Asgari ücret seremonisinde perdeler açıldı

“Sermayenin demir yumruğu” rolünü pervasızca oynayan AKP-MHP rejiminin dayattığı bu kısır döngünün, işçi sınıfı örgütlü bir güç olarak sahneye çıkmadan kırılması mümkün değil.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 12 Aralık 2023
  • 08:00

Aralık ayının ilk günlerinde asgari ücret zammı tartışmaları başlamıştı. Ancak tartışılan şey “işçilerin insanca yaşamaya yeten vergiden muaf bir ücret almaları hakları” değil, AKP-MHP rejiminin Mart ayında yapılacak yerel seçimlerde asgari ücret zammını nasıl istismar edebileceği, bunun için ne tür hazırlıklar yaptığı idi.

Son günlerde ise ücret zammı ve yeni belirlenecek asgari ücret miktarı dillendirilmeye başladı. Yansıyan haberlere göre saray rejimi yerel seçimlerin ardından emekçileri çok daha derin bir sefaletin içine itmeye hazırlanıyor. Sarayın Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in “Mart ayından sonra iç pazarda talep azalacak, ihracata odaklanın” diye kapitalistlere çağrı yapması, AKP-MHP koalisyonunun kirli bir plan hazırlığı içinde olduğunun birinci ağızdan teyit edilmesidir. Bu açıklama, sermayenin hizmetindeki Erdoğan- Bahçeli rejiminin işçi sınıfına karşı kirli bir oyun çevirme hazırlığı içinde olduğuna işaret ediyor.  

***

11 Aralık Pazartesi günü gerçekleştirilen asgari ücret tespit komisyonunun toplantısı, tarafların pişkin bir lakaytlık içinde oldukları izlenimi verdi. Görüntü olsun diye görüşmelere Türk-İş ağasının yanına dört işçi oturtuldu. Bu gösteri ile güya işçilere de asgari ücretin belirlenmesinde söz hakkı tanındı. Oysa dört işçinin etrafları AKP-MHP rejimine mensup sermaye uşağı beş görevli, kapitalistleri temsilen Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) üyesi beş kişi ve sarayın dalkavuklarından bir Türk-İş ağısı tarafından kuşatıldı. İşçi düşmanı “üçlü şer” cephesini oluşturan AKP-MHP rejimi, TİSK ve TÜRK-İŞ ağaları, süreci etkileme şansı olmayan dört işçiyi vitrine oturtarak işçi sınıfıyla küstahça alay ettiler.

Toplantının bir saat bile sürmemesi lakaytlığın göstergelerinden biri oldu. On milyonlarca işçi ve emekçiyi ilgilendiren ücret saptanırken, bir saatten kısa süren bir toplantı yapıp dağıldılar. Bu arada toplantının ardından yapılan açıklamalardan da aynı pişkinlik yansıdı:

Toplantı sonrasında açıklama yapan TÜRK-İŞ Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Ağar şu türden laflar etti:

"Bugün milyonlarca kişinin gözü kulağı bugünkü toplantıdaydı. Bugünkü toplantılarımızda herhangi bir ücret konusu görüşülmedi. TÜRK-İŞ olarak ücret söyleme şansımız yok ücret söylersek bağlanır kalırız. İşveren tarafından ücret gelecek ki değerlendirme yapacağız…"

Milyonlarca kişinin gözü toplantıdaydı ama ağa takımı ücret söyleme gereği duymuyor ya da buna cesaret edemiyor. Zira gözleri saraya çevrilmiş oradan gelecek direktifi bekliyor.  

Sarayın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan ise bir yığın boş laf geveledi. “Toplantıların adil bir değerlendirme anlayışı ile gerçekleşeceğine inanıyorum” diyen bakan işsizlik ve kayıt dışı istihdama karşı mücadele etmekten söz etti ve “Çalışanlarımızın gelirlerini enflasyona ezdirmeyecek, istihdamı koruyacak ve artıracak (asgari ücretin) en makul noktada belirlenmesi için çalışacağız" dedi.

Çalışanların gelirini değil ama kendilerini enflasyon balyozu ile ezen rejimin sözcüsü bu kadar pişkince laflar edebiliyor. Asgari ücreti “norm ücret” haline getiren, miktarını ise açlık sınırının altında tutan rejimin sözcüsü, sanki işçilere sadaka dağıtıyormuş gibi konuşabiliyor.

Kapitalistlerin temsilcisi sıfatıyla konuşan TİSK Genel Sekreteri Akansel Koç ise, “İstihdamın korunması ve artırılması için verilecek destekler önemli. Yaşam maliyetlerine karşı tüm çalışanların gelirleri korunmalı” ifadelerini kullandı.

Yuvarlak laflar etme ustası olduğu anlaşılan Koç, “Yaşam maliyetlerine karşı tüm çalışanların gelirleri korunmalı” diyerek hem içi boş laflar hem de işçileri düşünüyormuş havası vermeye çalışıyor. İşçi sınıfının örgütlü gücünü henüz karşısında görmediği için bu kadar rahat olabiliyor.

***

Yapılan açıklamalara göre saray rejimi bu defa asgari ücreti bir yıllık olarak belirleyecek. Yılın ilk iki üç ayı “yüksek” gibi görünen ücret yüksek enflasyon karşısında hızla eriyecek. Ancak seçimler atlatılmış olacağı için, sarayında sefahat süren Erdoğan’la çetesi, işçileri derinleşen sefaletle baş başa bırakma konusunda ellerinin serbest kalacağını var sayıyorlar.  

İkinci perdenin 18 Aralık’ta açılacağı açıklandı. Yani pişkinler seremonisi devam edecek. Ücret ise o toplantılarda değil, 1100 odalı sarayında her gün milyonlarca lira masraf yapan Tayyip Erdoğan tarafından belirlenecek. Hal böyleyken sakin bir şekilde sahtekarların seremonisini izleyen işçi sınıfının sürece etki etmesi yazık ki pek mümkün görünmüyor.

Dolar cinsinden dolgun maaşlar alan “gazeteci” kılıklı yandaşlar ücretin 17.500 TL olacağı yönünde laflar ediyorlar. Bunu da “Erdoğan’ın işçiler lütfu” imiş gibi sunarak saraya şaklabanlık yapıyorlar. Oysa ENAG’ın yaptığı hesaplamaya göre yıllık enflasyonun %129 olduğu koşullarda yapılacağı söylenen bu “yüksek” zam işçilerin kayıplarını karşılamaktan uzak kalacağı gibi, yüksek enflasyon karşısında ise kısa sürede eriyecektir.

“Sermayenin demir yumruğu” rolünü pervasızca oynayan AKP-MHP rejiminin dayattığı bu kısır döngünün, işçi sınıfı örgütlü bir güç olarak sahneye çıkmadan kırılması mümkün değil. Sendika ağalarının çizdiği sınırlara takılmadan saray rejimine ve temsil ettiği asalak kapitalistler sınıfına karşı örgütlü mücadelenin yükseltilmesi, işçi sınıfının önündeki tek çıkış yoludur.