Geleceğimize karşı işlenen suça ortak olmayalım!

Doların yeşilini ağacın yeşiline yeğleyenler kendi çıkarları için yağmaya devam edeceklerdir. Ancak bizler temiz bir nefes, temiz bir su için, yeryüzündeki her bir canlının yaşam hakkı için, çocuklarımıza yaşanabilir bir dünya bırakabilmek için doğanın talanına dur diyebilmeliyiz.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 29 Ağustos 2019
  • 08:30

Türkiye’deki tüm doğal çevre ve tarihsel miras azgınca talan ediliyor. Karadeniz’i “yeşil yol” projesiyle mahvedenler, İstanbul’u “çılgın proje”lerle nefessiz bırakanlar, Hasankeyf’te bir tarihi sular altına gömenler doğa düşmanı politikalarına son sürat devam ediyorlar. Şimdi önlerindeki hedefler Kazdağları, Salda Gölü, Şirince, Munzur... Yeraltı ve yerüstü zenginlikleri ile sermayenin iştahını kabartan bu topraklar, ranttan gözü dönmüş iktidar tarafından yerli ve yabancı kapitalistlere peşkeş çekiliyor.

Bu yağmanın bedelini ise işçi ve emekçiler ödüyor. Açılan madenler, ırmaklar üzerine kurulan HES’ler, JES’ler, baraj inşaatları istihdam alanı diye pazarlanırken, Kazdağları’nda katliam gerçekleştiren Kanadalı şirketin CEO’su “Türk işçileri taş taşımakta ustalar” diye adeta dalga geçebiliyor. Siyanüre bulanan toprakla, kirlenen suyla zehirlenen de ne sarayda yaşayanlar ne de Kanada’dan burayı yönetenler olacaktır.

Baktığı her yeri bir rant ve kâr alanı olarak gören kapitalizm, bu hırsının bedelini sadece insanlara ödetmiyor. İnsanlarla beraber aslında tüm canlı yaşamının sonunu hazırlıyor. Otel ve villa yapabilmek için kundaklanan ormanlar, ormanlarda diri diri yanan hayvanlar, fabrika atıkları nedeniyle bataklığa dönen göllerde ve ırmaklarda karaya vuran balıklar, göç yolları hesaba katılmadığı için her uçak geçişinde hayatını kaybeden yüzlerce kuş da insanlıkla beraber bu barbarlığın bedelini ödüyor. Emekçileri çalışma alanlarında birer makineye/robota çeviren bu meta düzeninin insan-dışı yaşam da pek umurunda değil. Onun tek bir derdi var: kâr daha çok kâr! Kapitalist düzenin sonunu da hazırlayacak olan bu sınırsız-dizginsiz büyüme arzusu, dur diyemezsek tüm gezegenin sonu olacak.

Yarınlarımızdan emanet aldığımız bu miras kelimenin tam anlamıyla talan edilirken sessiz kalmak bu suça ortak olmaktır. Bu talanı durduracaksa kaybedecek hiçbir şeyi olmayanlar durduracak. Doların yeşilini ağacın yeşiline yeğleyenler kendi çıkarları için yağmaya devam edeceklerdir. Ancak bizler temiz bir nefes, temiz bir su için, yeryüzündeki her bir canlının yaşam hakkı için, çocuklarımıza yaşanabilir bir dünya bırakabilmek için doğanın talanına dur diyebilmeliyiz.