Erdoğan asgari sefalet ücretini belirledi

Ücreti yıllık olarak belirleyen AKP-MHP rejimi, Mart’ta yapılacak yerel seçimler döneminde asgari ücretin açlık sınırının üstünde olmasını uygun gördü. Seçimden sonrası nasılsa onlar için çok da önemli değil.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 28 Aralık 2023
  • 12:15

Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun düzenlediği birkaç çirkin seremoniden sonra, son sözü AKP şefi Erdoğan söyledi. Bunun böyle olacağı bilinmesine rağmen hükümet, kapitalistler ve sendika ağalarının temsilcilerinin katılımıyla seremoniler düzenlendi. Bu düşkün takımı, sonunda “büyük şefin” huzuruna çıkarak 2024 yılında geçerli olacak asgari ücreti öğrendi.

Erdoğan’ın taraflarla yaptığı görüşmelerin ardından sahneye çıkan sarayın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan şu ifadelerle belirlenen asgari ücreti açıkladı:

“Temmuz ayında net asgari ücret, devletimiz tarafından verilen 500 lira asgari ücret desteği ile birlikte 11 bin 402 lira olmuştu. Şimdi de 700 lirası asgari ücret desteği olmak üzere 1 Ocak 2024 tarihinden itibaren geçerli olacak net asgari ücreti 17 bin 2 lira olarak belirmemiş bulunuyoruz.”

Nedense açıklamanın yapıldığı mekana dair bir karışıklık oldu, kimi haberlere göre 1100 odalı sarayda, kimilerine göre ise AKP Genel Merkez’inde yapıldı. Vurgulamak gerekiyor ki, her iki mekân da olağan koşullarda asgari ücretin açıklanacağı yerler değil. Belli ki saray rejimi ücrete iyi bir zam yaptığını var sayıyor ve bunu propaganda imkânı olarak görüyor. Çünkü artık tüm hesaplarını yaklaşan seçimler üzerine yapıyor. Çalışanlarla aileleri hesaba katıldığında, doğrudan 30 milyon kişiyi ilgilendiren bir konudur asgari ücret konusu. DİSK / Birleşik Metal-İş Araştırma Merkezi (BİSAM) tarafından yapılan hesaplamaya göre dört kişilik bir ailenin sağlıklı ve dengeli beslenmesi için aylık yapması gereken harcama tutarı Kasım 2023 için 13 bin 745 liradır. Yoksulluk sınırı 47 bin 544 lira olarak gerçekleşmiştir.

Bu koşullarda asgari ücretin 17 bin liraya çıkarılmasının sanki bir lütufmuş gibi algılanması, bunun üzerinden propaganda yapılabileceğini var saymaları dikkate değerdir. Zira bu zihniyete göre işçilerle aileleri, ortalaması açlık sınırı olan bir ücrete talim etmek zorundalar. Aylarca açlık sınırının altında kalan ücretleri bu sınırın biraz üstüne çıkınca şükretmeliler. Yozlaşmış düşkün takımı saraylarda sefahat sürmeye devam etsinler, kapitalistler karlarına kar katsınlar diye sömürü ve kölelik çarklarının bu şekilde dönmeye devam etmesi gerekiyor.

Ücreti yıllık olarak belirleyen AKP-MHP rejimi, Mart’ta yapılacak yerel seçimler döneminde asgari ücretin açlık sınırının üstünde olmasını uygun gördü. Seçimden sonrası nasılsa onlar için çok da önemli değil. Nitekim enflasyon oranını hesaba katan kimi ekonomistler, nisan ayında ücretin yeniden açlık sınırının altında kalacağını hesaplıyorlar.

***

Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantılarında güya işçi sınıfını temsil eden Türk-İş Konfederasyonu şefi Ergün Atalay, yaptığı açıklamada, “İki, iki buçuk saattir Cumhurbaşkanımızla dördümüz bir toplantı yaptık. 27 gündür süren bir süreç. Türk İş olarak iki saat evveline kadar resmi bir rakam söylemedik” dedi.

Sarayın dalkavuklarından biri olan Atalay, utanmadan Tayyip Erdoğan’ın huzuruna çıkana kadar resmi bir rakam söylemediği anlatıyor. Sonra da şerh düşüyoruz diyor. Ağa takımı 18 bin istediklerini, ama sarayın teveccühü olan 17 bini kabul ettiklerini söylüyor. Atalay “ücretin yılda iki defa belirlenmesi gerektiğini de dile getirdik” diyor. Ancak ne çare ki saray rejimi de kapitalistler de yıllık belirlenmesini tercih ettiler. Atalay’a da şerh düşerek görevini savmak kaldı.

***

Kapitalistleri temsilen seremonilere katılan TİSK Başkanı Özgür Burak Akkol ise memnuniyetini şu değerlendirme ile dile getirdi:

“Tüm paydaşlarımızın faydası için azami çaba gösterdik… Biz devlet-işçi-işveren ayrımına karşı olduğumuzu her fırsatta ifade ediyoruz…

Kutuplaştırmak, ayrışmak, çatışma bu aileye yakışmaz. Asgari ücret bir taban ücrettir. Hedefimiz ortalama ücretin artması olmalıdır. Belirlenen rakamların üzerine çıkma ihtimali olan işletmelerimizi, ilave atılabilecek adımları da atma çağrısında bulunmak istiyorum.”

Akkol “devlet-kapitalistler-sendika ağaları” bileşimini bir aile olarak görüyor. Kendisi “işçi-işveren” tanımını kullansa da işçilerin bu ailenin bileşeni olmadığı açıktır. Ancak Atalay gibi sendika ağaları aileye dahil edilebilir. Elbette onlara düşen rol aileye uşaklık etmektir. Gerçek aile ise kapitalistler ve onların çıkarlarını koruyan devlettir. Verili koşullarda bu saray rejimidir.

***

Belirlenen ücret on milyonlarca işçi ile ailelerini ilgilendiriyor. Ancak buna rağmen konuya dair söz hakkı olmayan taraf da işçi sınıfı oldu. Türk-İş ağalarının seremonilere üç-dört işçi ile katılmalarının göstermelik bir şey olduğunu herkes biliyor.

Belirlenen ücretle işçiler en iyi ihtimalle iki-üç ay açlık sınırının üstünde bir gelir elde edecek. Ardından ise sefaletin adım adım derinleşmesi başlayacak. Yine de bu, işçi sınıfının kabul etmesi gereken bir kader değildir. Fabrikalarda, işletmelerde taban örgütlerini kurarak birleşik mücadeleyi yükselterek bu kirli oyun bozabilir. Kaldı ki işçi sınıfı ne sarayda sefahat süren Erdoğan’la müritlerine ne asalak kapitalistlere eyvallah demek zorundadır. Birleşik, fiili-meşru mücadele ile onları dize getirebilir. Aksi halde seremoniler düzenleyip asgari sefalet ücretini belirleme ayrıcalığı devlet-kapitalistler ailesinin tekelinde kalmaya devam edecektir.