyaları gönderilmemiş. Ring aracında yer olmasına rağmen sadece televizyonunu, kuşları ve ısıtıcısını yanında götürebilmiş. Ama Kırıklar Cezaevi’de ısıtıcısına el koymuş. Kıyafetlerini yanına alamadığı için de 15 gündür banyo yapamıyormuş. Bolu Cezaevi yönetimi ‘Biz eşyaları kargoyla göndeririz. Ama kargo parası vermek zorunda’ demiş. Ama sürgün edildiği için bunu kabul etmiyor” dedi.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı