Türk sermaye devletinin enerji alanında hayata geçirdiği özelleştirmeler sermayeyi ihya ederken, emekçilere kesilen faturalar kabardı. Son iki yıl içerisinde elektriğe beş kez zam geldi. Geçtiğimiz yıl da toplam yüzde 32,5’luk zam yapılmıştı. Bu zamlarla birlikte, emekçilerin cebinden sermayeye akıtılan para dağıtım bedellerine açık bir şekilde yansıyor. Elektrikte santralden çıkış fiyatları kilovat başına 35-40 kuruş seviyesinde seyrederken, dağıtım bedeli, vergi ve katkılar eklendikten sonra tüketiciye yaklaşık 70 kuruşa ulaşıyor.
DW Türkçe’den S.Recep Oktay’ın haberine göre Elektrik Mühendisleri Odası üyesi Olgun Sakarya "Elektrik şirketleri serbest piyasadan, ikili anlaşmalardan ve Elektrik Üretim Anonim Şirketi'nden elektrik temin ettikten sonra ortalama bir fiyat çıkarıyor. Sonrasında bunun üzerine şirketler kâr rakamlarını koyuyor" diyor. Buna yaklaşık ortalama 10-12 kuruşluk bir dağıtım bedeli eklendiğini söyleyen uzman, "Vergi, katkılar ve diğer bedeller de üzerine konunca tüketiciye ulaşan birim fiyat 70 kuruş seviyelerini buluyor" diye açıklıyor.
Son dönemde tüketicilere maliyetlerin yansıması konusunda elektrik şirketlerinin devlet tarafından kollanmasının etkisi olduğunu vurgulayan Sakarya şu değerlendirmeyi yaptı:
"Tarifelerde bazı aylar dağıtım bedelleri bazı aylarda enerji fiyatları artış gösteriyor. 'Zam yapmadık' dedikleri aylarda bu fiyatlarla oynandığı görülüyor. Dağıtımın elbette ki bir maliyeti var. Buna itiraz etmiyoruz. Ancak dağıtım bedelleri bazen 10 kuruş bazen 30 kuruş oluyor. Burada bir oynaklık görüyoruz. Bu ayarlamalarla özelleştirme sonrası sermaye sahiplerinin kollanmaya çalışıldığını görüyoruz."
Olgun Sakarya’ya göre elektrikte indirimlerin tüketiciye yansıması konusunda da sorunlar bulunuyor. Sakarya, enerji piyasasını düzenleyen kurum olan Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun, tamamı devlete ait olan Elektrik Üretim AŞ’nin yaptığı zamları gerekçe göstererek zam yaptığını, ancak Elektrik Üretim AŞ’nin indirimlerinin tüketiciye yansıtılmadığını belirtti.