Pandemi sürecinde büyük bir emek ile çalışan sağlık emekçilerinin hakları gasp ediliyor. Şiddete maruz kalan ve Covid-19 dönemiyle birlikte güvencesiz ve önlemsiz olarak çalışmaya maruz kalan sağlık emekçileri yaptıkları eylemler ile haklarını talep ediyor.
Hakları için “Beyaz Yürüyüş” gerçekleştiren sağlık emekçileri 8 Şubat’ta başlayan ve 14 Mart tarihine kadar "Haklarımız, iş güvencemiz ve emeğimiz için g(ö)revdeyiz" şiarıyla gerçekleştirilecek olan grevin ilkini gerçekleştirdi. Türkiye'nin dört bir yerinde hastane ve sağlık merkezlerinde greve çıkan sağlık emekçileri taleplerini sıralayarak bir kez daha haklarını istedi.
Van’da sağlık emekçilerine saldırı
Van'da greve çıkan sağlık emekçilerine polis saldırdı. Van Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Hüseyin Yaviç, Yönetim Kurulu Genel Sekreteri Dr. Ayfer Bostan, SES Şube eş başkanları Figen Çolakoğlu ve Zeki Seven, SES Şube Kadın Sekreteri Seda Güler, SES Şube Denetleme Kurulu Başkanı Mehmet Emin Yılmaz, SES Şube üyeleri Esma Gümüşlü ve Keziban Karakuş gözaltına alındı.
Türk Tabipleri Birliği (TTB) saldırıya ilişkin yaptığı açıklamada “Sağlık emekçilerinin haklı talepleri hukuka aykırı yasaklarla bastırılamaz” dedi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Hukuka aykırı olan bu müdahale sağlık emekçilerinin haklı taleplerini bastırmaya yöneliktir. Müdahale gerekçesi olarak gösterilen Van Valiliği’nin yasaklamaları beş yılı aşkın süredir kesintisiz olarak devam etmektedir. Valiliğinin yasak kararlarının başlangıç tarihi 21 Kasım 2016 olup, kararların hukuki ve maddi bir gerekçesi bulunmamaktadır.
Van Valiliği aldığı yasaklama kararlarıyla anayasal bir hak olan toplanma ve gösteri hakkını kullanılmaz hale getirmek istemektedir. 6 ve 15 Aralık 2021 tarihlerinde yapılan iş bırakma ve basın açıklamalarında da Van’daki arkadaşlarımız benzer uygulama ile karşı karşıya kalmışlardı. Toplanma ve gösteri yapma özgürlüğü; hem ifade özgürlüğüyle hem de sendika ve örgütlenme özgürlüğüyle doğrudan ilişkilidir. Sağlık emekçilerinin taleplerini demokratik biçimde ifade etmesi nitelikli sağlık hizmeti sunulmasının, sağlık emekçilerinin insanca çalışma koşullarına sahip olmasının koşuludur.
Bu müdahalelerin hukuka aykırı olduğu pek çok mahkeme kararı ve Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararı ile de sabittir.
Hukuka aykırı polis müdahalesi ile gözaltına alınan üye ve yöneticilerimiz derhal serbest bırakılmalı, gözaltı talimatı veren ve hukuka aykırı şekilde üyelerimizi gözaltına alan amir ve kolluk personeli hakkında adli ve idari işlem başlatılmalıdır.
Bizler sağlık emek ve meslek örgütleri olarak tüm engellemelere rağmen sağlık hakkı ve insanca çalışma koşulları için mücadelemizi sürdüreceğiz.”
İstanbul
Taksim İlk Yardım Hastanesi, Bakırköy Sadı Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Bakırköy Mazhar Osman Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde ve İstanbul'un birçok farklı hastanesinde sağlık emekçileri greve çıktı.
Başakşehir'de bulunan Çam ve Sakura Şehir Hastanesi'nde ise sağlık emekçileri polis saldırısı ile hastaneden çıkarılarak grevi gerçekleştirmeleri engellenmeye çalışıldı. Engellemelere rağmen grevi sürdüren sağlık emekçileri basın açıklaması gerçekleştirdi.
Diyarbakır
Sağlık emekçileri Diyarbakır’da Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Selahaddin Eyyubi Devlet Hastanesi, Bismil Devlet Hastanesi'nde greve çıkıldı.
Dört bir yerde grev
Giresun, Sivas, Edirne, Siirt, Kocaeli, Dersim, Muğla, Kars, Çanakkale, Samsun, Tekirdağ, Aydın, Isparta, Burdur, Eskişehir, Bilecik, Şırnak, Denizli, Urfa, Batman, Antalya, Adana, Artvin Arhavi, Manisa, Adana, Antep, Antakya, Trabzon, Mardin, Adıyaman, Balıkesir, Urfa, Sinop ve daha bir çok kentte sağlık emekçileri hakları ve emeği için greve çıktı.