Eğitim Sen, “2021-2022 Eğitim öğretim yılı başında eğitimin durumu raporu”nu açıkladı. Eğitim Sen Genel Merkezi’nde yapılan basın toplantısı ilse eğitim alanında yaşanan sorunlara işaret edildi. Eğitim Sen genel Başkanı Nejla Kurul’un yaptığı açıklama şu şekilde:
“Yeni eğitim öğretim yılı, salgınla ilgili kaygılar, aşı ve test tartışmaları, LGS sonrası istediği okul türüne yerleşemeyenler, kalabalık sınıflar, öğretmen açıkları, özel-devlet arasındaki uygulama farkları vb. bir dolu sorunun gölgesinde başlıyor.”
Pandemi gölgesinde başlayan eğitim dönemi için okulların salgın koşullarına hazır olmadığı vurgulanan açıklamada şunların altı çizildi:
“Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO verilerine göre 28 Haziran 2021 itibarıyla 210 ülkenin 119’unda okullar tamamen açık, 56’sında kısmen açık, 16’sında ara tatil, 19’unda ise kapalıdır. Başka bir ifade ile 210 ülkenin %57’sinde okullar tamamen açık, %26’sında kısmen açık, %8’inde ara tatil, %9’unda ise kapalıdır. Türkiye ise iş günü itibariyle bakıldığında salgın süresince okulları en uzun süre kapatan ülkeler arasında yer almıştır.
Kovid-19 salgını süresince artan vaka ve ölüm sayılarına bağlı olarak okullar kapatılmış, pek çok ülkede öğrenmenin sürdürülmesi için tedbirler alınmıştır. Okulların kapalı kalma süresi uzadıkça öğrencilerin öğrenme kaybının arttığı bilinmektedir. Öğrenme kaybının miktarı ve uzaktan öğrenme olanaklarındaki eşitsizlikler okulların açılmasının öğrenme açısından ne kadar önemli ve acil bir konu olduğunu göstermektedir. Okulların kapalı kalmasının öğrencilerin sosyal ve duygusal gelişimi üzerindeki olumsuz etkileri artmaktadır.”
Öğrencilerin eğitim hakkının gasp edildiği ifade edilen açıklamada şunlar vurgulandı:
“Kovid-19 salgını etkisini sürdürürken okulların açılması, belirsizlikleri de beraberinde getirirken, kuşkusuz faydaları kadar riskleri de olan bir karardır. Bu kararın öğrencilerin ve eğitim emekçilerinin sağlık ve güvenliğini riske atmadan uygulanabilmesi için ciddi ve kapsayıcı tedbirlerin alınması gerekmektedir. Okulların açılması öncelikle sağlıkla ilgili değerlendirmelere, sonrasında okulların güvenli bir şekilde açılabilmesi için gerekli koşulların sağlanabilmesine bağlıdır.”
“MEB’in almış olduğu yüz yüze eğitim kararı doğru olmakla birlikte, okulların açılması sürecinde gerekli hazırlıkların yapıldığını söylemek mümkün değildir” denilen açıklamada şunlara dikkat çekildi:
“Okuldan okula değişen hijyen ve sosyal mesafe koşullarının sağlanması gerekmektedir. Her bir okulun ortak kullanım alanlarının, özellikle sınıfların ve tuvaletlerin temizlik ve hijyen koşulları, okul ve şube bazında öğrenci sayısı, öğrenciler arasındaki fiziksel mesafeyi korumak için yeterli alan olup olmadığı, okul servislerinin durumu, öğretmenlerin aşı durumu vb gibi gelişmeler, eğitim-öğretimin sağlıklı koşullarda gerçekleştirilebilmesi açısından son derece önemlidir. En az bunun kadar önemli olan bir diğer nokta ise okulların açılmasıyla öğrencileri, öğretmenleri, eğitim personellerini, velileri ve toplumu hangi şartlarda bir eğitim öğretim sürecinin beklediğidir. Okulların bütçesi ve fiziki altyapısı, yüz yüze eğitimin sağlıklı yapılabilmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Okulların öğrenci sayısı, sınıf mevcutları, yerleşim yerinin nüfus yoğunluğu, fiziki altyapının yeterliliği gibi pek çok faktör okulların açılması sonrasındaki sürecin sağlıklı yürütülmesi açısından önemlidir.
Sınıfların geniş olduğu ve sıralar arası mesafelerin ayarlanabildiği okullar ile kalabalık sınıf mevcudu olan ve ödenek (bütçe) sorunu yaşayan okulları aynı değerlendirmek mümkün değildir. Okulların açılması kararının Kovid-19 ile mücadele için alınan sağlık tedbirleri ile uyumlu olması ve öğrencilerin, eğitim emekçilerinin ve ailelerin sağlığını korumak için tüm tedbirlerin alınabilme ve uygulanabilmesi için gerekli hazırlıkları yapılması önceliklidir."